Halil Özer

Halil Özer

Tüm Yazıları

Şimdi size bir liste vereceğim.
Ve bu liste uzayıp gidecek. Belki unuttuklarım da olacak.
Ama yazacağım isimler öyle hatalar yaptılar ki, ligin kaderi ile net olarak oynadılar.
Bu hatalar ya hakemlik kariyerlerini bitirdi, ya kokartlarını astılar, ya da alt liglere kadar düşürüldüler. Ucuz kurtulanlar ise aylarca ceza aldılar.
Hatalar ya Galatasaray lehine göz göre göre verdikleri ya da vermediler diye ipi çekilenler.
Yani bu cezalar ne demek?
Yapılan hataların hiç bir kaçarı yok. Gri değil. Bahanesi yok ve kitaba aykırı.
Eskilere gidersen Vahap Beyaz zaten bir efsane. Adam kötü hakemliğin bir idolü halinde duruyor.
Rizespor-Galatasaray maçları.
İki maç. Birinde Ali Palabıyık. Hani Diagne’nin attırdığı golü verdiği maç. Diğeri de Serkan Çınar. Palabıyık bu maçtan sonra kötü bir şekilde gözden düştü. Çınar’ın ise hakemliği bitti.
Daha sonra itiraflar geldi ama giden gitti.
Tabii bu maçların VAR hakemleri de. Örneğin Alper Ulusoy. Onun da düdük ve VAR hayatı bitti.
Devam ediyoruz.
Alanya-Galatasaray maçı. Ümit Öztürk. Bu maçtan sonra FIFA listesinden düştü ve kariyeri büyük yara aldı. Fatih Terim’den maç sonunda forma istemesine hiç girmiyorum bile.
Deniz Ateş Bitnel. Efsane Galatasaray-Trabzonspor maçı. Tarihte bir futbolcu tarafından ilk kez kırmızı gösterilen hakem. Ve kariyerinin sonu oldu.
Geçen sezon ki Galatasaray-Antalya maçı.
Bana göre son 20 yılın en facia maçı. Hakem Abdülkadir Bitigen.
Öyle kötü kararlar verdi ki, inananmak mümkün değil. Galatasaray’ın üç kırmızı kartını atlamıştı.
Hatta kameralar çekimdeyken bir Galatasaraylı futbolcunun yan hakemin kulağına üç kez İngilizce küfür ettiği maç.
VAR hakemi ise Özgür Yankaya.
Daha sonra ise hakemlerin yaptığı bir toplantıda hatalar yaptıklarını açıkça itiraf etmişlerdi.
Ve bu maç ya hakemliklerini bitirdi ya da bir daha toparlayamayacakları şekilde yara aldılar. Zaten Bitigen bir daha da ortada gözükmedi.
Şimdi diyeceksiniz ki her takıma hata yapılıyor.
Elbette doğru. Ancak yukarıda saydığım hatalar ligin en kritik dönemeçlerinde yapılan hatalar.
Böyle olunca da iş değişiyor.
Hatta Cüneyt Çakır’ın Riva’daki köşesinin kaldırılmasında bile yine Galatasaray faktörü var.
Peki tüm bu hakemler yaşanan örneklere rağmen yani kariyerlerinin biteceğini tahmin etmesine rağmen neden bu hataları yapıyor?
İşte asıl tartışılması gereken konu bu.
Burada Galatasaray’ın suçu var mı?
Tabii ki yok.
İsmi, cismi, varlığı ile zamanında bir korku vermiş. O devam ediyor.
Kısacası ortada böyle bir aşk varken Mou’nun yanına bir de Pep’i getirsen ne yazar?

Haberin Devamı

Mou patron kim?

Haberin Devamı

Hatırlarsanız geçen hafta Fenerbahçe taraftarının hatalarını ve eksikliklerini yazmıştım.
Peki yönetimi şampiyonluğun kaybedilmesinde ayrı mı tutacağız?
Tabii ki hayır.
Bunun en önemlisi ise Fenerbahçe’nin MHK’ye aşırı derecede güven duyması ve inanması.
Hakemlerin bu MHK’ye hiç bir şekilde güveni yok. Tabii onun bunun adamları hariç.
Fenerbahçe destek açıkladıkça hakemler arasında sessiz tepki büyüdü.
MHK içindeki Ahmet Şahin faktörünün farkına varamadılar. Vardıkları zaman ise her şey için çok geçti.
Galatasaray maçına Vinciç getirildi. Ancak 4. hakem o sıralar en çok eleştirilen hakem olan Kadir Sağlam getirildi Fenerbahçe Yönetimi yine uyanamadı.
Geçmişte maçın sonucunu değiştirecek şekilde etkili olan alt tribünler bir anda zengin taraftarın oturduğu yer haline getirildi.
Hem görüntü bütünlüğü bozuldu hem de baskı ortamı inanılmaz şekilde dağıldı. Özellikle derbiler rakipler için en kolay maçlar oldu.
Herhalde Mou’nun isminin verdiği ağırlıktan dolayı Portekizli hocaya Türkiye Ligi iyi anlatılmadı. Derbilerin önemi üzerinde durulmadı. Tesislerde ceza sistemi diye bir şey kalmadı. Samandıra’da adil olmayan bir ortam oluştu.
Prim sistemi oturtulmadı. Mou’nun dışında transferler yapıldı. Örneğin Talisca. Taraftar yüzünden alındı. Takımın oyun bütünlüğü bozuldu.
Daha o kadar çok şey var ki... Yaz yaz bitmez.
Bu sene Fenerbahçe’ye köhnemiş değil bambaşka politikalar gerekiyor.
Hem saha içinde hem de saha dışında...
Mou ile de oturup, “Bak kardeşim patron biziz. Sen bizim çalışanımız” toplantısını mutlaka yapması şart.
Tabii kalırsa...