Skorer Bermek ve seçim

Bermek ve seçim

30.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Bermek ve seçim

Nihayet oldu.Sevgili torununu, bahçedeki sülününü özleyecek, ama koşullar mecbur bırakıyordu onun adaylığını. Neden?Çünkü futbolumuzun "deneme yanılma" yöntemleriyle kaybedilecek zamanı kalmamıştı ve yaptıkları yapacaklarının garantisi olan başkan adayları aranıyordu artık.Bu niteliklere sahip insanlardan biri de Ayhan Bermek'ti futbolumuzda. Gençliğe yeni adım atanlar pek bilmez ama, futbolu on -onbeş senedir okuyup yazan, oynayıp düşünen, milli takımla iftihar eden herkes Ayhan Bermek'in hakkını teslim etmektedir:"Görevi becerir"...Sakın yanlış anlamayın. Ben, "Benim adayım iyidir, diğerleri sıfır" diyenlerden değilim. Hepsi Türk Futbolu'nun yetenekli ve becerikli insanlarıdır. Ayhan Bermek'den yola çıkmamın nedeni, adayları kıyaslamak ve birilerine arka çıkmak değil; futbolumuzu yönetmeye talip olanların koşullarını anlatmak içindir. Bakın, Ayhan Bermek'in bu iş için biçilmiş kaftan olduğu gün gibi ortadayken, diğerlerinin yeteneklerinden de şüphe edilmezken, şu "genel kurul" denilen antidemokratik yapılanma yüzünden nelere katlanıyor adaylar. Önce siyasetten "olur" alacaksın.Sonra kulüplere kapıyı aralayacaksın. Futbolun içindeki "dinamikleri" de göz ardı etmeyeceksin... Ona göre bir liste hazırlayacaksın. Yoksa istediğin kadar allame-i cihan ol, kazanamazsın ki, bilgini, birikimini, sevgini ortaya koyasın. Bu kolay bir denge değildir sevgili okurlar. Bıçak sırtı gibidir. Siyasetten destek almaya çalışırken bir de bakarsınız siyaset sizi esir almış. Kulüplere göz kırparken, kulüpler gözünüzü bağlamış. Futbolun dinamikleri, dinamit gibi patlamış koltuğunuzun altında.Daha seçilmeden hareket alanınızı ipek böceği gibi sarar, hapseder sizi bu güçler. Kimi çeker, kimi iter. Ama mutlaka herkes ayrı taraflara.Federasyon başkanı adaylarımızın hepsi dürüst, iyi niyetli, yetenekli insanlardır... Fakat önemli olan bu sistem tuzağına kimin daha az düşeceğini saptamaktır. Demem o ki; ben Ayhan Bermek'e inanırım. O güçlüdür. Kararlıdır. Ciddi bir aşk ile bağlıdır milli takıma. Umarım başarır. Çünkü ona inandığını söyleyen "bazıları"nı gördükçe işinin ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Bir buçuk yıl önce yapılan Federasyon seçimlerinde "Niye aday olmuyor" diye sorduğum Ayhan Bermek aday işte... Salı günü Taktik'te yazdım. Galatasaray genel kurulu sadece Riva satışını "ötelemedi"; şampiyonluk ihtimalini de yok etti diye...Aman efendim, ne protestolar.Tek tek yanıt vermek gibi bir adetim olmadığından burada yazayım:Siz önce futbolcuların ellerindeki protestolu çek ve senetlere bakın.Bu futbolcularla, bu moralle mi takip edeceksiniz Fenerbahçe'yi? Protestocular! Dünyanın en zor işi Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın açıklamalarını yorumlamaktır.Çünkü en doğru ile en yanlış iç içedir. Şimdi, söylediklerinin "çoğu" doğru diye, tutup "Bravo başkan" deseniz; katılmadıklarınızı da sindirmiş olacaksınız. Onları, ön plana çıkarsanız, adınız "provakatör"...Biz en iyisi bildiğimiz yapalım.* * *Mesela, "Tek reis benim" cümlesinden başlayalım...Bu tespite, Fenerbahçe gibi dev bir "cumhuriyet" açısından bakarsanız, işin içine çağımızın medeni değerlerinden "demokrasi", "insan hakları" gibi unsurları da katarsanız, oturup sayfalar dolusu eleştiri yazarsınız. Ancak, aynı cümle, tribündeki sempatizanlarını kullanarak nemalanmaya çalışan "profesyonel"lere yönelikse oturup alkışlarsınız. Veya alkışlamalısınız. * * *Sonra Serkan Balcı'nın durumu... Futbolcusunu korumaya çalışan bir başkandan daha normal bir şey olur mu?Ama ne yapıyor sayın Yıldırım... Federasyonu atıyor insanların önüne. Hem de en olmayacak şekilde. Federasyon suçsuz bir futbolcuyu FİFA'ya jurnallemiş şeklinde...Şayet öyleyse; yürüyün arkadaşlar Federasyon'a... Peki cümle "Sordum Serkan'a, kahraman olmak için yapmadığı işe yaptım demiş" diye başlıyorsa?O zaman FİFA'ya adını verenler "hain" olmuyor ki, kandırılmış oluyor değil mi? * * *Bir başka örnek:Sayın Yıldırım, Avrupa'da başarı aradıklarını ifade ederken ligimizde şampiyon olmayı ikincil hedef şeklinde algıladıklarını söylüyor tüm haklılığıyla. Fenerbahçe gibi kulüp, Avrupa kürsülerinde dolaşmalı elbette. Aynı Aziz Yıldırım, "Daum gitsin" diyenleri, Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını engellemeye çalışanlar olarak suçluyor. Acaba, onlar da Türkiye'de şampiyon olmanın hedef listesinin ilk sırasında olmadığını düşünemez mi? Daum'a Avrupa hezimetleri yüzünden "git" diyemez mi? * * *Aziz Yıldırım'ın açıklamaları ve açıklamaların yorumları böyle uzar gider. Altında çapanoğlu arayanlar "İngilizce kurs açtık, bizimkiler kaçtı Brezilyalılar öğrendi" şikayetini bile "Türk futbolculara ya tembel dedi, ya kafasız" şeklinde yorumlayabilirler. Hıncal Uluç'a kullandığı sert ifadeleri "basın özgürlüğü"ne bir saldırı olarak niteleyebilirler.Ben kötü niyet olduğuna inanmıyorum. Olsa olsa "reis"liğin verdiği bir özgüvenden kaynaklanabilir açık sözlülüğü. Tek olmanın sakıncalarından biri de budur.Reis, ister tribünde, ister başkanlık koltuğunda, nerede olursa olsun etrafı eleştiren değil onaylayanlarla dolu olur. Hatasız kul olmayacağına göre, tepedeki insanların hataları daha çok göze batar; o kadar. Tek adam olmak zor Özhan Canaydın'ın canı sıkkın tabi...Kolay mı? Yönetimin üstüne Komisyon getirmiş genel kurul. Gitse gidemiyor, kalsa içine sindiremiyor. Can sıkıntısı kızgınlığa dönüşmüş ve Canaydın'ın ve gürlemiş:"Rüzgar dönecek".Döner elbet... Lakin kimsede yelken kalmaz o zamana kadar. eguven@milliyet.com.tr Rüzgar!

Yazarlar