Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aurelio Milli Takım’da oynar mı
Fenerbahçe ile Aurelio arasındaki restleşme tatsızlıkla sonuçlanırsa Milli Takım bundan etkilenir mi?
Bence evet.
Özel sözleşmeye dayanarak bir yıllık opsiyon hakkını kullanmak isteyen Fenerbahçe’nin amacı belli.
İspanya’da birden fazla talibi olan Aurelio’nun bedava gitmesini engellemek, ikame edeceği bir oyuncu bulamadığı takdirde kadroda tutmak.
Madem ki iki yıl önce taraflar arasında böyle bir anlaşma yapıldı, kulübün uzatma istemesinde yadırganacak bir durum yok.
Ya Aurelio açısından?
Devre arasından bu yana cazip transfer teklifleriyle kafası karışan Brezilyalı oyuncunun, son yaşananlardan sonra Fenerbahçe ile işi zor.
Milli Takım’ın Avrupa Şampiyonası hazırlıklarına başladığı bir dönemde böyle bir krizinin patlak vermesi ise şanssızlık.
Fatih Terim’in en güvendiği futbolculardan birinin Fenerbahçe’den kopması, pek çok sorunu da beraberinde getirir.
Öncelikle federasyon, Fenerbahçe’yi haklı bulsa bile, Aurelio’nun CAS’ın kapısını çalacağı kesin.
Anlaşmazlık 1 ayda mı çözülür 6 ayda mı bilinmez ama, bu ortamda Milli Takım davetine Aurelio’nun eskisi gibi sıcak bakacağına inanmıyorum.
Yani, Terim’in şampiyona hesaplarını onun yokluğu üzerine yapmaya başlaması uzak olasılık değil.
Peki kriz, temmuz ayına ertelenebilir mi?
İşte orası Futbol Federasyonu ve Fenerbahçe’nin “tutumuna” bağlı.
Kulübü, onun gibi bir futbolcuyu kolay kolay bırakmak istemez.
O ise “alacağı paraya“ bakar.
Eğer taraflar geri adım atmazsa, Terim ya da federasyonun Aurelio’yu ikna etmesi kolay olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşısa da, kafası çözümlenmemiş bir transferde kalan Aurelio’nun  Milli Takım’a aynı heyecanla geleceğini sanmam.
Konuya iyimser yaklaşmamızı sağlayacak tek olasılık, Brezilyalı’nın, ay-yıldızlı forma altındaki son maçlarında piyasa yapıp, transferde elini güçlendirmeyi düşünmesi!
Tabii, Millilerimizin gruptan çıkıp finale doğru yürümesinin maddi getirisi de önemli!
Kısacası, Türk vatandaşlığına geçti diye Türk gibi düşünmesini beklemek, Aurelio’ya haksızlık olur!
Ve sorun çözümlenmezse, zararını sürprize hazırlıksız yakalanan Milli Takım görür.

Güzel şeyler oluyor da!..

Projenin adı “Yurdumuzda güzel şeyler oluyor.”
Adı bile insanın içini ferahlatmaya yetiyor.
Güzel şeyler.
Hep görmek, duymak, yaşamak istediğimiz gibi, “güzel şeyler.”
Ama ne yazık ki, bu güzel şeyleri çoğu zaman es geçiyoruz.
Ortada alkışlanacak bir proje, kimsesiz çocuklar yararına bir hayır işi var.
Futbol Federasyonu ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu kafa kafaya vermiş, yurdun dört bir yanındaki çocuk yurtlarına birer futbol sahası yapmaya karar vermiş.
Bu oyunu sevsinler, gönüllerince eğlensinler diye.

Haberin Devamı

Işıl ışıl parlayan gözler
Salı günü onlardan birinin açılışı için Sincan’a gittim.
Yüzlerce yetimin ışıl ışıl parlayan gözlerini görmenizi isterdim.
Futbolcu ağabeylerinin etrafını sarıp onları hayranlıkla izlediler.
Anlam veremeseler de, uzun protokol konuşmasını sabırla dinlediler.
Sonra birer bisküvi ve birkaç kuru pasta için sıraya girdiler, birbirlerini itmeden, hakkını yemeden.
Alışık olmadıkları güzel bir şeyler yaşıyorlardı.
Çünkü sevgi ve ilgiye muhtaç çocuklardı onlar.
Mutlu oldular mı? Hem de çok.
Balonlar, şarkılar ve palyaçolar, birkaç saatliğine de olsa güldürdü yüzlerini.
Bana sorarsanız müthiş bir ortamdı.
Ertesi gün gazeteleri açtım. Çoğunda tek satır haber yoktu.
Olanlarda ise başlık şuydu:
Bakan ve Federasyon Başkanı birbirlerine penaltı attı.
Skor; Murat Başesgioğlu: 0 Hasan Doğan: 0
Yani elde var sıfır.
Tıpkı bizim gibi!

Dikkat kaçak var!

Konumuz Futbol Federasyonu’nun başını ağrıtmaya devam eden Gözlemci ve Temsilciler Kurulu’nun içler acısı durumuyla ilgili.
Üç hafta önce İstanbul’da iki büyük takımımız arasında bir maç oynanır.
Birkaç gün sonra ikisi de PFDK’ya sevk edilir.
Konuk takıma taraftarlarının neden olduğu olaylar için 5 bin YTL para cezası verilir.
Ev sahibine ise stada biletsiz seyirci alındığı gerekçesiyle bin YTL ceza kesilir.
Buraya kadar her şey normal görünse de, olayın komik yanı, temsilcinin raporudur.
Ev sahibi kulüp maçta 21 bin 316 biletli seyirci olduğunu beyan eder.
Temsilcinin yaptığı ise tam bir işgüzarlıktır ve şöyle der; “Kulübün beyanı yanlıştır, statta 22 bin seyirci vardır.”
Demek ki beyimiz yememiş içmemiş, maç boyunca tek tek adam saymış!
Ve hafiye gibi yakalamış 684 kaçak seyirciyi!
Bravo!
Bir başka temsilciden farklı bir örnek;
“A takımı tribünlerindeki bin kişi sahaya bir tane bengal ateşi attı”. Buyrun buradan yakın!
Anlaşılan federasyona yeni sezon öncesi raporların ciddiyeti ve temsilcilerin ıslahı konusunda bir hayli iş düşecek.

Haberin Devamı

Kuralına uygun

Belli ki minareyi çalan kılıfını da hazırlıyor.
Ama açıkçası yadırgıyorum.
Bakıyorsunuz, ligin devre arasında askerlik sorunu nedeniyle Yunanistan’a transfer olan Tümer Metin, Fenerbahçe antrenmanında.
Neden? Avrupa Şampiyonası öncesi Milli Takım için hazır olmalıymış.
Her şey kitabına uygun, kim ne diyebilir ki?
20 yaşını dolduran Mehmet de üniversiteye giremedi diye karavana başına!
Fikrimi söyleyeyim, savaşa da karşıyım, savaşın getirdiği acıların yaşanmasına da.
İsteyen gitsin, istemeyen istediği yere gitsin.
Ancak askerlik konusunda böyle bir düzenlemeniz yoksa, vicdanlar bu tablo karşısında rahatsız oluyor.
İnsanlar niçin sınıflandırıldıklarını sorguluyor. Ve maalesef yanıt bulamıyor!
Can sıkıcı olan, bugün “sporculuk hayatımın en verimli dönemindeyim” gerekçesine sığınanların, yarın bir başka sebeple ayrıcalıklı yaşamlarını sürdürmeye devam edecek olmaları.