Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Merkez Hakem Kurulu bu hafta kimilerini mutlu, bazı çevreleri de rahatsız eden bir uygulama yaptı.
Süper Lig’de dört kadın hakemi, dördüncü hakem olarak görevlendirdi. Neslihan Muratdağlı Galatasaray- Konyaspor, Gamze Durmuş Pekkan İstanbulspor- Beşiktaş, Melis Özçiğdem Başakşehir- Karagümrük, Cansu Tiryaki ise Fenerbahçe- Alanyaspor karşılaşmalarında çizgiyi, teknik direktörleri ve yedek kulübesindeki oyuncuları kontrol edecekler.
Haftalık etap açıklandığı gün “Vay efendim Trabzonspor’un maçında neden kadın hakem yok?” eleştirileri geldi. Güldüm.
Bu dört maçın ortak özelliği, İstanbul’da oynanıyor olması. Sanırım MHK ilk denemede tümünü bir arada bulundurmak istedi. Ötesi; FİFA kokartlı dört kadın hakemimizin bulunması. Sayı bir fazla olsa, o da Trabzonspor müsabakasına çıkabilirdi. Sonuçta MHK’nin tercihi saygı duymak gerek. Öküz altında buzağı aramayın.

Olsa da atasak

Polemiklerin dışında; önemli olan kadın hakemlerimizin kenardaki sorunları yönetme performansı. UEFA’nın en çok üzerinde durduğu konulardan biri saha dışının kontrolü. Dolayısıyla gözler onlarda olacak, onlar da verilen talimatları ve kuralları uygulayacak.
Sırası ile; agresif tavırları ile Emre Belözoğlu, zaman zaman kontrolü kaybeden Jorge Jesus, patlamaya hazır bomba Okan Buruk. Valerien Ismael’i yazmıyorum, o zaten aynı dertten müzdarip!
Bu atamalara “kadın hakemlerimizin kulübeyle sınavı” diyorum. İtirazların dozunun düşeceğini, söylemlerin değişeceğini ve hakeme saygı faktörünün devreye gireceğini umut ediyorum. Dilerim kenardakiler de futbolun sadece erkek oyunu olmadığını anımsar ve kendilerine çeki düzen verir.

Devamı zor

Uygulama sürdürülebilir mi? Zor. Bu seviyeye gelmiş ve Avrupa’da maç yöneten kadınlarımızın kulvarlarında kendilerini geliştirmeleri lazım. İşi şova dönüştürmenin anlamı yok.
Lakin bir gün onların da fiziksel sınavları geçip süper ligde maç yöneteceği günleri görmek isterim. Bizim kadın hakemlerimiz arasından neden bir Stephanie Frappart çıkmasın?
Sonuç olarak; MHK’nin tavrı dikkat çekici bir mesaj. Zaman zaman tekrarlamakta fayda var. Yeter ki işi sulandırmayalım.

Haberin Devamı

Devamı gelmeli

Haberin Devamı

Bu sezon da “Şampiyonlar Ligi” müziğini ekran başında dinlemeye mahkum olduk. Elde ne kaldı? İkisi Avrupa, ikisi Konferans ligi olmak üzere dört takımımız.
Perşembe akşamı umutlandık, yüzümüz güldü. Çünkü onların kazandıracakları ülke puanları, yıllardır geri vitesi takarak kaza yapan kulüplerimizin ayağa kalkışı olabilir.
Futbolun sadece süper lig ekseninde dönmediğini öğrenmemiz gerek. Bunca yatırımı niye yapıyor kulüplerimiz? Edirne ile Hakkari arasında sıkışmak için mi?
Yüzünüzü gerçeklere, başınızı yukarı çevirin artık. Gemi batıyor farkında değil misiniz?

VAR’da yaşa-başa takılmamak lazım

Gazeteciliğin önemli işlevlerinden biri muhalif olmaktır. Eksik kalanı gündeme taşımak, tarafsız eleştirilerde bulunmak ve sağlıklı bilgilerle yol göstermektir görevi. Aksini tercih edenlere “yandaş” diyorlar. Haksız değiller.
Bu hafta konularımız hakem ağırlıklı. Video Asistan Hakemliği’nde (VAR) işler fena gitmiyor. Hatalar yapılıyor ama geçmiş sezonlara oranla iyiler.
VAR kadrosu geniş olmamakla birlikte, devre arasındaki yeni katılımlarla birlikte MHK’nin eli rahatlayacak.
Lakin geleceğe dönük sıkıntıların yaşanmaması için VAR hakemlerinin yaş sınırlarında bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Teknik direktörde, oyuncuda, kulüp yöneticiliğinde, gözlemcilikte, temsilcilikte 47 yaş sınırı var mı? Futbolun en önemli kazanımı deneyim. VAR hakemleri için fiziksel bir beklenti yok. Onlar tecrübe edindikçe, işlerini daha iyi yapacak ve geriden geleceklere yol gösterecekler.
İngiltere’de sahadaki hakem 50 yaşına, hatta daha yukarı doğru düdük çalabiliyor. “Bu örnek olamaz” diyenler çıkabilir.
Ya UEFA hakem danışmanımız Hugh Dallas? Bize İngiliz sistemini, prensiplerini ve kurallarını öğretmeye çalışmıyor mu?
TFF ve MHK başkanlarına naçizane önerim; VAR’da yaşa-başa takılmamak lazım. Hakem kolay yetişmiyor, VAR hakemi de öyle!