Neymiş, Quaresma takım oyunu oynamıyormuş! Neymiş efendim, topla fazla dripling yapıyormuş, egoistmiş. Bunları daha da uzatabiliriz. Valla, ben onu bunu bilmem. Bildiğim tek şey Quaresma’nın, Beşiktaş için çok şey ifade ettiğidir. Kötü de oynasa, o bu takımda olduğu sürece, onsuz bir Kartal düşünemiyorum. Adam topu ayağına aldığı anda peşinde dört kişi... Nefes alsa, başında bir nöbetçi var. Ofansa attığı her top başlı başına bir tehlike. Adam eksiltiyor, oyunu sürekli rakip alana yıkıyor, görevini fazlasıyla yapıyor, oyuna da keyif katıyor. Quaresma daha ne yapsın?
Valla takım oyunu ben buna derim. Presse pres, tempoysa, tempo, yardımlaşmaysa, yardımlaşma... Bu ögelerin hepsi vardı dün Beşiktaş’ta... Bu özellikler kuşkusuz pozisyon üretimini de birlikte getirdi. Ne var ki, D.Kiev’in savunmadaki direnişi Kartal’ın işini zorlaştıran en büyük faktörü idi. Taaa ki, Egemen’in muhteşem kafa golünü kadar... Egemen’i bu golünden dolayı kutluyoruz, ancak bu gol takım oyununun en büyük ürünüydü. O golde herkesin alın teri vardı. Bu gol zaten temposu yüksek maçın heyecanını bin kat daha artırdır. Hele hele uzatma dakikalarda Kartal kalesinde bir karambol yaşandı ki, yüreğimiz ağzımıza geldi. Cezaalanı içinde neredeyse 22 kişi vardı, rakip kaleci de oradaydı. Bir vuruyor, Cenk’den dönüyor, biri vuruyor, savunmadan dönüyor, biri vuruyor, çizgi üzerinden biri çıkarıyor. Böyle bir dakika yaşadık, ama biraz yaşlandık!
Neyse ki, günü üç puanla kapatan Beşiktaş oldu. Gruptan çıkma adına yeniden avantajı yakaladı Kartal, şimdi sırada Maccabi ve Stoke City maçları var. Kartal, bu iki maçtan galibiyetle çıktığı taktirde ki, çıkma olasılığı fazla, gruptan çıkar. Aman nazar değmesin.
Yeter ki, böyle oynasın Beşiktaş... Dünkü oyunda birilerini kantarda öne çıkarmak haksızlık olacak, doğru... Ancak bir genç var ki, onu ayırmak lazım. Veli, aferin sana... Verilen şansı iyi kullanıyorsun, giderek kalıcılar arasına giriyorsun. Yoluna böyle devam et...