Neden bu tepkiler? Çünkü burası Türkiye. Vekil seçilip dokunulmazlık zırhına büründüyseniz herkese, her şeyi söyleyebilirsiniz.
Şehirler arası yolda hız sınırını aşabilir, trafik polisini azarlayabilirsiniz.
Sağlık hizmetlerinde öncelik alabilir, gerekirse doktora kafa tutabilirsiniz.
Dilediğiniz maça haber vermeden gidebilir, baş köşede yer isteyebilirsiniz.
Milletin meclisinde ağıza alınmayacak sözler sarf edebilir, vücudunuzun sağlam uzuvlarıyla genel kurul salonunu ringe çevirebilirsiniz!
Kimse size karışamaz, eleştiremez.
Niçin? Çünkü dünyanın pek az ülkesinde tanınan ayrıcalıklar vekilleri bir koza gibi korur bu memlekette.
Uslanmayız, akıllanmayız
Başımız dertten yeni kurtulmuştu oysa.
İsviçre faciasından sonra Türkiye’yi, Avrupa Şampiyonası’ndan ihraç etmeyi düşünen FIFA, bin bir rica ve el öpme faslından sonra aba altından sopayı gösterip “Bir daha sakın haa” demişti bize.
Ancak Slovakya ile oynadığımız hazırlık maçında gördük ki, biz uslanmayız.
Akıllanmayız ve ders almayız.
Karşılaşmanın son dakikaları oynanırken sahaya atlayan sorumsuzlardan söz ediyorum.
Santraya Türk bayrağını dikmek isteyen o gurbetçiye, Slovak futbolculardan biri tepki gösterse, tansiyon bir anda yükselse ve saha karışsaydı, bu çılgınlığı yine görmezden gelebilecek miydik?
Hadi biz görmedik...
Peki UEFA es geçecek miydi bu garip sevinç gösterisinin yol açacağı çirkinlikleri?
Tabii ki hayır.
Sonra al başına belayı!
Bunca sabıkadan sonra derdimizi Marko Paşa’ya bile anlatamazdık inanın.
Allah’tan deneyimli Alman hakem Weiner olası tehlikeyi sezdi de, maçı oracıkta bitiriverdi.
Yoksa...
Yoksasını düşünmek bile istemiyorum!
Kol kırılır ama!..
Bazen tek bir fotoğraf karesi bile çok şey anlatmaya yeter.
Milli Takım kampını ziyaret eden Federasyon Başkanı Hasan Doğan, vekili Mahmut Özgener, Milli Takımlardan Sorumlu Levent Kızıl ve yönetim kurulu üyesi Serdar Güzelaydın’ın Fatih Terim ile birlikte objektiflere verdiği poz dikkatimi çekmişti.
Posta gazetesinin, Güzelaydın ile ilgili haberine federasyondan “jet” yanıt gelince düşündüm.
Bakan ricasıyla yönetime kapağı attığı günden bu yana beklediği ilgiyi göremeyen Güzelaydın’ın o gülücükler dağıtan, sempatik görüntüsünün, “Mükemmel bir uyum içinde çalışıyoruz” açıklamasıyla hiç alakası olmadığını bu kareden bile anlamak mümkündü.
İlk günden beri “düz üye” olarak kalmasına içerleyen, toplantılara katılmayan ve rahatsızlığını her fırsatta medyadaki dostlarıyla paylaşmaktan çekinmeyen Güzelaydın’ın “dış kulvar çalışmalarından” Başkan Doğan’ın haberdar olması, ani Almanya ziyaretinin gerçek nedeniydi!
Sonraki birliktelikler de öyle!
O yüzden federasyonun “Güzelaydın” yalanlamasını hiç inandırıcı bulmuyorum.
Hasan Doğan “Kol kırılır yen içinde kalır” diyorsa, kısa aralıklarla “kolun durumunu” kontrol etmesini öneriyorum!