Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Görüyoruz, dinliyoruz... Her kötü skordan sonra özellikle teknik adamlar fellik-fellik faturayı kesecek adres arıyorlar!

Yahu arkadaş, sen nizami gol atıyorsun da hakem mi vermiyor? Ya da sen takır - takır top oynuyorsun da hakemler mi engel oluyor!

Bırakın bu işleri, sürekli yan yollara sapmayın...
Çıkın da topunuzu oynayın, topunuzu!
Eee, sen oynama, eline geçen fırsatları gole çevirme, sonra çık ortaya önce hakeme, sonra zemine veryansın et!

Güldürmeyin Allah aşkına! Bu oyunda yenmek de var, yenilmek de, ne çabuk unuttunuz?

Haberin Devamı

Şu yaşıma geldim, yıllardır bu oyunu izliyorum, bir tane, yahu bir tane hakem hatası olmayan sezon gösteremezsiniz bana!

Görüyoruz ki, puan kaybeden, zirve yarışında darbe alan herkes hurra MHK, hurra hakemler, olmadı hurraa VAR’a hücum! O bağırıp çağıranlara, “iğne çuvaldız” deyimini anımsatırım!

Kaldı ki, hakemlerimiz de bu oyunun bir parçasıdır, unutmayalım... Yaklaşık 3,5 yıl önce teknoloji yani VAR sistemi futbolumuza girdi. AVAR da VAR’ın destekçisi. Bazen bu sistemi iyi kullanıyoruz, bazen de işler rayından çıkıyor!

Üstelik o masa başında oturanlar, öyle yabana atılacak hakemler değil. Tecrübe var, ama gelin görün ki onlar bile VAR’ı kullanmayı maalesef beceremiyorlar!

İnsanın olduğu her yerde hata vardır, olmaya da devam edecek. Önemli olan ‘art niyet’ var mı, ben ona bakarım arkadaş! Hakemler artık profesyonel, aldıkları paralarda gözümüz yok, az-buz değil!
Demem o ki, hiçbir insan bindiği dalı kesmez, o paraları kaybetmek istemez!

Siz iyi futbol oynayın, büyük takımsanız ki öyle, ne rakip, ne de hakemler engel olabilir!

Boş tribünler avantaj mı?

Bizde bazı taraftar toplulukları vardır ki, takımlarıyla adeta bütünleşirler. Öyle ki, destekleriyle takımı coştururlar, itici güç olurlar, benzetme yerindeyse bir sahaya girmedikleri kalır!

Malum, pandemi nedeniyle tribünler kapalı, taraftar yok, sadece yönetimler var statlarda. Düşünüyorum, ya maçlarda seyirci olsaydı? Örneğin seyircisiyle bütünleşen takım Galatasaray...

O kötü ya da puan kaybı yaşanan oyunlarda acaba tribünlerin fotoğrafı ne olurdu, nasıl tepkiler gelirdi?
Ya Fenerbahçe?... İç sahadaki o kötü futbol ve de puan kayıplarını seyirci kalır mıydı tribünler? Vayyy anam vayyy! Düşüncesi bile insanı irite ediyor!
Keza Trabzonspor taraftarını anlatmaya gerek yok! Acaba zirvedeki makasın açılmasına nasıl bakardı tez kanlılar?

Haberin Devamı

Diyeceksiniz ki ya Beşiktaş? Haklısınız, biliriz takıma olan sevgilerini, ama başarısızlığa gelince orada durun!

Nereye varmak istiyorum; taraftar kalabalığı tabii ki büyük avantaj gibi gözükse de, bazen o tribün boşlukları işe yaramıyor değil?

Acaba diyorum bugün maçlar seyircili oynansaydı, Erol Bulut ile Abdullah Avcı başta olmak üzere, Fatih Terim ve Sergen Yalçın bu denli ‘rahat’ olabilir miydi acaba? Tam tersi ‘diken’ üstünde olurlardı, bu da ülkemizin gerçeğidir.

Boş tribünlerin, teknik adamlar, hatta futbolcular için avantaj olduğunu gözlemliyoruz. Fenerbahçe’de teknik adam konusunda taaaa iki hafta öncesine kadar papatya falları açılmadı mı? Yanılıyor muyum acaba?

Haberin Devamı

Transfere çok, zemine niye yok!

Galatasaraylı Younes Belhanda, puan kaybı yaşadıkları Sivas maçı sonrası, “Yöneticiler, sosyal medyada dolaşmak yerine, zeminle ilgilenmeliler” dedi, ortalık karıştı!

Yaşanan kriz dün ayrılıkla sonuçlandı.

Takım arkadaşım Nevzat Dindar, meslektaşlarının aksine Milliyet’te Belhanda’nın topun ağzında olduğunu yazdı ve haklı çıktı. Doğru istihbarat ve takipçiliğinin meyvesini yine aldı... Tebrikler Nevzat...

Peki Belhanda’nın zeminle ilgili söylediklerinde haklılık payı var mı, var... Ancak bunun dillendirme yeri asla televizyon değildir, içsel meseledir! Üstelik Belhanda’nın söylemi, canlı yayında tercüme edilmedi, aynı gece ortaya çıktı. Tercümana kızmayın, yukarıdan direktif var, “Her şeyi sakın ola çevirmeyin” diye! Ne yapsınlar onlar da emir kulu.

Statlar harika, gelin görün ki, zeminler aynı seviyede değil, berbat ötesi! Kullanım hakkı olanlara sesleniyorum; eyyy yöneticiler, yabancılara onca euro harcıyorsunuz, zemine gelince ‘tık’ yok, kuruş vermiyorsunuz, kuruşşş!

Sonra ortaya çıkıp, bunları söyleyenlere kızmaya hiç mi hiç hakkınız yok!

Can simitleri!

Bu oyunda gerek kadroda, gerekse teknik adam konusunda istikrar yakalayamadığınız anda tepetaklak gidersiniz!
En sıcak örnek Gençlerbirliği, gerçi başka takımlar da var... Ankara’nın köklü kulüplerinden Gençlerbirliği ligin dibinde can çekişiyor!
Niye?
Mert Nobre ile sezona başladılar, olmadı gönderdiler, Mustafa Kaplan’ı getirdiler. Kaplan da olmayınca görevi Mehmet Altıparmak’ı teslim ettiler fakat onun da biletini kestiler.
Eeee, bu kadar teknik adam değiştirirseniz, olacağı da budur arkadaş! Yönetim kanadı, Gençlerbirliği’ni ligde tutmak için can simidi peşinde! Son olarak İbrahim Üzülmez’e “Gel bizi kurtar” diye teklif yaptılar, ancak kabul etmedi, yerden göğe kadar haklı.
Biliyorum İbrahim Üzülmez zor günlerin adamıdır, eyvallah. Gençlerbirliği’nin fotoğrafı negatif ötesi, hiçbir teknik adam bu tabloda risk almaz, görev kabul etmez.
Ligde kalır mı, bilemiyoruz, ama çok zor bir olasılık gibi duruyor! Düştün mü, “Bak sen düşürdün” derler adama! Sadece Üzülmez değil, birçok teknik adam “can simidi” gibi, zora düşenler hep onlara sarılıyorlar!