Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbol bu. Antrenmanda da sakatlanabilirsin, maçta da. Hangi teknik adam oyuncusunu kaybetmek ister.
Canı yanar, içi acır.

Terim, Hamit ve forma

Tıpkı Fatih Terim’in Belarus maçından sonra Hamit ve Arda için hissettiği gibi.
Ama ne yarar sağlayacağı tartışılan bir maçta, üstelik böyle bir zeminde, en önemli silahlarını riske atıyorsan artık buna şanssızlık diyemezsiniz.
Adı üzerinde hazırlık maçı.
Gerçi zamanlaması da, tercih edilen rakip de sorgulanacak cinsten ama...
Amacın kadroya aldığın yeni isimlerin performansını gözlemek ise;
Hamit’in ne durumda olduğu ortada, Arda’nın, Nihat’ın, Tuncay’ın da öyle.
İlla oynayıp ezber mi yapmanız gerek?
Merak ediyorum;
“Skoru bıraktım. Yeni formanın eleştirilmesi ve sakatlıkların dışında ne kaldı akıllarda? Bu maç kime ne kazandırdı?”
Diğer taraftan neler kaybettirdi?
“Olan oldu” diyorsanız o kadar basit değil.
Örneğin Hamit. Milli Takım’ın Avrupa Şampiyonası finallerindeki en önemli silahıydı. Alman Ligi’nde Şampiyonluğa koşan Bayern Münih’in de!
En iyi olasılıkla Mayıs ayına kadar topa vuramayacak.  İyileşse de hazırlık kampı dahil, Milli Takımla birlikte finallerde olma şansı Allah’a kalacak!
Arda’nın ya da herhangi bir futbolcunun aynı kaderi paylaşması pekala mümkündü.
Veya hiçbir sakatlık yaşanmayabilir, biz de bugün turkuaz anketlerinin sonuçlarını tartışıyor olabilirdik!

Haberin Devamı

Üzülmek ve pişmanlık yetmiyor
Bir kez daha planlama konusunda ne kadar yetersiz ve beceriksiz olduğumuz oraya çıktı.
Terim’in hangi ruh haliyle söylediği bilinmeyen, “Derbi maçı var. Beşiktaş ve Fenerbahçeli futbolcuları oynatmayacağım” tarzı açıklaması ise tuz biber ekti işin üstüne!
İşte o zaman “Bu kadar eziyet niye?” diye sormak gerekir hocaya.
Umarım bu maç gereken dersleri çıkarmak adına son olur.
Sakatlıklar için gözyaşı dökmeyi bir kenara bırakalım.
Ortada bir gerçek var ve Futbol Federasyonu gereğini yerine getirmeli.
Bundesliga’da sezon 9 hafta sonra tamamlanacak.
Hamit’in Bayern’den aldığı garanti para tamam, ancak maç başı ücretleri sigorta kapsamı dışında.
FIFA bu hakkı verse de Hamit gibi bir futbolcunun Futbol Federasyonu’ndan tazminat talep etmesini düşünmek garip kaçar.
Öyleyse farz olan şu;
Federasyon konuyu araştırıp milli futbolcuya bir jest yapmalı.
Belki o zaman Hamit ülkesinin kendisine sahip çıkmasından mutluluk duyar ve acısı bir nebze olsun hafifler.
Maçtan sonra huzursuz olan vicdanlar da rahata erer!

Haberin Devamı

Dost işi kazık
Aylardır yaza çize insanın kulağı alışıyor 8 milyon Euro’ya. Bizim paraya çevirince aynı tepkiyi veremiyorsunuz.Bir inat, yanlış yönlendirme ve beceriksizlik uğruna 16 milyon YTL’nin heba edilmesini sindiremiyorsunuz içinize.
Beşiktaş’ın Del Bosque ile yardımcılarına ödediği tazminattan söz ediyorum. Üç yıl önce başlayan dava sonuçlandı, ülkenin milyonlarca Euro’luk dövizi sokağa atıldı.
Belki o ilk günlerde Beşiktaşlı yöneticiler doğru bilgilendirilse, hukuki yollar umutsuzca zorlanmasa, rakam üçte bir oranında azalacaktı.
İşin ilginç yanı şu; Beşiktaş’ı savunan, CAS kararına kadar konunun içinde görünen avukat, bir büyük kulübümüzde halen görev yapan bir yöneticinin hukuk bürosunun ortağıydı. Hem de rakip bir kulübün!
Şimdi ne iş yapıyor biliyor musunuz? O büyük kulübümüzün önerisiyle Futbol Federasyonu “Uyuşmazlık ve Çözüm Kurulu” üyeliği! İlginç değil mi? Ne diyelim; “Hayırlı işler beyler!”

Haberin Devamı

Emir varmış!
Demokrasiyi hazmedememiş insanlar olur ya yetki alırsa, yaptıkları ilk iş sistemi kurcalamaktır.
Siyasette de, sporda da gerçek budur. Gücüne güç katmak ve karşı düşünceleri sindirmek, insanları yıldırmaktan geçer.
Bu tipler kısa yoldan hedefe ulaşmak ister.
Bazen haddini aşarak, bazen de üstüne vazife olmayan işlere kalkışarak yaparlar bunu. Bugünlerde il hakem kurullarını istifaya zorlayan, hakem derneklerine gözdağı vermeye çalışan bir MHK üyesi gündemde.
Planını uygulamak için vekil destekli operasyonlara soyunan bu eski hakem, son günlerde insanları tehdit etmekten çekinmiyor. İstanbul’da, Edirne’de, Tekirdağ’da, Mersin’de, İzmir’de, Ankara’da, hatta tetikçileri vasıtasıyla Diyarbakır’da bile fütursuzca “Bizden olmayan çekip gidecek” mesajları veriyor.
Camiayı nasıl bir kavganın içine sürüklediğini düşünmeden ortalığı yakıp yıkmaya çalışıyor.
Son vukatından Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın haberi var mı bilmiyorum ama, yoksa da bizden duysun;
İl hakem kurulu başkanlarını arayan bu zat-ı muhterem, “Hasan beyin talimatı var.  En kısa sürede kurullar istifa edecek “ buyuruyormuş!
Eğer Hasan bey böyle bir talimat verdiyse çok acı. Yok vermediyse, kıymeti kendinden menkul kurul üyesini 4x4 gücü bile kurtaramaz saplandığı bataklıktan!

Aykırı iki ses
Nonda, Denizlispor maçından sonra isyan etti. Antrenmanda tay gibi koşan bazı takım arkadaşlarının maçlarda “sakatım” diye oynamadığını söyleyip Galatasaray’da şimşekleri üzerine çekti. İsim vermedi ama hedefi Hakan Şükür’dü. Nonda’nın beklenmedik çıkışı yadırgandı ve hemen dikkati çekildi! Asıl dikkat çekmesi gereken sözleri görmezden gelindi! Hafta içinde Oftaşspor Teknik Direktörü Osman Özdemir kulüp başkanı Turgay Kalemci’nin “Transferi başkan yapar. Teknik kadro takımı maça hazırlar” sözlerine tepki gösterdi. “Futbolda nasıl saha içinde koeektiflik söz konusuysa, transferde de birlikte karar verilmeli. Başkanın bu sözlerine katılmıyorum” ifadeleriyle pek de alışık olmadığımız tarzda sitemde bulundu. İki cesur sesi alkışlıyorum.
Bugün değilse bile yarın, “dediğim dedik yöneticilerin” kulağına küpe olmasını umuyorum.