Pazar‘Tuhaf bir gizemi var’

‘Tuhaf bir gizemi var’

19.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

stanbul’da doğan Deniz Seki, İstanbul’un tadını alan birinin başka bir yerde soluk almasının mümkün olmadığını söylüyor

‘Tuhaf bir gizemi var’

Deniz Seki’nin İstanbul’u...
‘Tuhaf bir gizemi var’

stanbul’da doğan Deniz Seki, İstanbul’un tadını alan birinin başka bir yerde soluk almasının mümkün olmadığını söylüyor

MEHMET KENAN KAYA

Nerede doğdunuz?
İstanbul’da, Maçka-Taşlık’ta doğdum. Ortaokul yıllarımda Beşiktaş’a, sonra da Göztepe’ye taşındık. Şimdi Etiler’de oturuyorum.

Çocukluk günlerinizin İstanbul’undan neler hatırlıyorsunuz?
Dolmabahçe’deki Küçük Çiftlik Parkı’nı hatırlıyorum mesela, her hafta sonu babamla birlikte o parka giderdim. Sopalı bir çıngırağım vardı, onunla oynayarak Boğaz’a doğru yürürdük. Pazar günleri de evdeki balık partileri için Beşiktaş Pazarı’nda, Beyoğlu’ndaki Balık Pazarı’nda dolaşırdık. Nişantaşı’na annemle birlikte alışverişe çıkardık. Aklıma ilk bunlar geliyor aklıma şimdi. Aslında ben, hoş bir çocukluk geçirdim. Bu yüzden kendimi şanslı hissediyorum.

Bugünün İstanbul’unda yaşamaktan memnun musunuz?
Evet. Çünkü başka bir şehirde yaşayamam. İstanbul’un tuhaf bir gizemi ve alışkanlık yapan bir atmosferi var. Havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama İstanbul’un tadını alan birinin başka bir yerde soluk alabileceğini sanmıyorum. Hani belki senenin birkaç ayı Antalya’ya, Alanya’ya, Bodrum’a falan giderim ama İstanbul’dan bütünüyle kopacağımı hiç sanmıyorum.

İstanbul’da çok sevdiğiniz semtler var mı?
Mesela Maçka’yı çok severim. Neden derseniz, birincisi orada doğdum, ikincisi Swissotel’in bulunduğu yer eskiden Taşlık Parkı’ydı ve benim bütün çocukluğum o parkta geçti. Çarşamba günleri annemle birlikte Taşlık Gazinosu’ndaki matinelere giderdik. Maçka dışında Beşiktaş’ı çok seviyorum hâlâ. İnsan bazı yerleri hatıralarından dolayı sever ya, ben de öyleyim herhalde. Beşiktaş’ta da ortaokul çağımda oturduk. Beşiktaş Çarşısı’nı, Balık Pazarı’nı çok severdim. Bir de son yıllarda Beyoğlu’na çok gidiyorum. Beyoğlu’nun en az Şanzelize kadar güzel bir yer olduğunu düşünüyorum. Ama biz kıymetini bilmiyoruz hiçbir şeyin. Ancak ortadan kalkınca güzel şeylerimiz vardı diyoruz. Oysa o güzellikler hâlâ var. n

"Sushi canavarı oldum"
Şık yerlerde de yemek yemeyi severim, sokak satıcılarında da... Önce dürümle başlayayım: Gökçen diye bir dürümcü var Arnavutköy yokuşunda... Köftelerini ve kaşarlı dürümlerini yemediyseniz, mutlaka yiyin. Balık lokantaları arasında Park Fora’yı, Ortaköy’deki Medusa’yı, Kuzguncuk’taki İskele’yi ve Cihangir’deki Doğa Balık’ı seviyorum. Doğa Balık’ta çok güzel ot çeşitleri de var. Kebaplara gelince... Yeni açılmasına rağmen Levent’teki Venge çok başarılı. Kebapları, özellikle de Venge Kebabı muhteşem. İtalyan yemeklerinde Mezzaluna’nın üzerine bir yer tanımıyorum. Laila’nın içinde her gece dolu olan tek yer orası. Eskiden hiç çiğ balık yemezdim fakat son zamanlarda bir sushi alışkanlığı başladı bende. Sonunda bir sushi canavarı oldum. İstanbul’da da sushi yiyebileceğimiz iki yer olduğunu düşünüyorum: Taksim’deki Ninja ile Mayadrom ve Laila’nın içindeki Mori.

"En iyi sinema Mayadrom "
Kitaplarımı Mayadrom’daki Remzi’den, Akmerkez’deki Dünya Alışveriş Merkezi’nden, Beyoğlu’ndaki Pandora’dan, CD’lerimi ise Akusta, Vakkorama ve Uzelli’den alıyorum. Sinemalara gelince... Bana göre İstanbul’un en iyi sineması Mayadrom. Orda ayaklarınızı uzatarak bile film izlemek şansına sahipsiniz. Ayrıca özellikle kışları Beyoğlu’ndaki sinemalara gitmek de çok keyifli geliyor bana.

"Vokalistken sahneden iner inmez Bebek’teki Mey’e giderdim"
Geçen yıl Gloria Jean’s diye bir kafe keşfettim Bağdat Caddesi’nde... Kafenin en sevdiğim yanı, buz gibi havada bile müşterilerini açık havada ağırlayabilmesiydi. Çünkü masaların altında sobalar vardı ve bu yüzden hiç üşümedim. Boğaz’da Bebek Kahve’yi ve Paul’ü ve Rumeli Hisarı’nın yanındaki çay bahçelerini çok severim. Bebek’teki Mey’in de çok hoş anıları vardır bende. Mesela vokalistken sahneden iner inmez buraya gelirdim, ilk albümümün sevincini burada yaşadım. İkinci albümümün iki şarkısını burada yazdım. Beyoğlu’nda ise Babylon’u ve Hayal Kahvesi’ni çok bohem ve çok sıcak buluyorum.

"Carrefour’da kendimi kaybediyorum"
Çocukluğumdan beri, kahvaltı denince acayip heyecanlanırım. Bu yüzden kahvaltılık ürünleri Şütte gibi şık şarküterilerden almayı tercih ediyorum. Ama Migros’u ve Carrefour’u da çok seviyorum. Özellikle Carfeour’da kendimi kaybediyorum. Tabii kasaya gelip hesabı görünce de havale geçiyorum. Marka delisi değilim ama bazı şeylerde marka önemlidir benim için: Mesela ayakkabı ve çanta alırken verdiğim paraya hiç acımam. Aklıma ilk gelen markalar; Dolce&Gabbana, Armani, Gucci ve DKNY...


Deniz Seki’ye göre İSTANBUL’UN EN İYİLERİ
Alışveriş merkezi: Profilo
Kebap lokantası: Venge
Otel: Pera Palas
Dürümcü: Gökçen
Kokoreççi: Şampiyon





PAZAR