Büyük takım, daha 5. dakikada gol yer mi, eee adı Beşiktaş ise yer arkadaş, yer! Bünyamin’in attığı gol, reaksiyon gösterme, ayağa kalkma adına uyarıcıdır. Gelin görün ki Beşiktaş ilk yarıda bırakın ayağa kalkmayı, şöyle aman aman dişe dokunur bir pozisyon üretemedi.
Gelelim penaltı konusuna, yani farkı ikiye çıkaran gol. O nasıl penaltı arkadaş, VAR sen niye devreye giriyorsun, ama Cenk Tosun’un düşürüldüğü pozisyonda, bakıyorum ortalarda yoksun? Kartal’da 5 sakat, 3 sarı kart cezalısı vardı, buna karşın Santos’un sahaya sürdüğü ilk 11 fena değil görüntüsü verse de, ilk yarıyı boş geçtiler! Tek çırpınan, top ayağına geldiği zaman boğuşan Semih Kılıçsoy’u ayrı tutuyorum. Bir de cezalı Necip’i savunmada mumla aradık!
Santos her ne hikmetse devrede uyandı, Muleka’yı Amartey’in yerine sahaya sürdü, Kartal biraz vites yükseltti. 46’da Muçi farkı bire indirdi. Bakın iddia ediyorum, Muleka mevcut tabloda 11’in bankosudur, lamı cimi yok, hiç olmazsa,
Santos’a marka dedik, pofpofladık, toz kondurmadık. Hadi süre tanıyalım, dakika bir budamayalım, ne de olsa apoletlerinde Avrupa şampiyonluğu var diye düşündük.
Santos’la Beşiktaş 10 lig maçı oynadı, soruyorum Kartal’da değişen bir şey var mı?
Her kötü sonuçta özür dilemek bir yere kadardır, asla çözüm değildir, bu yöntem günü kurtarmaktır, gerçekleri halının altına süpürmektir! Santos şu anda bu konumda maalesef. Portekizli hocanın vücut enerjisi ise sıfırın altında!
Kartal kan kaybediyor, kan! Ön yargılı olmamaya özen gösteriyorum, ancak Santos’la Beşiktaş’ın bir arpa boyu ileri gidemeyeceğini gördük. İstatistikler de bunu söylüyor!
Kadro tercihi, hamleleri kötü ötesi! Örneğin Muçi niye kanatta, asıl yeri forvet arkası değil mi? Amartey’i kurtarıcı olarak oyuna sürüyorsun, olacak iş mi bu? Demir Ege mi, Amartey mi? Hadi bunu geçtik, Muleka niye yedek? En azından rakipleriyle boğuşuyor, yani mücadele ediyor. Gelin görün ki yedek kulübesinden
Ortada bir adaletsizlik varsa, bunu dile getirmek asla ‘fanatizm’ değildir! O kadar çok var ki, hangisini yazalım... Kuşkusuz en çok hakem ve VAR üzerine yoğunlaşıyoruz, nasıl pas geçelim, buz gibi penaltıyı atlıyorlar. VAR’dan klasik ‘çıt’ yok! Hadi siz gelin de derbide Cenk Tosun’a yapılanı ‘es’ geçin! Beşiktaş kendi kalesine gol attı, Aslan üç puanı kaptı! Eski hakemlerimizden Ahmet Çakar’ın, “Köhn, Cenk’i topaç gibi çeviriyor” benzetmesi, o pozisyonla müthiş örtüşüyor, yani penaltıyı işaret ediyor. Elbette Colley ile Icardi arasındaki tartışmalı pozisyon da incelenmeliydi.
Her türlü donanıma sahip hakemlerimiz yine bildiklerini okumaya devam ediyorlar. O cenahta değişen hiçbir şey yok maalesef! Onlar da bu işten ekmek parası kazanıyorlar, ama hakkını vermiyorlar. Artık bıçak kemiğe dayandı eyyy TFF, eyyy MHK! Artık bu gerçekleri görün, sümen altı etmeyin, gemi su alıyor su!!!
Santos'a hiç katılmıyorum
Zirveye oynayan takımlar arıza yaptığı anda, her ne hikmetse
Derbide hiç aklınıza gelir miydi, Al Musrati’nin ters kafa vuruşuyla daha 2. dakikada topu kendi kalesine atacağı! Bu tip iş kazalarını çok gördük, futbolun doğasında var.
Erken gol kuşkusuz Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürerken, Beşiktaş’ı da demoralize etti. Nitekim Kartal’ın ilk yarıdaki oyununa negatif yansımalar yaptı. Bırakın coşkulu oynamayı, Amartey’in de orta alanda yaptığı top kayıpları, Kartal’ın ofansif bindirmelerini olumsuz etkileyen en büyük faktör idi.
Buna karşın Muçi ve Rashica, Kartal’ı ofansa taşımak için müthiş efor harcadılar. Bu ikilinin çabası pozisyon üretimine yansımazken Galatasaray’ın çok adamlı ve çabuk ofansif bindirmelerinde Necip ile Mert geçit vermediler. Diyeceksiniz ki ilk yarıda Kartal’ın hiç mi pozisyonu yok? Var da elle tutulur değil! Biri Rashica’nın korner atışında üst direğe çarpan topu ile yandan ceza alanına kestiği topa Cenk Tosun’un geç kalışı var, hepsi o kadar!
Kartal’ın kronikleşmiş bir huyu var, ne zaman geriye düşse,
Hep Santos’u eleştirecek halimiz yok, elbette ortada iyi dokunuşlar varsa, ki var bunu da ortaya Hep Santos’u eleştirecek halimiz yok, elbette ortada iyi dokunuşlar varsa, ki var bunu da ortaya koyacağız. Örneğin dünkü maçın 11’inde Santos ‘mini’ rotasyona gitmiş, yani Cenk ve Onur’u yedeğe çekmiş, doğru da yapmış. Nitekim ilk yarıda topa sahip olan, önde baskı yapan, kapalı savunmayı zorlayan, rakibini kendi sahasına sokmayan (uzatmalar hariç) özlenen Kartal’ı gözlemledik. Bu pozitif görüntülere karşın pozisyon üretiminde Salih’in golü dışında sıkıntı çekti Kartal, bir de Semih’in çaprazdan attığı ve kaleciden dönen şut var.
Yenilerden Al Musrati ve Muçi’nin nokta atışı olduğunu dün bir kez daha gördük. Al Musrati dikine ve de isabetli paslar atıyor, bu anlamda Kartal’ın eksiğini kapatmaya devam ediyor. Muçi mi, hep kaleyi hedefliyor, uzak yakın fark etmiyor, boşluğu bulduğu anda şutunu atıyor. Nitekim Salih’in golünde onun katkısı yadsınamaz, adam eksiltmesi de artısıdır. Sakın ola
Beşiktaş sevdalıları sanıldığı kadar mutlu değiller! Niye mi? Pas trafiği ile rakibin başını döndüren, önde basan, çata - çat mücadele eden, üreten, atan, hiçbir maçı boş geçmeyen Kartal'ın özlemiyle yanıp tutuşuyorlar!
Soruyorum onca teknik adam geldi, gitti, Santos'la ne değişti Allah aşkına? Oyunu orta sahada kabullenen, savunmasına yaslanan, bireysel becerilerle goller atan Kartal'ın bu anlayışını taraftarlar içlerine sindiremiyorlar! Semih Kılıçsoy'u pamuklara sarmak gerekir. O olmasa sorarım golleri kim atacak? Evet, Aboubakar döndü nihayet, döndü de gören var mı? Onda tek değişim var, saçları çıkmış ağır abinin!
Kartal'ın iki hedefi var, biri lig üçüncülüğü diğeri ise Türkiye Kupası. Bu faktörler Avrupa'ya açılımı sağlar, biliyoruz. Kişisel olarak bu konuda da benim kuşkularım yok değil. Galatasaray derbisi geldi çattı. Aslan rakibi Fenerbahçe ile birlikte o konumu hak ediyorlar, lafımız yok.
Derbi bir moral, bir prestij maçıdır Kartal'ın penceresinden. Sparta Prag yenilgisi Aslan'ı
Beşiktaş kazanıyor kazanmasına da iyi oynamıyor, taraftarlar her maç diken üstündeler! Baksanıza Santos bile şikayetçi! Sanırsınız takımın hocası o değil.
Kartal kötü oynuyor, bunu cümle alem biliyor. Bu durumu düzeltecek olan sensin Santos, yan yollara sapma, mazeretlere sığınma, çözümler üret! Neyse ki Semih Kılıçsoy gibi bir yetenek var da, onu izlerken keyif alıyoruz. O genç yaşına karşın müthiş bir profesyonel Semih; güçlü, kuvvetli, ceza alanı içinde rakipleriyle boğuşuyor, kendisini yere atmıyor, ayakta kalıyor, yeteneğiyle, fizik gücünü birleştiriyor, sürekli gol peşinde koşuyor, aferin.
Aboubakar’ı taraftarlar protesto etti. Valla haklılar. Arkadaş bir var, bir yok. Sergen Yalçın’ın kulakları çınlasın, “Onsuz da şampiyon olacağım” demişti, kıssadan hisse!
Düşme hattı alev alev
Yarım asıra dayanan gazeteciliğimde gerek zirvede gerekse kırmızı hatta böylesi kora kor bir yarışı anımsamıyorum. Belki 1-2 sezon yaşanmıştır.
Galatasaray ile Fenerbahçe atbaşı gidiyorlar. Bu ikiliyi arkadan
Fernando Santos’u geçmişten biliyoruz, ‘1-0 olsun, benim olsun’ felsefesini hiç değiştirmemiş, maalesef! Varsa - yoksa savunma... Olmazz, koca Beşiktaş’ın ruhuna ve formasına ters bu oyun anlayışı!
Bir Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye bakın, bir de Kartal’a? Sürekli geri vites yaparsanız, pozisyona hasret kalırsınız. Elbette, hücum ve pres, çabuk oyuncularla olur, biliyoruz. Ağırlarla sınıfta kalırsınız! Yani, Rebiç ve Muleka tercihi bu anlamda doğru adrestir, Sayın Santos! Demem o ki, geçmişi unut, Kartal’ı prese ve hücuma dayalı futbol oynat, senin asıl işin bu unutma...
İyi ki Masuaku döndü de, sol kanatta sıkıntı ortadan kalktı. Onur’a kızanlar çok, Rosier’i mumla arıyor Kartal...
Koca ilk yarıya bakın, topla oynama yüzdesi Konyaspor’dan yana... Hücum oynayan, yine konuk takım... Dişe dokunur tek pozisyonu Semih’le yakaladı Kartal, onu da atamadı.
Valla, bu yarıya bakıyorum, pas yapan, hücuma çok adamla çıkan Konyaspor idi. Eee onlar da kırmızı hatta yakın... Alacağı her puan, kurtuluş reçetesi onlar