Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Neden bu tepkiler? Çünkü burası Türkiye. Vekil seçilip dokunulmazlık zırhına büründüyseniz herkese, her şeyi söyleyebilirsiniz.
Şehirler arası yolda hız sınırını aşabilir, trafik polisini azarlayabilirsiniz.
Sağlık hizmetlerinde öncelik alabilir, gerekirse doktora kafa tutabilirsiniz.
Dilediğiniz maça haber vermeden gidebilir, baş köşede yer isteyebilirsiniz.
Milletin meclisinde ağıza alınmayacak sözler sarf edebilir, vücudunuzun sağlam uzuvlarıyla genel kurul salonunu ringe çevirebilirsiniz!
Kimse size karışamaz, eleştiremez.
Niçin? Çünkü dünyanın pek az ülkesinde tanınan ayrıcalıklar vekilleri bir koza gibi korur bu memlekette.

Rahat bırakın Terim’i
Ne demiş Fatih Terim?
“Onlardan 550, Fatih Terim’den bir tane var”.
Vay efendim sen misin vekillere dil uzatan!.. Sanki Terim’in aldığı ücreti TBMM gündemine sokaktaki vatandaş taşıdı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genel Kurmay Başkanının maaşlarıyla bir başkası mukayese etti. Bu anlamsız atışmayı durduk yere Terim başlattı!
Adam “Benden bir tane var” deyince koparılan yaygaraya bakın!
Yalan mı?
İster narsist, ister kendini beğenmiş, isterseniz ukala sıfatını yakıştırın!
İkinci bir Terim daha çıkarabiliyor musunuz?
Milli Takım sorumlusu konuşunca, ülkedeki adaletsiz gelir dağılımını dillerine dolayanlar değil mi şikayet ettikleri sistemi düzeltmekle yükümlü kişiler?
750 bin kişinin açlık, 15 milyon kişinin yoksulluk sınırında yaşadığı bir coğrafyada insanların refahından, sağlığından, eğitiminden sorumlu vekillerimizin maaşını sorgulayan var mı?
Bu ülkede “gemisini sığ sularda yüzdüren” binlerce “kaptan” övgü alırken,  işini hatalarıyla, sevaplarıyla doğru yapmaya çalışan bir futbol adamını anlamsız kavgaların içine çekmek kime ne yarar sağlar?
Ne yapmış Terim?
Usulsüz ihale kazanıp köşeyi mi dönmüş?
Kısa yoldan milyonlarca dolarlık servet yapıp, yurt dışına mı kaçırmış?
Devlet bankalarından kıyak kredi mi almış?
“Bana şu kadar para vermezseniz milli takımı çalıştırmam mı” buyurmuş?
“Benden bir tane var” demiş?
İyi de söylemiş!
Artık bırakın da Terim’i oynattığı futbol, tercihleri ve elde ettiği derecelerle,  gerekiyorsa “eleştirmesi gerekenler eleştirsin!”
Vermeye çalıştığı mesajı algılayamayanlar ise kendi işine baksın!

Bu çark sizi de öğütür
PFDK, derbideki kötü ve çirkin tezahüratla ilgili kararının gerekçesini federasyonun internet sitesinde yayınladığı zaman umutlanmıştım. Demek ki, tartışmalı dosyalarda kamuoyuna haklı olduklarını anlatabilmenin yolunu bulmuştu beyler!
Beklentim, Beşiktaş ve Trabzonspor kulüpleriyle ilgili kararların da aynı şekilde açıklanmasıydı.
Aradan dört gün geçti, ne federasyondan ne kuruldan tık var.
Oysa tarafsızlıktan ve adaletten söz edenlerin, Beşiktaş’ın neden ceza almadığını, Trabzonspor’a niçin seyircisiz oynama cezası verildiğini  tıpkı derbi kararında olduğu gibi “gerekçeleriyle” açıklamaları gerekirdi.
Anladım ki nafile!
Zaten Trabzonspor’da bir iki yönetici hariç, medya da Ergun Ata’nın dışında bu konunun üzerine giden olmadı.
Bütün tepkiler bu kadar.
Ona vermediniz öteki de ceza almasın demiyorum. Ya da Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş kurtuldu, Trabzon da es geçilsin istemiyorum.
Sadece başları sıkıştığı zaman kurul kararlarını çarşaf çarşaf yayınlayanların, şimdi neden sessiz kaldıklarını bilmek istiyorum.
Şu örnek bile Türk futbolunda yıllardır şikayet ettiğimiz eyyamcı mantığın değişmeyeceğinin kanıtı aslında.
O halde “Biz farklıyız” derken, farkı göstermeyi bileceksiniz!
İnsanları kandırmayacak ve sistemin parçası haline geldiğinizi kabul edeceksiniz.

Haberin Devamı

Rahat bırakın Terim’i

Haberin Devamı

Uslanmayız, akıllanmayız
Başımız dertten yeni kurtulmuştu oysa.
İsviçre faciasından sonra Türkiye’yi, Avrupa Şampiyonası’ndan ihraç etmeyi düşünen FIFA, bin bir rica ve el öpme faslından sonra aba altından sopayı gösterip “Bir daha sakın haa” demişti bize.
Ancak Slovakya ile oynadığımız hazırlık maçında gördük ki, biz uslanmayız.
Akıllanmayız ve ders almayız.
Karşılaşmanın son dakikaları oynanırken sahaya atlayan sorumsuzlardan söz ediyorum.
Santraya Türk bayrağını dikmek isteyen o gurbetçiye, Slovak futbolculardan biri tepki gösterse, tansiyon bir anda yükselse ve saha karışsaydı, bu çılgınlığı yine görmezden gelebilecek miydik?
Hadi biz görmedik...
Peki UEFA es geçecek miydi bu garip sevinç gösterisinin yol açacağı çirkinlikleri?
Tabii ki hayır.
Sonra al başına belayı!
Bunca sabıkadan sonra derdimizi Marko Paşa’ya bile anlatamazdık inanın.
Allah’tan deneyimli Alman hakem Weiner olası tehlikeyi sezdi de, maçı oracıkta bitiriverdi.
Yoksa...
Yoksasını düşünmek bile istemiyorum!

Kol kırılır ama!..
Bazen tek bir fotoğraf karesi bile çok şey anlatmaya yeter.
Milli Takım kampını ziyaret eden Federasyon Başkanı Hasan Doğan, vekili Mahmut Özgener, Milli Takımlardan Sorumlu Levent Kızıl ve yönetim kurulu üyesi Serdar Güzelaydın’ın Fatih Terim ile birlikte objektiflere verdiği poz dikkatimi çekmişti.
Posta gazetesinin, Güzelaydın ile ilgili haberine federasyondan “jet” yanıt gelince düşündüm.
Bakan ricasıyla yönetime kapağı attığı günden bu yana beklediği ilgiyi göremeyen Güzelaydın’ın o gülücükler dağıtan, sempatik görüntüsünün, “Mükemmel bir uyum içinde çalışıyoruz” açıklamasıyla hiç alakası olmadığını bu kareden bile anlamak mümkündü.
İlk günden beri “düz üye” olarak kalmasına içerleyen, toplantılara katılmayan ve rahatsızlığını her fırsatta medyadaki dostlarıyla paylaşmaktan çekinmeyen Güzelaydın’ın “dış kulvar çalışmalarından” Başkan Doğan’ın haberdar olması, ani Almanya ziyaretinin gerçek nedeniydi!
Sonraki birliktelikler de öyle!
O yüzden federasyonun “Güzelaydın” yalanlamasını hiç inandırıcı bulmuyorum.
Hasan Doğan “Kol kırılır yen içinde kalır” diyorsa, kısa aralıklarla “kolun durumunu” kontrol etmesini öneriyorum!