Pazar Türkiye modası köklerine dönüyor

Türkiye modası köklerine dönüyor

20.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Olgunlaşma Enstitüleri, geleneksel el sanatları ve giyim kültürü üzerine 74 yıllık tarih ve geleneğe sahip birer eğitim kurumu. 1945’teki kuruluşundan itibaren genç kızların meslek sahibi olmasında büyük rol oynayan bu enstitüler, Türkiye’de modanın DNA’sını şekillendiren kurumlar olarak tarihe geçti.

Türkiye modası köklerine dönüyor

Enstitülerde üretilen kıyafetlerin sergilenmesi yoluyla ilk modaevleri kuruldu, mankenlik mesleğinin ilk tohumları böyle atıldı. Oyuncu Sophia Loren’den ABD Dışişleri Bakanı’nın eşi Patricia Haig’e dönemin siyaset ve sanat çevresinin önde gelen isimleri enstitülerin müşterisi oldu. Mevhibe İnönü’den Berrin Menderes’e, Semra Özal’dan Emine Erdoğan’a hemen her başbakan ve cumhurbaşkanı eşi, enstitüden kıyafet sipariş etti.

Bugün 23 ilde tam 24 Olgunlaşma Enstitüsü bulunuyor. Ve bu enstitüler, parlak geçmişindeki öncü rolünü yeniden üstlenmek üzere kurumsal bir dönüşümden geçmeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayesinde geliştirilen proje, Olgunlaşma Enstitüleri’nin eğitim ve tasarım vizyonlarını desteklemek üzere akademi, moda ve tekstil sektörüyle iş birliğine dayanıyor. Proje kapsamında hazırlanan “Türk İğnesinin Mucizesi” adlı bir kitap da bulunuyor. Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Semra Kır Şimşek’in imzasını taşıyan bu kitap, Olgunlaşma Enstitüleri tarihini detaylarıyla öğrenmek için de bir başucu kaynağı. Olgunlaşma Enstitüleri’ni nasıl bir dönüşümün beklediğini, yolu enstitüyle kesişenlerden dinledik.

Güngör Dursun

1970 Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü Mezunu

1969-1970 yıllarında Beyoğlu’ndaki Refia Övünç Olgunlaşma Enstitüsü’nde nakış alanında eğitim aldım. Sonrasında Üsküdar’da kendi atölyemi açtım. 5 kişiyle başladım, 15 kişiye kadar çıktığımız oldu. Çok başarılı öğrenciler yetiştirdim. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok sergimiz oldu. Kıyafetten örtüye kadar aklınıza gelen her şeyi çalışıyorduk. O dönem Refia Hanım’la (Övüç) tanışma şansım da olmuştu. Emirgan’daki evinde sandıktan çıkarıp bir makara sim vermişti bana, “Sen bunu güzel değerlendirirsin” diyerek. Ben de ona çok güzel bir yatak örtüsü işlemiştim.

Türkiye modası köklerine dönüyor



Olgunlaşma Enstitüsü’ne ilk girdiğimde gergefte gördüğüm işten gözüm çok korkmuştu, herhalde bir hafta sonra ayrılırım diye düşünmüştüm. Ama sanırım mezunlar arasında bu işi en uzun soluklu yapan ben oldum. Çok kazandım diyemem, ticaretten çok işin sanatına eğildim ama enstitünün havasını solumuş olmaktan çok mutluyum. Eğitim anlamında gözümü kırpmadan güvenirim. Ayrıca gerek dostluklar gerek müşteriler olsun, çok iyi bir sosyal çevre edinmemizi sağladı. İddialı mı olacak bilmiyorum ama İstanbul’da çeyiz işine meraklı herkesin evinde mutlaka bir işim vardır diye düşünüyorum.

Meral Altınkaya

MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı

Türkiye modası köklerine dönüyor



Olgunlaşma Enstitüleri’nin dönüşüm süreci, Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde başladı. Bu enstitülerin yeniden güncel hayata uyarlanmasıyla ilgili bir proje bu. Akademisyen ve tasarımcılardan oluşan bir danışma kuruluyla birlikte çalışmaya başladık. Bu enstitülerin moda sektörünün ihtiyaçlarına nasıl yanıt verebileceği üzerine düşünüyoruz. İlk etapta hangi enstitü hangi alanda iyiyse, o konuda uzmanlaşması yönünde destek sağlamayı planlıyoruz. Bu süreçte bir yandan markalaşma yolunda ilerlemek bir yandan da Olgunlaşma Akademileri’nin altyapısını hazırlamak gibi hedeflerimiz var. 

Yusuf Gürlek

Haberin Devamı


İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü

Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü olarak bu yıl 30. yaşımızı kutluyoruz. Bugüne dek on binin üzerinde kursiyerimiz oldu. Beceri geliştirme kursları ve meslek edindirmeye yönelik iki yıllık eğitim programının yanı sıra geleneksel el sanatlarımızı gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttüğümüz çeşitli Ar-Ge çalışmalarımız var. Bu kapsamda, örneğin bizim bünyemizde taşınabilir kültür varlıklarımızın restorasyonu ve konservasyonu üzerine bir laboratuvarımız mevcut. Bundan sonrası için de gerek Türk dokumacılığının yeniden canlandırılması gerek Türk motiflerinin tek bir kitapta toplanması gibi çok çeşitli çalışmalarımız olacak. Özellikle de danışma kurulumuzun yardımıyla Türk giyim kuşam kültürünü, dünyaya açılacak tasarımlarla gündeme getirmeyi hedefliyoruz.

Semra Kır Şimşek

“Türk İğnesinin Mucizesi” kitabının yazarı

“Türk İğnesinin Mucizesi”, Türkiye’deki mevcut 24 Olgunlaşma Enstitüsü’nü ve kurumsal tarihlerini kapsaması bakımından bir ilk. Bu enstitüler, 1945’te kurulduğunda kız enstitüleri ve akşam kız sanat okullarından mezun öğrencilere daha üst seviyede bir eğitim sunma amacı taşıyordu. Bugünse, geleneksel el sanatları ve giyim kültürünü asıllarına sadık kalarak koruma ve geliştirmenin yanı sıra bu geleneğin usta çırak ilişkisiye devam etmesi misyonunu taşıyor. Bu anlamda her enstitü, bulunduğu çevrenin geleneksel sanatlarına uygun tasarım ve eğitime odaklanıyor ve yeni ustalar yetişiyor. Dolayısıyla alınan eğitimin katma değere dönüştürülmesi amacıyla işyeri açmaya izin veren ikinci bir diploma sunuyoruz. Bundan sonrası için de tasarım kalitemizin uluslararası çapta tanınması yönünde çalışmalarımız olacak.

Suzan Toplusoy

Roman Mağazaları Kreatif Direktörü

Olgunlaşma Enstitüleri çok köklü bir kurum. Moda sektörü tarihimizde çok önemli bir yeri var. Benim de Danışma Kurulu’nda yer aldığım proje kapsamında, Olgunlaşma Enstitüleri’nin çağı yakalayacak şekilde zanaat ve sanatla buluşması hedefleniyor. Bunun için önce eğiticilerin eğitilmesi ve usta eğiticilerin yetişmesi çok önemli. Çünkü her şehrin kendine özgü geleneksel zanaati var ama birçoğu kaybolmaya yüz tutmuş. Bunların yaşatılması usta eğiticilerin yetişmesine bağlı. Bu süreci de tasarım ve pazarlamayla birlikte yöneterek uzun vadede markalaşma hedefini koyuyoruz. Aslında bir özüne dönme projesi ve uzun vadede Türk zanaatini tekrar şahlandırma potansiyeli taşıyor. Ben de daha çok tasarım ve vizyon tarafıyla ilgileniyorum.

Türkiye modası köklerine dönüyor

Olgunlaşma Enstitüsü’nde eğitim aldıktan sonra mankenlik yapan isimlerden biri de yazar Sevim Burak (en sağda).

Türkiye modası köklerine dönüyor

Olgunlaşma Enstitüleri’nde hazırlanan kıyafetlerin defilelerle sergilendiği Tarsus Gemisi (altta) 1953’te Avrupa’ya, bir yıl sonra da ABD’ye açılmış ve büyük ilgi görmüştü. Geçen hafta düzenlenen Olgunlaşma Enstitüleri Kurumsal Dönüşüm toplantısında konuşan Emine Erdoğan “Gelin Tarsus Gemisi’ni bir kez daha denizlere açalım” dedi.

Türkiye modası köklerine dönüyor


Refia Övüç’ün ağzından Olgunlaşma Enstitüleri
(“Türk İğnesinin Mucizesi” kitabından)

Türkiye’deki birçok kız enstitüsünün kurulmasında emeği olan İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü’nün kurucu müdürü Refia Övüç, Olgunlaşma Enstitüleri’nin kurulmasını şöyle anlatıyor: “Birçok enstitü kurmuş bir öğretim üyesiyim. 1942’den başlayarak; Nişantaşı Kız Enstitüsü, Beyoğlu Akşam Sanat Okulu ve diğerleri… Olgunlaşma Enstitüsü kafamda, Nişantaşı Kız Enstitüsü’nden mezun olan ama ne yapacaklarını bilemeyen otuz genç kızımızın durumu nedeniyle şekillendi. 1942 yılında kurduğum Nişantaşı Kız Enstitüsü’nde, okul idaresi olarak, mezun olacak kızlarımızın geleceğini düşünmemiz gerekiyordu. Kimisi Ankara’da yeni açılan İsmet Paşa Kız Enstitüsü sınavına girip meslek öğretmeni olmayı düşünüyordu. Peki ya diğerleri? Ya ev kızı olacaklar ya da mezun oldukları alanda bir iş bulup çalışacaklardı. Oysa enstitüyü bitiren kızların seçecekleri meslek üzerine atölyelerde staj yapmaları gerekiyordu. O yıllar, dikiş, nakış, çamaşır, çiçek gibi meslekler tamamen yabancıların elindeydi. Yalnızca iki Türk hanımın atölyesi vardı. Birisi Güzide Hanım diğeri Calibe Hanım… Yalnızca birkaç kızımıza çalışma imkânı sağlayabilirlerdi. Kızların istikbali tıkalıydı kısacası…”

Türkiye modası köklerine dönüyor


Beyoğlu’ndaki İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü’nün kurucu müdürü Refia Övüç (masa başında, ayakta), “Enstitü Türk kadınını meslek sahibi yaptı” diyor. Beyoğlu’ndaki enstitü, bugün Övüç’ün ismini taşıyor.