Güzel şeyler oluyor da!..
Projenin adı “Yurdumuzda güzel şeyler oluyor.”
Adı bile insanın içini ferahlatmaya yetiyor.
Güzel şeyler.
Hep görmek, duymak, yaşamak istediğimiz gibi, “güzel şeyler.”
Ama ne yazık ki, bu güzel şeyleri çoğu zaman es geçiyoruz.
Ortada alkışlanacak bir proje, kimsesiz çocuklar yararına bir hayır işi var.
Futbol Federasyonu ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu kafa kafaya vermiş, yurdun dört bir yanındaki çocuk yurtlarına birer futbol sahası yapmaya karar vermiş.
Bu oyunu sevsinler, gönüllerince eğlensinler diye.
Işıl ışıl parlayan gözler
Salı günü onlardan birinin açılışı için Sincan’a gittim.
Yüzlerce yetimin ışıl ışıl parlayan gözlerini görmenizi isterdim.
Futbolcu ağabeylerinin etrafını sarıp onları hayranlıkla izlediler.
Anlam veremeseler de, uzun protokol konuşmasını sabırla dinlediler.
Sonra birer bisküvi ve birkaç kuru pasta için sıraya girdiler, birbirlerini itmeden, hakkını yemeden.
Alışık olmadıkları güzel bir şeyler yaşıyorlardı.
Çünkü sevgi ve ilgiye muhtaç çocuklardı onlar.
Mutlu oldular mı? Hem de çok.
Balonlar, şarkılar ve palyaçolar, birkaç saatliğine de olsa güldürdü yüzlerini.
Bana sorarsanız müthiş bir ortamdı.
Ertesi gün gazeteleri açtım. Çoğunda tek satır haber yoktu.
Olanlarda ise başlık şuydu:
Bakan ve Federasyon Başkanı birbirlerine penaltı attı.
Skor; Murat Başesgioğlu: 0 Hasan Doğan: 0
Yani elde var sıfır.
Tıpkı bizim gibi!
Dikkat kaçak var!
Konumuz Futbol Federasyonu’nun başını ağrıtmaya devam eden Gözlemci ve Temsilciler Kurulu’nun içler acısı durumuyla ilgili.
Üç hafta önce İstanbul’da iki büyük takımımız arasında bir maç oynanır.
Birkaç gün sonra ikisi de PFDK’ya sevk edilir.
Konuk takıma taraftarlarının neden olduğu olaylar için 5 bin YTL para cezası verilir.
Ev sahibine ise stada biletsiz seyirci alındığı gerekçesiyle bin YTL ceza kesilir.
Buraya kadar her şey normal görünse de, olayın komik yanı, temsilcinin raporudur.
Ev sahibi kulüp maçta 21 bin 316 biletli seyirci olduğunu beyan eder.
Temsilcinin yaptığı ise tam bir işgüzarlıktır ve şöyle der; “Kulübün beyanı yanlıştır, statta 22 bin seyirci vardır.”
Demek ki beyimiz yememiş içmemiş, maç boyunca tek tek adam saymış!
Ve hafiye gibi yakalamış 684 kaçak seyirciyi!
Bravo!
Bir başka temsilciden farklı bir örnek;
“A takımı tribünlerindeki bin kişi sahaya bir tane bengal ateşi attı”. Buyrun buradan yakın!
Anlaşılan federasyona yeni sezon öncesi raporların ciddiyeti ve temsilcilerin ıslahı konusunda bir hayli iş düşecek.
Kuralına uygun
Belli ki minareyi çalan kılıfını da hazırlıyor.
Ama açıkçası yadırgıyorum.
Bakıyorsunuz, ligin devre arasında askerlik sorunu nedeniyle Yunanistan’a transfer olan Tümer Metin, Fenerbahçe antrenmanında.
Neden? Avrupa Şampiyonası öncesi Milli Takım için hazır olmalıymış.
Her şey kitabına uygun, kim ne diyebilir ki?
20 yaşını dolduran Mehmet de üniversiteye giremedi diye karavana başına!
Fikrimi söyleyeyim, savaşa da karşıyım, savaşın getirdiği acıların yaşanmasına da.
İsteyen gitsin, istemeyen istediği yere gitsin.
Ancak askerlik konusunda böyle bir düzenlemeniz yoksa, vicdanlar bu tablo karşısında rahatsız oluyor.
İnsanlar niçin sınıflandırıldıklarını sorguluyor. Ve maalesef yanıt bulamıyor!
Can sıkıcı olan, bugün “sporculuk hayatımın en verimli dönemindeyim” gerekçesine sığınanların, yarın bir başka sebeple ayrıcalıklı yaşamlarını sürdürmeye devam edecek olmaları.