Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu ülkede hakemin sevildiğini, sayıldığını, arkasından iyi konuşulduğunu hiç duymadım.

30 yılı aşkın camianın içindeyim. Her kulüp, illaki hakeme bir kulp takar, eski maçlardaki hatalarını gündeme getirir, adı geçtiği vakit şikayet eder. Ülkemizde hakemliğin kaderidir, yazgısıdır.

Fırat Aydınus da onlardan biri. Türk hakemliğinde ilk kez talimat değiştirilerek görev süresi uzatılan isim oldu. Kadronun en kıdemlisi geçen sezon sonunda yaş haddinden “emekliye” ayrıldı.

Seversiniz sevmezsiniz. Futbolumuzun son 20 yılına damga vurmuş isimler arasında yer alır. Çok insan bilmez, “okumuş çocuktur”, Jeofizik mühendisliği mezunudur. Deli doludur, asidir, kafasına buyruk, biraz da tembeldir. Yıllarca taşıdığı FİFA kokartını kaybetme gerekçesi de biraz bunlara bağlıdır.
Aydınus, hakemlik kariyerini noktaladıktan sonra medyayı tercih edenler kervanına katıldı. Umarım tarafsızlığını bu kulvarda da korur. Yolu açık olsun.
Şimdi, Sabri Çelik MHK’sine naçizane bir önerim var. Hakemliğe hizmet etmiş her insan acıları, sevinçleri ve anıları ile uğurlanmayı hak eder. Bunu en iyi bilenlerden biri MHK üyesi Baki Tuncay Akkın’dır.

Haberin Devamı

8 Mart hakem operasyonundan sonra çok gönül kırıldı. Böyle sürmemeli. Herkes hatalarından ders çıkarmayı bilmeli. Dolayısıyla küslükleri sona erdirmenin yolları var. Davet edin Aydınus’u 25 Temmuz’da başlayacak seminere, bir plaket ile teşekkür edin ve arkadaşları ile sarılarak vedalaşma fırsatı tanıyın.
Hatta kürsüye çıkıp bir iki kelam etme şansı verin. Lafını esirgemez, anlatacaklarından alınacak dersler olabilir.

Avcı’nın “Ustalık sezonu”

Trabzonspor’un 38 yıl sonra gelen “resmi şampiyonluğuna” kimse dil uzatamaz, leke süremez.
Başarıda teknik direktör Abdullah Avcı ile ekibinin katkısı büyük.
Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun yönetimi, kulüp çalışanları ve taraftar övgüye layık.
Avcı ilk hazırlık kampı sonrası şöyle dedi; “Şampiyonluk, travmalara ilaç gibi geldi. Taraftar sabretmeyi öğrendi.”
Hocaya katılıyorum. Bu camia geçmişte büyük travmalar yaşadı.
Ama bu sezon farklı. Geçen yıl “üç büyükler” yerlerde sürünüyordu. Şimdi hepsi gözünü karartmış, transferde sınırları zorluyor. Her kulvarda aktif olmaya hazırlanıyor.
Ustalık; başarıyı tekrarlamak ve tescillemek demektir. Unvanlar kolay alınmıyor; İşte o vakit, “sabır” sözcüğünün anlamını kavrayabilir ve maharetlerinizi tekrarlayabilirsiniz.
Aksini yaşamak, Trabzonspor gibi bir camiada çok zordur. Evlatların en kolay gözden çıkarıldığı, zihinlerin bir anda sıfırlandığı kenttir orası!

Haberin Devamı

Bu sese kulak verin

MHK’de geçmiş dönemlerde görev yapmış, yıllarını bu camia içinde geçirmiş önemli bir isimden geldi itiraf. Aslında itiraf değil. Futbolun içindeki herkesin bildiği, ancak dillendiremediği gerçekler!

Aynen şöyle dedi “yaşı ilerlemiş” bazı hakemler için;
“Kimi sırtını bir gazeteciye dayamış, reyting yapıyor. Bazısı bir bakan ile halı saha maçı oynuyor, diğeri falanca milletvekili ile dost olmuş yemek yiyor, öteki bir kulüp başkanının ofisinden çıkmıyor. Beteri ise; başı sıkışan hatırı sayılır tanıdıklarını devreye sokuyor.” Hiç şaşırmadım.

Haberin Devamı

Futbol Federasyonu başkanı Mehmet Büyükekşi’ye çağrım; Genç hakemler hata yapar hoşgörün; fakat kendini belli noktalara konumlandırmış isimler bu ilişkilerinden arındırılmadığı sürece, en büyük zararı onlara ortaklık edenler ve Türk futbolu görür... Bu yaraya neşter vurmanın vakti geçiyor.
Fenerbahçe eski başkanı Aziz Yıldırım, “Kaşar hakem istemiyorum” dediği vakit, eminim kendi yaşadıklarını da katıp yapmıştı bu değerlendirmeyi!

Kağan’ın geleceği Trabzonspor’a emanet

Toplum olarak mutlu olduğumuz söylenemez. Malum koşullar, insanlara gelecek kaygısı yaşatıyor. Özellikle de gençlere. Son üniversite sınav sonuçları ise aklı başında her insana.

Sonuçlara baktım, eğitimde gerçekten kötü durumdayız. Sınavda 96 bin gencin sıfır çekmesi ne demek? Ortalamada 40 matematik sorusunun 6.9’u, Fende 3.2’si, Türkçe’de ise 17.7’si doğru yanıtlanmış. Bunu ben söylemiyorum, yıllarını eğitime vermiş hocalar ifade ediyor; maalesef içler acısı bir tablo.
Lakin koşullar ne olursa olsun, dişiyle tırnağı ile kazıyıp, başarılı olan çocuklarımız da var. Futbolla ilgili olduğu için veriyorum örneği; Trabzonspor’un genç file bekçisi Kağan Moradaoğlu, YKS eşit ağırlık alanında Türkiye 898.si oldu. Sporla eğitim bir arada yürür mü diyenlere inat, müthiş bir başarı elde etti.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünün altına imzasını attı. Akademik kariyeri ne olur bilemem. Ama Trabzonspor kulübünün Kağan’a bir borcu var.

Eğitim hayatı boyunca her türlü maddi-manevi desteği sağlamalı ve ülkesine hizmet adına üstleneceği yeni misyonuna katkı sağlamalı. Kağan’ın öyküsü her sporcuya örnek olmalı. Tebrikler kardeşim.

Okul yapın!

“Bir okul fazla yapın, bir hapishane eksiltmiş olursunuz.”
VIctor Hugo