29.06.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Teniste senenin en güzel ve ikonik zamanı geldi, Wimbledon yarın başlıyor. Teknolojinin ve pazarlama dünyasının tüm nimetlerinden faydalanan diğer tenis turnuvaları yıllar içinde gösterdikleri büyük gelişmeye rağmen hala Wimbledon’ın yanında çok sönük kalıyorlar çünkü her detayıyla Wimbledon bir tenis turnuvasından çok daha fazlasıdır.
Öncelikle burada gelenek kavramından söz etmek lazım. Gelenek dediğimiz zaman her şeyin çok çabuk tüketildiği günümüz dijital çağında geride kalmış bir kavramdan söz edildiği düşünülebilir. Ancak aslında gerçek böyle değil, gelenek ve ritüeller geçmişten günümüze toplumları birbirine bağlar, onlar olmadan çok yüzeysel ve tek yönlü varlıklar olabiliriz. Bu anlamda eski görünmelerine rağmen gelenekler aynı zamanda gelecek zamanlara da açılan en önemli kapılardır. İngiltere ise gelenek kavramının hayatın her aşamasında zirveye çıktığı yerdir. Devlet yönetiminden toplumsal hayata, spordan ticarete aslında her şey eskidir ve dünyada eskinin bu kadar güzel modernize edilip sunulduğu başka bir yer bulmak pek mümkün değil. Wimbledon Tenis Turnuvası da ülkedeki bu gelenek ağacının en kıymetli parçalarından biri olarak toplumdaki yerini alıyor. Köklerini 1800’lü yıllardan alan ve her bir detayı geleneksel olan Wimbledon başka hiçbir tenis organizasyonu ile karşılaştırılamaz.
YARATICI YIKIM TEORİSİ
Tarihten ekonomiye pek çok konuda eserler veren, günümüzün önemli yazarlarından Reha Bilge ile tekrar gündemimize giren kavramlardan birisi de yaratıcı yıkım, Reha Bilge bu teoriyi siyaset ve ekonomi gibi pek çok alana yazılarında çok başarılı bir şekilde uyarladı. Avusturyalı iktisatçı ve siyaset bilimci Joseph Schumpeter’in ilk defa ortaya koyduğu “Yaratıcı Yıkım Teorisi“ değişimin içinde barındırdığı çelişkiyi anlatıyor. Değişim zamanında yeni olanlar denkleme girerken eskiler sistem dışına çıkarılır. Yeni olanın çoşkusunu yaşarken, eski için hüzün duyarız çünkü eski için bir yıkım söz konusudur. Yenilik ve yıkımın iç içe geçtiği bu noktada da aslında bir paradoks var. Teniste de son iki senedir bir “Yaratıcı Yıkım“ süreci yaşıyoruz. 20 senedir başarılarına alıştığımız “eski ikonlar“ sahneyi bırakırken, onların yerini “yeni ikonlar“ alıyor. İşte Wimbledon 2025 aynı zamanda teniste bu teorinin en önemli deneme alanı olacak, bu açıdan bu yılki turnuvanın çok özel geçeceğini söyleyebiliriz.
ÖZEL BİR SENE OLACAK
Wimbledon çok büyük şampiyonlar üretti, 8 şampiyonlukla Roger Federer, 7 şampiyonlukla Novak Djokovic, 77 yıl sonra ilk adalı şampiyon Andy Murray ve tabii ki Rafael Nadal. Djokovic dışında hepsi emekli oldu, onun da 1-2 seneye emeklilik kararı alması bekleniyor. Henüz Federer’e zor alışmışken, geçen ay Roland Garros’ta Nadal’ı tekrar hatırlamak, Andy Murray’in Wimbledon’a heykelinin dikileceğini öğrenmek herkesi hüzünlendirdi. Artık değişim ve Carlos Alcaraz, Jannik Sinner gibi yeni kahramanlar zamanı, örneğin bu sene Alcaraz Londra’da 3.kez üst üste şampiyonluk için kortta olacak. Ancak eski zamanların kahramanı Djokovic de hala denklemin içinde, hal böyleyken bu değişime hazır mıyız, bunun cevabını vermek zor. Bu yüzden 13 Temmuz Pazar günü final maçından sonra bu büyük sorunun cevabını verebiliriz belki de 4 büyük oyuncunun 20 senelik hakimiyetinin kapıları 15 gün sonra kapanabilir, bu yüzden bu sene daha özel bir Wimbledon yaşayacağımızı düşünüyorum.
KİM ŞAMPİYON OLUR?
Wimbledon şampiyonluğu her tenisçinin rüyası ancak eğer sıralamada ilk 15-20 sıranın içindeyseniz o zaman daha fazla hayal kurabiliyorsunuz. Hem erkek hem kadınlarda sırasını bekleyen çok fazla oyuncu var. Öncelikle erkeklerde Novak Djokovic şampiyon olarak 25.grand slam şampiyonluğunu kazanmak ve rekoru Londra’da kırmak istiyor, hızlı çim zemin fiziksel olarak ona yardımcı olabilir. Ancak bu noktada Sırp tenisçi için bir problem var. Wimbledon’a Roland Garros şampiyonu olarak gelen Carlos Alcaraz ve artık en büyük rakibi Jannik Sinner. Son 6 majör turnuvanın şampiyonu olan bu ikili, Londra’da da açık ara favori. Daha önce oynadığı 3 grand slam finalinde çok istediği şampiyonluğu kazanamayan Alexander Zverev turnuvanın gizli favorisi olabilir, yarı finale kadar kura yolu da açık görünen Zverev’i kesinlikle dikkatle izlemek gerekiyor.
Kadınlarda şampiyonluk için olağan şüphelimiz Aryna Sabalenka, özellikle çim zeminde Belaruslu oyuncu topraktan daha fazla rahat olacaktır. Kuralar bu sene Wimbledon’da çok belirleyici olacak, örneğin son Roland Garros şampiyonu Coco Gauff’u final adayı olarak yazabiliriz ancak Amerikalı oyuncunun final yolu Elena Rybakina, Iga Swiatek gibi mayınlarla dolu dolayısıyla kura tablosunun bu tarafı oyuncular için çok kırıcı olacak. Çinli yıldız Qinwen Zheng, geçen senenin finalisti Jasmine Paolini ve 18 yaşındaki yıldız Mirra Andreeva çeyrek final ve ötesi için yazabileceğimiz diğer isimler. Ancak geçen sene Çek tenisçi Barbora Krejcikova’nın şampiyon olduğunu düşünürsek, doğru şampiyonluk konumlaması için 2.haftayı beklememiz gerekecek çünkü özellikle kadınlar tablosunda ilk hafta Londra’da her an her şey olabilir.
ÇİM ZEMİNDE TENİS
Wimbledon’da tabii ki bir de zemin meselesi var, biraz da bundan bahsetmek gerekiyor. Çim sezonu Haziran - Temmuz arasında yaklaşık 5 haftalık çok kısa bir dönemi kapsar ve Wimbledon’la sona erer, böyle olduğu için en iyi oyuncuların bile çim zemin tecrübesi fazla değildir, örneğin Rafael Nadal’ın kariyeri boyunca sert zeminde 462, toprakta 511 kez oynarken çimde sadece 76 maç yapması buna güzel bir örnek olabilir. Ayrıca tüm oyuncuların tenise başladığı ve yetiştiği zemin toprak veya sert zemin olduğu için buradan da yola çıkarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki çim tenisi apayrı bir uzmanlık alanıdır. Bu işin de yakın zamandaki profesörleri Federer, Djokovic ve Serena Williams’tır. Çim topun yapı hızlı hareket ettiği bir zemin türü ve Wimbledon’da 2002 yılında yapılan değişiklikle eskiye oranla topu daha fazla yavaşlatan bir çim türüne geçiş yapıldı. 2002 öncesi maçlara baktığımızda vurduğunuz zaman çimde uçan toplar, bu yeni çimde daha yavaşlayarak gidiyor. Bu değişiklik özellikle Rafael Nadal gibi geri çizgiden oyunu yavaşlatarak ralli bazlı oynayan toprak zemin oyuncularına avantaj sağladı, eski hızlı Wimbledon zemininde Nadal’ın toprak karakterli tenisi ile Londra’da şampiyonluk görmesi çok mümkün olmayabilirdi. Yine de her türlü çim zeminin hızlı oyunu seven oyuncular için bir avantaj olduğunu söyleyebiliriz.
RAKAMLARLA WIMBLEDON
- Wimbledon 2025’te toplam para ödülü 53.5 Milyon Pound olacak, bu şekilde ödüllerde 2024 yılına oranla % 7.5’luk bir artış yapıldı. Teklerde şampiyon olan tenisçiler 3 Milyon Pound kazanırken, finalistler ise 1.520.000 Pound ödülün sahibi olacak. Çiftlerde ise şampiyonluk ödülü 680.000 Pound olurken, finalistler 345.000 Pound alacak.
- 2024 yılında 526.455 seyirci turnuvayı takip etti, bu sene bu rakamın artması bekleniyor.
- Wimbledon aynı zamanda pek çok rekora ve ilke şahit olmuş bir turnuva, örneğin geçen sene turnuvada tam 37 adet 5 setlik maç oynandı, bu rakam aynı zamanda tüm grand slamler tarihinde bir rekor olarak kayda geçti.
- 2018 Wimbledon’da John Isner turnuva boyunca 214 ace atarak tenis tarihi rekorunu kırmıştı, aynı Isner’in 2010 Wimbledon’da Nicolas Mahut ile oynadığı 11 saat ve 3 gün süren maç yine tenis tarihinin en uzun maçı olarak tarihe geçmişti. Bu maçta 113 ace atan Isner tenis tarihinde bir maçta en fazla ace atan oyuncu oldu.
- Wimbledon gastronomisi ve ikonik florası ile de ünlü, meşhur Wimbledon çileği 2024’te tam 140.000 porsiyon servis edildi.
- Çevre düzenlemesine ayrı bir önem verilen turnuvada ise bu sene kort bölgesine tam 50.000 çiçek ve bitki ekildi.
"SADECE TEK BİR WIMBLEDON VAR"
Wimbledon’ı düzenleyen The All England Lawn Tennis Club, 2025 turnuvasının lansmanını yaptı ve tanıtım filmini yayınladı. Bu senenin sloganı “There is Only One Wimbledon“ yani “Sadece tek bir Wimbledon var“ oldu. Slogan ve film, Wimbledon ruhu ile tamamen uyumlu olacak bir şekilde hazırlandı. Sonuçta turnuva sadece zaferlerden ve şampiyonluklardan oluşmuyor, tarihte çok kez tanık olduğumuz gibi büyük dramaları da barındırıyor, bu anlamda zafer ve dramanın iç içe geçtiği bir yapı söz konusu. Wimbledon da turnuvanın bu savaşçı temasına vurgu yaparak, tanıtım filminde korttaki psikolojik ve fiziksel mücadeleyi yansıtmaya çalıştı. Roland Garros toprak zeminin vermiş olduğu havayla daha savaşçı bir imaja sahipken, Wimbledon genellikle daha elit ve zarif görünüyor ancak bütün bu zarafet içinde korttaki çetin mücadeleyi de göz ardı etmemek gerekiyor. Bu eksikliği gören Wimbledon yönetimi, bu seneki temayı turnuvanın benzersizliği ve mücadelesi üzerine kurguladı.