Sezonun ilk haftasına dönelim. Trabzonspor deplasmanda Sivasspor ile berabere kalmış, tribünler “istifa” sesleriyle Abdullah Avcı’nın idam fermanını hazırlamış, başkan Ertuğrul Doğan gönül bağı olduğunu dile getirdiği hocasıyla yollarını ayırmak zorunda kalmıştı.
Niye hatırlattım? Çünkü o radikal kararla Trabzonspor’da yaşanan hayal kırıklığının taşları döşendi. Sezon başı yapılan planlar çöpe, Avcı evine gitti.
***
Ve bordo-mavili ekip yine bir Sivasspor maçıyla hayata döndü. Ligde ilk defa iki maçı peşi sıra kazandı. Sadece puanları mı? Öz güvenini, takım ruhunu, taraftarın gönlünü de geri aldı. Lakin şunun altını çizmem gerek; Antalyaspor’un ardından dün akşam da Sivasspor gibi sıkıntılı süreçlerden geçen rakiplerle oynaması avantaj oldu.
Şenol Güneş bu sezon Ozan Tufan’ı üç farklı yerde görevlendirdi. Sağ bek, ortanın göbeği ve forvet arkası. Ozan güçlü fiziğine rağmen rakiple boğuşmayı sevmeyen bir karakter. Dün gördük ki en verimli olacağı yer on numara
Bugün 18 Ocak 2025. İbrahim Hacıosmanoğlu’nun Futbol Federasyonu başkanlığına seçilmesinin üzerinden 6 ay geçti.
Gelin süreçte yaşananları hatırlayalım;
- Seçimli genel kuruldan bir hafta sonra, Hacıosmanoğlu yönetiminin ağır toplarından Bayram Saral, “şeffaf yönetim anlayışının gerçekleşmeyeceğine dair oluşan kanaati” nedeniyle istifa etti.
- İki ay sonra TFF Başkan vekili, İcra Kurulu üyesi Lale Candar’ın “görülen lüzum üzerine” tüm görevleri elinden alındı ve istifası istendi.
- Seçimin ardından Tahkim Kurulu Başkanı ve iki üye ile yedek iki üye istifa etti. Yerlerine dışarıdan iki hukukçu atandı. TFF tarafından aforoz edilen 19 hakem ve gözlemci, yeni oluşumun yasaya aykırı olduğunu iddia edip yargıya başvurdu.
- İbrahim Hacıosmanoğlu her platformda yabancı VAR hakemini “ihanet” olarak değerlendirdi. Ancak açıklamasının mürekkebi kurumadan yabancı VAR hakemi getirdi.
- Göreve geldikten sonra ilk seminerde hakemlere “Arkanızdayım” mesajı veren Hacıosmanoğlu, işler kötü
Ligde bir türlü vites artıramayan Trabzonspor izliyoruz bu sezon. Ne kadro istikrarı, ne beklentileri karşılayacak saha sonuçları var.
Madem takım oyunundan uzaksınız, sıkıntılı süreçlerde skora etki edecek isimlerin devreye girmesi gerekir.
Bordo-mavili ekipte yaratıcılığı yüksek oyuncu sayısı az. Eğer sakat değilse ve gönlünü kırmadı iseniz Visca, gününde ise Cham ve sezonda 5-6 maç oynasa dahi kabul görecek olan Nwakaeme. Arada sürpriz isimler çıkmaz mı? Belki tekrarı olmaz ama kimin aklına gelirdi bir sağ bekin üç gol atabileceği. Tekrarı zor bir performans, bir alkış da ona elbette.
Dünün en önemli notu, sahada tek tabanca Visca’nın varlığı idi. Takımının yarattığı her tehlike ve attığı gollere imzasını koydu. Sadece yüreği değil, fiziği ile de oynayan tam bir profesyonel. Müthiş bir savaşçı. Helal olsun Bosnalı hemşehrim. Devam edelim; en büyük eksik, orta alanda hâlâ takımı yönlendirecek bir liderin ve savunmaya dönük partnerinin olmayışı. Dün hücum başlangıçlarında Visca’nın
Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun 18 Temmuz seçiminden sonra özellikle hakem camiası ile ilgili verdiği sözleri unutmasının ve tam tersi kararlar almasının haber değeri kalmadı artık.
Dolayısıyla, “600 sene dünyayı yönetmiş bir milletin evlatlarına güvenmeyip yabancı hakem getirmenin” de hakaret olmaktan çıktığı süreci sorgulamak yerine, niçin bu noktaya geldiğimizi konuşmak daha faydalı olabilir.
Bir günde, bir haftada veya bir ayda kaybetmedik adaleti ve liyakati.
Son dört yılda öyle yönetimsel hatalar yapıldı, kulüplere öyle tavizler verildi ve hakem camiası kişisel çıkarlar uğruna paramparça edildi ki.
Kimsenin birbirine güveni kalmadı. Yöneticileri hakeme inanmıyor, hakemler kendini yönetenlere. Federasyon her ikisine de!
Söz ettiğim süreçte hakem camiasına en büyük zararı geçmişe dönük hesaplaşmalar yıprattı. İşin içine kişisel çekişmeler ve dernek üzerinden hesaplaşmalar girdi.
Bunlara TFF Başkanı’nın hakemlere karşı tükenmeyen kini eklenince, önce
Trabzonspor adına düşündürücü bir tablo vardı Samsunspor sınavı öncesi. Bordo-mavililer geride kalan bölümde 16 maç oynadı. Ve ilginçtir iki hafta peşi sıra kazanamadı. Bu örnek bile ne kadar sıkıntılı bir sezon geçirdiğini anlatmaya yeterdi. Ekleyeyim; dün akşama kadar deplasman galibiyeti de yoktu. Şenol Güneş’in çözüm üretemediği konu, istikrarsızlığı beraberinde getirdi.
Sadece istikrarsızlık mı? Trabzonspor’da bir-iki oyuncu hariç diğerleri sıradan olmayı kabullenmiş görünüyor.
Ne demek bu? Büyük takım ruhunu yitirmişler ya da hiç anlayamamışlar. Karadeniz ekibinin bu psikolojiden kurtulması için seri galibiyete ihtiyacı vardı. Lakin bırakın kazanmayı, puan alacak mecali yoktu.
Samsunspor planladığı her şeyi yaptı. Top rakibe geçtiği anda baskı yaptı. Ya kazandı ya da oyuna hükmetmesi engelledi. Kendi sahasından uzun paslarla çıkarken tehlikeli olmaya başladı. Yani gol geliyorum dedi. Nitekim Ozan Tufan’ın kritik bölgede kaptırdığı top Holse’nin klas vuruşuyla kaleci Uğurcan’ın
Hakemlik konusundaki yeni senaryoların samimiyetine zerre kadar inanmıyorum.
Mehmet Büyükekşi döneminde gündeme getirilen, mevcut federasyon ve Merkez Hakem Kurulu tarafından uygulamaya geçirileceği duyurulan, “devrim” sözcüğü ile asla bağdaşmayacak düzeni savunanları da hayretle izliyorum.
Beyler Almanya, İngiltere ve Fransa’ya giderek incelemelerde bulunmuş (epey de para harcamışlar) ve ülkemize uyacak en doğru sistemi belirlemiş.
Saydıkları ülkelerin futbol kültürü ile yarışıyoruz, marka değeriyle kapışıyoruz ya. Şimdi de onların hakemlik yapılanmasını örnekliyoruz.
MHK başkanı Ferhat Gündoğdu’yu TRT Spor’da katıldığı programda izledim. Kurgulanmış ancak içi boş şeylerdi söyledikleri.
Hatta bir ara stüdyodakilere “sizler danışma kurulu üyesi olacak profildesiniz” diyecek kadar uzaklaştı gerçeklerden.
Danışma Kurulu diye sunulan ve sunanın dahi ne olduğunu anlatamadığı bu oluşumda hakem müessesesinin ve hakemler üzerinden yapılan eleştirilerin sona ereceğini düşünmek akıl tutulmasıdır.
Üzerinden epey vakit geçti, ancak altını çizmekte ve hatırlatmakta yarar var.Sivasspor- Galatasaray maçında Barış Alper Yılmaz son dakikalarda rakibin acımasız darbesiyle yerde kalmıştı.
Hakem Turgut Doman faulü sarı kartla cezalandırmış, VAR odasından gelen inceleme önerisine rağmen kırmızı kartını kullanmamıştı.
Görüşüm; Manaj’in hareketi zalimceydi, karşılığı ihraç ve disiplin kurulu tarafından en az üç maç ceza olmalıydı.Ya sonrasında yaşananlar?
Futbol Federasyonu dakikalar sonda “Bu üzücü olayın detaylı bir şekilde inceleneceğini ve sorumluların gerekli disiplin cezalarına çarptırılması için tüm çabayı göstereceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” tarzında açıklama yaptı. Geçmişte örneği yoktu.
Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu’na soruyorum; federasyon hukuk kurullarının Manaj’in o hareketini hakkında “takipsizlik” kararı vermesi sonrası ne düşünüyorsunuz?
Danışmanlarınız “hakemin cezalandırmadığı eylemin disiplin suçu oluşturmayacağını” kulağınıza fısıldamadı mı?
Pozisyonu
Notlarımı kontrol ettim. Trabzonspor’un bu sezon puan kazandığı maçlarda Uğurcan’ın 48 kritik kurtarışı olmuş. Kaptan, sonuca doğrudan etki eden dokunuşları ile takımını adeta ipten almış ve bir çöküşün önüne geçmiş.
Gelelim gerçeklere; “Trabzonspor’un bu sezon rakipleri kimdir?” sorusunun 16. hafta itibarıyla trajik yanıtı var; “Kayserispor ve Bodrumspor.”
Konumları mı? Küme düşme hattı! Trabzonspor şampiyonluk hedefiyle başladığı ligde, maç öncesi liderden 28 puan geride idi. Başkan, yönetim, teknik direktör ve futbolcuların ruh halini anlıyorum ama, camia adına kabullenilmesi zor bir durum.
Şöyle özetliyorum vehameti, “Bir ileri üç geri.” Vites artıramıyorsunuz.
Ligin başından beri 16 farklı savunma kurgusu. İki maç peşi sıra aynı dörtlüyü göremezsiniz ilk bölgede. Ya orta alan? Kim sakat değil, kim ayakta kalmış, kim bir hafta önce hata yapmadı ise forma onların.
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Hücum hattı evlere şenlik; solda 40’lık Nwakaeme, sağda