Dünyadan Futbol BALIK BAŞTAN KOKMASIN!

BALIK BAŞTAN KOKMASIN!

04.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hazar Lankaran Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Türk futbolunun aktörlerinin değiştiğini dile getirerek, “Yöneticiler çıkıp, ‘hata ettik, doğru ettik’ desinler. Acaba tepki alır mıyım durumu var. Bir doğruyu bulmak niye tepki yaratsın? Ben bir atasözünü değiştirdim; büyük lokma yedim, hep büyük konuştum. Şimdi sıra başkanlarda... ‘Balık baştan kokar’ atasözümüzü de artık onlar değiştirsin” dedi

BALIK BAŞTAN KOKMASIN

BİLAL MEŞE / ÖZEL RÖPORTAJ

Haberin Devamı

O, kırılması zor rekorların sahibi...
O, zirvelerin adamı...
Söylemleriyle gündemi değiştiren...
Öngörüleriyle hep 12’den vuran...
Mesleğine katma değer ekleyen, üç BÜYÜK takımı ŞAMPİYON yapan, Milli takımı 5. torbada alıp 2. torbada bırakan adam.
Evet..
Mustafa Denizli.
Tek sevmediği “boş durmaktır” bilirsiniz.
Tercihlerine de bazen sevinir, bazen hayret edersiniz.
Bir bakmışsınız ki Almanya’da... Ardından İran...
Gün gelir üç büyükler dar gelir, ver elini Rize...
Şimdi, Azerbaycan’da Hoca... Tabi ki...
O nerede, biz orada!
Bakü’ye yelken açtık, kapısını bir kez daha çaldık...
Maçını izledik, gün boyu birlikte olduk...
Gündeme dair aykırı sorular sorduk, ‘Dobra -Dobra’ yanıtlar aldık..
Denizli, iki gün sürecek bu söyleşide söylemleriyle yine gündemi değiştirecek, yine ezberi bozacak.

Haberin Devamı

Bakü’deki Hilton Oteli’nde buluştuk Denizli ile... Kayıt cihazını açtım, minik fotoğraf makinamı çıkardım, bir yandan soruları soruyor, diğer yandan da fotoğraf çekiyorum.
“Denizli, Türk futboluna borçlu mudur, alacaklı mıdır?” sorusuyla girdim söyleşiye... Denizli, durdu, bir süre düşündü, başladı yanıtlamaya:
*“O kadar güzel bir soru ki, ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben Türk futbolundan dünyayı aldım. Ama borcumu hâlâ ödeyemedim. Bu benim cevabım... Bunu dışarıdan herhangi bir kişiye sorsan, beni futbolculuk hayatımdan bugüne kadar takip eden birisine sorsan belki farklı cevap verir. Ama bizim bu ülkeye, yaşadığımız müddetçe futbola borcumuz bitmez. Borcunu ödediğin zaman sondur demek ki... Her şey güzeldir. Şu anda her şey güzel olmadığına göre daha borcumuz var.”
Dünyayı aldım dediniz hocam?
* “Parayı, şöhreti her şeyi aldım. Karşılıksız mı aldım? Hayatta hiçbir şey karşılıksız değildir. Dünyayı aldım derken, dünyalarımı da verdim. Futbola başladığım zaman 15 yaşındaydım. Neredeyse yarım yüzyıla yakın oluyor. Şu anda 64 yaşındayım.”
Yani, emeklilik yaşınız gelmiş hocam? Artı, bu kaçıncı sürgün? Daha doğrusu sürgün mü? Terfi olmadığı da kesin?
* “Futbolda ülke değiştirmek sürgünse sürgün diyelim. O zaman bizim ülkemize gelen yabancı hocalar da sürgünde! Ben buraya gelmeden önce 7 tane kulüpten çok cazip ve ciddi teklif aldım. Bunlardan üçü Türkiye’de şampiyonluk yaşamış takımlardı. Buraya gelişim bir sürgün mü değil mi okuyucu ona karar verir. Ülkemde iş mi bulamadım? Ülkemde büyük takımlardan teklif almadım da mı buraya geldim?”
Hocam, gizlisi saklısı yoksa, şu teklifler nereden geldi?
* “Kulüplerden aldığım tekliflerin çok fazla bilinmesine gerek yok. Fenerbahçe ile görüştüm. Bursaspor ile Hikmet Karaman ayrıldıktan sonra görüştüm. Sezonun başlangıcından sonra da Galatasaray ile görüştüm. Sportif direktörlük teklif edilmişti.”
Galatasaray’ı niye kabul etmediniz?
* “Galatasaray bu dünyaya adım attığım yer. Teklif çok onur verici. Her kulüpten teklif almak benim için çok onur vericidir. Yetiştiğim bir kulüpten aldığım teklif çok aceleci bir davranıştı. Ölçülüp biçilmesi gerekiyordu. Galatasaray’ın bekleme süreci yoktu.”
Ya Fenerbahçe?
* “Fenerbahçe’den gelen teklif Ersun Yanal’la görüşme yapıldıktan sonra geldi. ‘Hayır’ demedim aslında. Şartlar oluşmadı. Bunlar da çok önemli değil. Burada önemli olan, benim kulüplerin gözünde ne olduğum önemli. Bu camialar bana geliyorsa meslek yaşamımda en büyük gururdur. Önümüzdeki yıllarda bunlardan birini gerçekleştireceğim.”

Haberin Devamı

‘Lankaran bir proje‘

Haberin Devamı

Yarışmacı bir hocasınız, Lankaran’in de durumu ortada?
*“Şu anki Azerbaycan projesi ayrı. Bu proje, ‘Mustafa Denizli bu takımı şampiyon yapsın’ projesi değil. Buraya, bu ülke futboluna yapılabilecek katkı için geldim. Kulüp başkanım konuşmasında bunları söylüyor. ‘Kulüp olarak beklentilerimizin yanında ülke futbolu olarak da beklentimiz var’ diyor. Bu misyonu yüklendim. 25 yıldır bu mesleği yapıyorum. 20 yıla yakında profesyonel futbolculuk hayatım var. Deneyim dediğin şeyi okulda okuyarak kazanamazsın. Deneyim hayatın içinde yaşadıklarının kesit kesit birleşmesidir. Bilal müsaade et de bunu hem teoride hem de pratikte yaşanlardan biri olarak gündeme getireyim.

Haberin Devamı

BALIK BAŞTAN KOKMASIN

Türkiye’de potansiyel var mı?
* “Türkiye’de futbolun şekli değişiyor. Futbolun paylaşımı değişiyor. Türkiye kendi kendine kötülük ediyor. Futbol ivme kaybediyor. 2011’den sonra futbolun aktörleri değişti.
Uzaklardaki Denizli nasıl görüyor bizi? Futbol kurumlarımız, kulüplerimiz, altyapımız, Milli Takımımız, ‘İyi-orta-kötü’den hangisi?
* “Futbolun aktörleri yöneticiler değildir. Futbolun aktörleri, o işin içinde fiilen olanlardır. Artık futbola heyecan getirecek, insanları statlara toplayacak konuşmaları onlar yapmıyor. Onların üst kademelerindeki yöneticiler yapıyor. Bu futbola bir şey kazandırmaz. Belki gazeteye manşet, tartışma konularına malzeme olur. Bu da birçok şey götürür. Türk futboluna heyecanı, kaliteyi, farklı dünyayı yaşatma ortamı şu anda var. Bu da 4-5 kişinin yapacağı eyleme bağlı. Dört büyüklerin başkanları federasyon ve birkaç birim daha. Dünyanın her yerinde yaşanmışlıklar vardır. Savaşlar yapılmıştır. Arkasından barış olmuştur. Türk Futbolu’nda savaş devam ediyor. Farkında olmadan bunlar insanları uzaklaştırıyor, yıpratıyor. Bir masanın etrafına gelin. Yüreğiniz zekanız varsa, bu ülkeyi gerçekten seviyorsanız, Türk futbolunun geleceğine damga vurmak istiyorsanız, seni on kupayla değil, değiştirdiğin ortamla ansınlar. Bu kadar mı yüreksiz bunlar?”
Hoca frene basmak bilmiyor, sinirli şekilde devam ediyor:
* “Çıkıp ‘hata ettik, doğru ettik’ desinler. Ama bu sonsuza kadar devam edemez. ‘Biz bu işin kahramanları olalım’ diyeceksiniz. Ama o yüreği ortaya koyamazlarsa hepsi kendileri için açıklama yaparlar. 3-5 kişi alkışlayacak diye bu konuşmalar ülkeyi futbolda bölünmeye götürür. Bazıları da buna körükle gidiyor. Yok mu içlerinde yürekli birisi? “
Kim bunlar hocam?
* “Çıksın Aziz Yıldırım, Ünal Aysal, Fikret Orman, İbrahim Hacıosmanoğlu... Acaba tepki alır mıyım durumu var. Doğruyu bulmak niye tepki yaratsın? Ben bir atasözünü değiştirdim, büyük lokma yedim, hep büyük konuştum. Şimdi sıra başkanlarda... ‘Balık baştan kokar’ atasözümüzü de artık onlar değiştirsin.”

Burak aynaya bakmalı

Hocam, Türkiye’nin en golcü ismi Burak Yılmaz için ne söylersiniz?
* “Burak çok gelgitler yaşıyor. Golcülükten bahsetmiyorum. Sevinçlerden, hüzünlerden bahsediyorum. Burak çok önemli bir silah. Ama bir türlü kendi gibi olamıyor. Hep başkalarından bir şeyler almaya çalışıyor. Buna ihtiyacı yok. Kendisi gibi olsun yeter. Mesela, düşündüğü bir şeyi yerine oturtamıyor. Bu giyiminde, gol sevincinde de böyle. Hep değişiklikten yana. Burak başkalarından bir şey alacak değil, başkalarının ondan bir şey alacağı çapta bir futbolcu. Ama Burak’ın biraz kendiyle ayna karşısında oturup konuşması lazım. Hiç çekinmeden her soruyu kendine sorup, kendi içinde en doğru biçimde cevaplaması lazım. Bundan çok faydalanacaktır. Hatta gerekirse kendine bir yaşam koçu bulmalı. Bu hiç kötü bir şey değil. Ben de zamanında aldım. Ve ondan ricam, vücut dilini iyi kullansın.”
Ya Drogba?
* “Bilalcim bu soruna cevap vermeyeyim!”

Bu kadar mı zavallıyız?
Mustafa Denizli, Galatasaraylı Semih’in yaptığı centilmence davranışı ise farklı yorumladı:

* “Derbide ‘Semih top benden çıktı’ dedi diye programlar yapıldı, yazılar yazıldı. Evet bunlar güzel. Peki Semih’in ne demesini bekliyorduk, yalan mı söyleseydi. Bu kadar mı zavallı bir ülkeyiz? Bize okullarımızda ve ailelerimizde dürüstlüğü öğrettiler. Bir konu böyle uzatılıyorsa vah benim ülkeme.

Bakü’nün sembolü
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nin yapımına 2007’de başlanmış ve 10 Mayıs 2012’de İlham Aliyev tarafından açılışı yapılmıştı. Irak asıllı Britanyalı mimar Zaha Hadid tarafından inşa edilen kültür merkezine, 1969-1982 arasında Sovyetlere bağlı Azerbaycan’ın liderliğini yapan, bağımsızlık sonrası 1993-2003 arası Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Haydar Aliyev’in ismi verilmişti.
Bir konferans salonu, bir konser salonu ve bir de müzenin yer aldığı, 73 metre uzunluğundaki Haydar Aliyev Kültür Merkezi, Azerbaycan mitolojisinde yer alan Hazar Denizi’nin yükselişini yansıtıyor. Ayrıca kültür merkezinin mimari yapısı Haydar Aliyev’in imzasını da anımsatmaktadır.

Altı yabancı ayıp

Altı yabancı olayına nasıl bakıyorsunuz?
* “Altı yabancı ayıp. 76 milyonluk bir ülkeden bahsediyoruz. Bunun 40 milyonu genç nüfus. Altı yabancının yer aldığı on birlerde demek ki 90 tane Türk futbolcuya ihtiyaç var. Yedekleri de koy. 76 milyonda toplam 270 kişiden bahsediyoruz. Milli Takımı oluşturacak 40 tane 20 yaş altı, 50 tane de yirmi yaş üstü futbolcudan bahsediyoruz. 76 milyonda konsantre olan 90-100 kişiden bahsediyoruz. Sen buraya 6’da getirsen 66’da getirsen eğer bu yüz kişiyi çıkaramıyorsan yazık. Ben varsam, bırak dünya buraya gelsin. Türkiye, Dünya Kupalarında Avrupa Şampiyonaları’nda oynamış. Bunları yabancılarla mı yapmış? Eğitim dediğin şey bilmediklerini karşındakine öğretmektir. Bugün araştırma yapsınlar. Beş tane oyun kuralı ile ilgili futbolculara sorsunlar doğruluk oranı kaçtır? Bileni mutlaka vardır. Ama % 50 değildir. Burada kimseyi suçlayamazsın. Sokağı kaybolmuş bir ülkenin, sokağı kulüplere getirmesi lazım.”

F.Bahçe avantajlı, G.SARAY sevgisiz

Hocam, Türkiye’de ipi hangi takım göğüsler?
* “Son derbiyi düşünürsek Süper Lig’de, Galatasaray bana büyük umutlar vermiyor. Şu anda Fenerbahçe’nin durumu Galatasaray ve Beşiktaş’tan farklı. Fenerbahçe’de bilinmezlik var. Aziz beyin durumu belli değil. Ama bu saatten sonra çok fazla şey değişmez. Yani bir iner iki çıkar, Fenerbahçe biraz daha avantajlı... Her takımın yaşadığı bir dönemden onlar da geçiyor. Fenerbahçe beklenenin altına hiç düşmedi. Şampiyonluktan tek bahseden hoca Ersun Yanal. Futbola heyecanı hocalar getirir. Ersun başarır başarmaz bu önemli değil. Galatasaray, bir mimar çağırmışsın bana bir ev yap. İçinde oturacağım. Bunun içi Dolmabahçe olsun. İçinde modern bir villa da olsun. Bir de gecekondu olsun. Ama tek ev olsun. Bunun hepsine benziyor Galatasaray. Ama hiçbiri değil. Galatasaray’ın ne olduğunu başındaki bulacak. Ama beni tatmin etmiyor. Daha önemlisi Galatasaray’da sevgi eksik. Beşiktaş sempatik. Yeniliyor, yeniyor devam ediyor. Beşiktaş’ın bu kadro ile buraya gelmesi başarı değilse de, başarısızlık da değildir. Orta şekerliler. Beşiktaş’ın şartları kolay değil. Beşiktaş en azından sempatik bir takım.”