Fevzi Aksoy
Bir tarafta bir elinde cımbızla, diğer elinde aynayla umursamaz bir yönetim... Diğer yanda deprem ve deprem zamlarıyla şaşkına dönmüş taraftar. Umurunda mı
dünya... Varsa yoksa Fenerbahçe. Ne Avrupa Birliği, ne de kokoreç. Ne de fiyatı artmış rakı şişesindeki
balık. Ve bu seyircinin aynası, öyle dev aynası da değil. Varsa yoksa kendisini eşlendirdiği takımının sahadaki oyunu. Onu elinden alırsanız işte bütün dünyası kararmaktadır. Sosyo - psikolojik gerilimin özü budur. Hepsi bu... Esasında yönetim, daha başta büyüteç ile kendini değil, bu taraftarı görmeliydi. Toplum bilimciler iyi yöneticinin yönettiği toplumların sosyo - psikolojik yapılarını iyi tanımalarını önerir ve böylece gerginlikleri önlemelerini tavsiye ederler. Fenerbahçe'deki gelişimler, daha çok önceden tabii ki tavsiye etmediğimiz çirkin patlamaların geleceğine işaret ediyorlardı. Hele hele teknik direktörün "Ben yaptım olacak, işte o kadar" gibi sevinsiz davranışları hem oyuncularda, hem de taraftarlarda belli bir gerginlik yaratmıştı. Kale önünde tek başına kalıp, topu acemi bir oyuncu gibi yapılamayacağı başarıp, dışarı atan oyuncuların her halde psikolojik yapılarını incelemek gerekir. Şimdi esas üzücü olan, oyuncularla taraftarın manasız bir şekilde karşı karşıya gelmeleri ve kapanması güç yaraların açılmasıdır. Sanırız, hem aklı başında seyircinin - ki onun kendini bilmez taraftarla hiç alakası yoktur - hem de yılların tecrübeli oyuncularının birbirlerini affedip, kucaklaşmalarıdır. Herşeye rağmen gelecek onlarındır. Artık sorumlu arayarak gerginliği daha fazla artırmanın manası yoktur. Bu sırada diğer en iyi bir çözüm yolu da yeni bir yönetimin kısa bir zamanda iş başına gelmesidir.