Ronaldo de Assis Moreira... Ya da bilinen, yaygın adıyla Ronaldinho! Brezilya futbolunun “büyüleyen” yıldızlarından biri olarak parlayan Ronaldinho, Temmuz 2013’den beri Beşiktaş’ın gündeminde. Bugünlerde o gündemin sonuçlarına tanık olacağız. Ya Beşiktaş’a gelecek, ya da ülkesi Brezilya’da “emektar” futbolculardan biri olarak kariyerini tamamlayacak.
İstatistiklerine bakıldığında Ronaldinho’nun elbette tartışılamayacak bir kariyeri var. 650 kulüp maçında 275 gol... Brezilya’nın yaş grupları ve A Milli Takımı’nda 135 maçta 56 gol.
Kulüp takımlarındaki asist sayısı 162... Golleri ile asistlerine baktığınızda, hücumcu bir orta saha oyuncusu olarak Ronaldinho’nun attırmaktan çok atmayı tercih ettiğini düşünebiliriz. Paris St. Germain’den Barcelona’ya, oradan Milan’a uzanan Avrupa kariyerinde de görüldüğü gibi, oynadığı takımların hücum organizasyonunda hep ona özel görevler düştü. Ya da o, fark yaratarak bu görevleri üstlendi. Ronaldinho bu özelliğiyle klasik oyun kuran, pozisyon hazırlayan, asistleriyle golcüleri parlatan bir oyuncu olarak akla gelmiyor. Onunla ilgili izlenimlerin hepsinde attığı goller öne çıkıyor. Şahsen, 2002 Dünya Kupası çeyrek finalinde İngiltere’ye attığı ve kaleci David Seaman’ın kariyerini sonlandırdığı frikik golünü hiç unutamam. Ronaldinho’yu golcü özellikleriyle öne çıkaran bir başka etken de özellikle Barcelona’da santrforsuz oyun anlayışının ortaya çıkmasıdır. Ronaldinho, Xavi ve İniesta’nın parladığı dönemde, Barcelona’dan Milan’a geçip pek de mutlu olmadan ülkesine döndü.
Umarım mutlu biter
Ronaldinho ile ilgili aklımda kalan bir başka konu da Abdullah Avcı’nın dile getirdiği “10 numaraların devri bitti” sözleridir. Avcı, konuğumuz olduğu bir tv programında “Artık klasik 10 numaralar eski önemini kaybetti. O yüzden Alex’lerin, Ronaldinho’ların devri kapanıyor. Artık futbolda hem koşacak, hem oyun kuracak, hem de markaj yapacaksınız. Golünüzü de atacaksınız” diyerek kendince ulaşılması güç futbolcu profilleri çizmişti.
Beşiktaş - Ronaldinho transferine bakarsak... Evet Türkiye de dahil artık birçok takım klasik 10 numaralarla oynamıyor. Daha bütüncül, daha farklı oyun konseptleri gündemde. Ama iş yapan, üreten, takımı ayağa kaldıran, sonuca ulaştıran lider oyunculara her zaman ihtiyaç var. Ronaldinho onlardan biri olabilir mi? Kesinlikle olabilir. Hele Fernandes’in belirsizliklerle dolu, verimsiz, etkisiz, soğuk duruşuna bakarsanız, bu ihtiyaç çok fazla. Ama şunu da unutmamalı: Beşiktaş yıldız oyunculardan maksimum düzeyde yararlanan, onlara takımın diğer oyuncularıyla uyumlu bir beraberlik sağlayabilen bir kulüp değil. Quaresma’nın yarattığı sorunları hatırlayalım. Bir başka önemli konu, Beşiktaş’ın Ronaldinho’ya önerdiği rekor ücret. Menajer Assis, kapıyı 6 milyon Euro’dan açıyor, Beşiktaş 4’e başlayıp 5.5’a kadar tırmanıyor. Tamam da, bu kadar pahalı bir oyuncu, takımın “ötekileri” üzerinde nasıl bir etki yaratır? Beşiktaş’ın sezon başında Fikret Orman tarafından açıklanan “kırmızı çizgi”li tavan rakamları ne olacak? Fernandes’in pazarlığını bitirmeden böyle bir transferi gerçekleştirmek mümkün olabilir mi?
Önder Özen, sezon başında Ronaldinho için “lüks” bir oyuncu tanımını kullanmıştı. Yönetimin, marka değerine katkı sağlayacak böyle bir projesi varsa karşı çıkmayacağını açıklamıştı. Bugün de tutarlı duruşunu sürdürüyor. Ancak Ronaldinho’lu takımı yönetmenin hem kendisi, hem de Bilic için zor olacağını o da biliyor. Son söz mü? Şahsen bu transferi çok da gerekli görmüyorum. Risklerin öne çıktığı çok heyecanlı bir macera. Umarım Beşiktaş serüveni mutlu bitirir!
Galatasaray başka telden çalıyor
Yabancı oyuncu konusundaki uygulamalara sık sık karşı çıkan Galatasaray, son olarak İzet Hajrovıç’i kadrosuna kattı. Yabancı kontenjanı dolu olmasına rağmen, bazı futbolcuları elden çıkarma konusunda ağır davranan kulübün, yerli oyuncu stokunu zenginleştirmesi beklenirken Hajroviç’i getirmesi, bir yandan çözüm, bir yandan sorun yaratıyor. Tamam, Mancini’nin aradığı sol beki buldunuz. Takım rahatladı, diyelim. Peki, mesela Riera ne olacak? Acaba Türkiye Futbol Federasyonu’ndan 6+0+4 konusunda bir geri dönüş mü bekleniyor?
Böyle bir beklenti varsa, sezon sonuna kadar demeç savaşları sürecek demektir. Galatasaraylı yöneticiler sırayla konuşacak ve laf atmalar hiç bir işe yaramayacak!
İsmail ve Tarık
Beşiktaş, ara transferde Ronaldinho’dan daha ısrarlı bir tavırla Eskişehirsporlu sol bek Tarık Çamdal’ı kadrosuna katmak istiyor. Pazarlıklar sürüp giderken, sakatlıkları nedeniyle sıkıntılı günler geçiren İsmail Köybaşı, Haliç Üniversitesi’nde konuğumuz oldu. Antrenörlük bölümünde öğrenim gören milli futbolcunun İngilizce sınavı vardı. Sınavdan önce biraz konuştuk. Ona Tarık Çamdal transferinin kendisini nasıl etkilediğini sordum. “Ağabey, gelmesi çok iyi olur... Unutma, ben İbrahim Üzülmez gibi bir ustanın bulunduğu dönemde forma rekabetine girdim. Kendime güveniyorum, merak etmeyin” dedi. Bu arada İsmail’in, çocukluğunda mühendis olmak istediğini, ancak babasının muhalefetine rağmen, futboldan da vazgeçemediğini öğrendik. Fen derslerinde çok iyiymiş. Bakalım, matematik anlayışı ile futbolu ne kadar örtüştürecek? Bekliyoruz.