Alp Ustaoğlu yazdı: Asla vazgeçmeyenlerin turnuvası!

“Yaralar Asla Teslim Olmadığınızın Tanıklarıdır“ sözü mücadele eden ve asla vazgeçmeyen sporcuları harika bir şekilde betimler. Başarı veya kupa için bazen çok sabırlı olmak ve çalışmak gerektiğini anlatır. Roland Garros’a da bu sene işte bu asla vazgeçmeyen savaşçı sporcular damgasını vurdu. Bu sporcuların başında ise Fransa’dan Lois Boisson geliyor.

Kadınlarda dünya 361 numarası olan 22 yaşındaki Boisson turnuvaya wild card yani Fransa Tenis Federasyonu tarafından kendisine verilen özel davetiye ile katıldı. Geçen sene ciddi bir ameliyat geçiren ve tenise uzun süre ara veren Fransız tenisçi hiç kimsenin beklemediği bir performansa imza atarak Elise Mertens, Mirra Andreeva, Jessica Pegula gibi çok üst düzey oyuncuyu yenerek turnuvada yarı final oynadı.

Oynadığı tüm maçlarda kortta iyi ve sert bir oyuncu görüntüsü veren Boisson özellikle 4.tur ve çeyrek finaldeki maçlarda tüm kritik anları çok iyi yönetti. Bu şekilde sıralamada dünyada 65., Fransa’da ise 1 numaraya yerleşecek olan Boisson ayrıca tüm kariyeri boyunca kazandığı para ödülünün 3 katını da 2 haftada kazanmış oldu. Fransız oyuncunun bu seneki Roland Garros macerasının 4 sene önce Emma Raducanu’nun elemelerden gelerek Amerika Açık şampiyonu olduğundan sonraki en büyük hikaye ve peri masal olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Iga Swiatek ise bir başka vazgeçmeyen olarak bu sene Paris’teki yerini aldı. Polonyalı tenisçinian turda son 3 senedeki domine görüntüsü kaybolmuştu, artık o dünyanın en iyi oyuncusu değildi, yerini Aryna Sabalenka’ya çoktan kaptırmıştı. Paris’e ise bir senedir turnuva kazanamayan ve dünya 5 numarasına gerilemiş bir oyuncu olarak geldi. Özellikle servisinde yaşadığı problemler ve kort içindeki akan oyunda rakiplerinin kendisi ile farkı kapatmış olması Swiatek’i bir süredir daha sıradan ve yenilebilir bir oyuncu haline getirmişti.

Acaba bırakacak mı?

Kafasında pek çok endişe ile son 3 senenin şampiyonu olarak geldiği Roland Garros’ta üst üste 4. şampiyonluk baskısını da hisseden Swiatek tüm bu negatif duyguları iyi yönetti. Özellikle çeyrek finaldeki Elena Rybakina maçında ilk seti verdikten sonra ikinci sette 2-0 geriye düştüğünde geri adım atmadı ve bir şampiyona yakışır bir şekilde maçta geri dönmeyi başardı. Yarı finalde Sabalenka ile oynamak biraz da turnuvaya 5. sırada gelmenin kura şanssızlığıydı ancak bu maçta da üzerine düşeni yapan Swiatek şampiyonluk gelmese de bu seneki Roland Garros’tan çok mutsuz olmayacaktır.

Ve tabii ki Novak Djokovic... Sırp oyuncu spor tarihinin en büyük vazgeçmeyenlerinden birisi olduğunu bu sene Paris’te ispatladı. Olimpiyat şampiyonluğu sonrası son 10 ayda performansında büyük bir türbülans yaşayan Djokovic de Swiatek gibi uzun süredir turnuva kazanamıyordu. Acaba bırakacak mı, yeterli doyuma ulaştı yorumları yapılırken önce Cenevre’de kariyerinin 100. tekler şampiyonluğuna ulaştı arkasından geldiği Paris’te yarı finale kaldı.

Çoğu tenisçinin kariyeri boyunca yapamadıklarını hala çok kolay bir şekilde başarabilen Djokovic göz açıp kapayınca kadar sadece tek set vererek (o da Zverev’e) yarı finale kadar geldi. Yarı finalde Jannik Sinner’e yenilen Djokovic için belki final gelmedi ama o da Swiatek gibi Paris’ten istediğini büyük ölçüde almış olarak ayrılıyor.

Zeynep Sönmez pişiyor

Temsilcimiz Zeynep Sönmez ise artık bir ilk 100 oyuncusu ve bunun sonucu olarak Roland Garros’a ilk turda ana tablodan katıldı. Zeynep’in öncelikle Elina Svitolina ile bir kura şanssızlığı yaşadığını düşünüyorum çünkü Svitolina hiçbir zeminde ilk tur için çok isteyebileceğiniz bir rakip değil. Turnuvaya gelirken belirli sakatlıkları da bulunan oyuncumuz ilk turda Paris’e veda etti.

Zeynep ilk 100’e girerek kariyer hedefinde aslında ilk aşamayı tamamladı, bundan sonraki hedef bu sıralarda kalıcı olmak ve sonrasında ilk 50 içine girmek olacak. Ancak ilk 50-100 sıra arası çok tehlikeli ve tutunması güç seviyeler dolayısıyla Zeynep’in buralarda kalıcı olana kadar zorlanması gayet doğal, bu seneki Fransız Lois Boisson gibi bir turnuva ile büyük yükseliş yaşayan istisnalar dışında her üst seviye oyuncu bu yoldan geçiyor.

Oyun anlamında daha ilerisi için başta servis olmak üzere geliştirilmesi gereken noktalar var ancak Zeynep’in genel anlamda doğru yolda olduğunu söyleyebiliriz. İleriki zamanlarda rakipler ve turnuvaların sertliğinden dolayı iniş çıkışlar yaşanabilir, bunların gayet doğal akış içerisinde olduğunu bilmemiz ve tüm değerlendirmeleri sabırlı bir yaklaşımla bu doğrultuda yapmamız gerekiyor. Grand slam turnuvalarına doğrudan ana tablodan katılan bir oyuncumuzun olması şu aşamada fazlasıyla mutluluk verici, devamı ise zaten zaman içinde gelecektir.

KADINLARDA COCO GAUFF ŞAMPİYON

Roland Garros tek kadınlar finalinde Aryna Sabalenka’yı geriye düştüğü müthiş maçta yenen Coco Gauff şampiyon oldu. 21 yaşındaki ABD’li raket, bu turnuvadaki ilk, toplamda ikinci grand slam zaferini elde etti.

Bir tarafta şu anda kadınlar tenisinin tartışmasız bir numarası Aryna Sabalenka, diğer tarafta turun önemli yıldızlarından, 2023 Amerika Şampiyonu Coco Gauff olunca Roland Garros tek kadınlar finalinde beklenti arttı. Beklentiyi yükselten ekstra faktörler de vardı.

2023’te Coco Gauff Amerika Açık Finali’nde Aryna Sabalenka’yı yenerek şampiyon olmuştu, bu final aynı zamanda 2 sene öncesinin de rövanşıydı. Durum böyle olunca harika bir mücadele ortaya çıktı. İlk set 7-6 ile Sabalenka’ya gitti, ikinci seti ise 6-2 ile Coco Gauff kazandı ve maçta final setine gidildi.

Toprak kort topun yere vurduğu ve önemli ölçüde yavaşladığı dolayısıyla olayın eninde sonunda set oyununa döndüğü bir zemin türü. Bu özelliği ile hızlı servis atan ve vuruşlarında güç üreten oyuncular için avantajlı olmuyor. Bir de karşı tarafta Coco Gauff gibi savunma tarafı çok kuvvetli bir oyuncu olunca işler Sabalenka için bir kademe daha zorlaştı.

Final setinde daha az hata yapan ve oyun yapısı olarak zaten toprağa daha yatkın olan Gauff, bu seti de 6-4 kazanarak, maçı da 2-1 lik setlerle aldı ve ilk Roland Garros şampiyonluğuna ulaştı.

PARİS'TEN GELECEĞE DAİR ÖNGÖRÜLER

Roland Garros’ta bu sene çok açık olarak gördük ki, erkekler tenisinde Carlos Alcaraz ve Jannik Sinner kesinlikle başka bir seviyede bulunuyor, özellikle Jannik Sinner Paris’te çok parlak bir performans sergiledi, İtalyan tenisçi 3 aylık cezadan kaynaklanan aradan hiç etkilenmemiş. Rakipleri üzerinde yıkıcı bir dominasyon ve etki yaratan Sinner, Carlos Alcaraz ile önümüzdeki 5 seneyi domine edecektir. Bu ikiliyi en çok rahatsız edecek oyuncunun hala 38 yaşına rağmen Novak Djokovic olması ise erkekler tenisi adına fazlasıyla ilginç. Bugünkü kadınlar tenisinde ise eğer iyi bir servisiniz yoksa ve vuruşlarınızda yüksek seviye güç üretemiyorsanız, zirvede uzun süre kalmanız mümkün olmayacaktır. Özellikle servis “kolay puan“ kazandırdığı için aynı zamanda oyuncuların fiziksel olarak da daha diri kalmasını sağlıyor. Bugün Swiatek’in yaşadığı en büyük problem servis kalitesinin düşük olması ve kolay puan alamadığı için sürekli set oyununda yıpranmasından kaynaklanıyor. Eğer karşıda Sabalenka gibi bir servisçi varsa özellikle çim ve sert gibi hızlı kortlarda çaresiz kalabilirsiniz. Geçmişteki zaaflarını geride bırakan Aryna Sabalenka’nın bir süre daha kadınlar tenisinde liderliğini sürdüreceğini düşünüyorum. Ancak kadınlar tenisinde erkeklerin aksine daha fazla zirve adayı var, hemen bir çırpıda aklımıza gelen Coco Gauff, Qinwen Zheng, Elena Rybakina gibi isimler Sabalenka’yı yukarıda rahat bırakmayacaktır.

ERKEKLERDE FİNALİN ADI SINNER - ALCARAZ

Cuma günü oynanan yarı final maçları sonucunda Jannik Sinner and Carlos Alcaraz finale yükseldi. Bu şekilde dünya 1 ve 2 numarası Roland Garros finalinde bugün TSİ 16.00’da karşı karşıya gelecek.Geçen senenin şampiyonu Alcaraz bu sene de kazanıp seriyi devam ettirmek isteyecek, Jannik Sinner ise ilk Roland Garros şampiyonluğunu kazanmak istiyor. Alcaraz ilk seti kaybettiği maçta setlerde 2-1 öndeyken Lorenzo Musetti’nin sakatlanması ile rahat bir şekilde finale çıktı.

Sinner-Djokovic maçına ise ayrı bir parantez açmak lazım. Aralarındaki 15 yaş farka rağmen çok iyi mücadele eden Djokovic en azından 3. seti almayı hak etti ancak bu sette daha az hata yapan Sinner maçı 3-0 kazanarak finale yükseldi. Bu şekilde Sinner hiç set kaybetmeden finale gelmiş oldu. Final maçında otoriteler tarafından “Şu anda Jannik Sinner’i sadece Carlos Alcaraz yenebilir“ yorumunun da doğruluğunu test etmiş olacağız.

Yarı final maçından sonra korttan ayrılırken zemini öpen ve maçtan sonraki basın toplantısında “belki de bu kortta son maçıma çıktım kim bilir“ diyen Djokovic kafalarda biraz soru işaretleri bıraktı, en doğrusu emeklilik konusunu zamana emanet etmek ama çok net olan bir şey var ki, bu formu ve performansı ile Djokovic önümüzdeki Wimbledon ve Amerika Açık’ın en büyük favorilerinden birisi olacak.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRArnavutluk ile Sırbistan yenişemedi!Haberi Görüntüle