Ediz Sırapınar

Ediz Sırapınar

ediz.sirapinar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son dört haftada sadece bir puan alan ve şampiyonluk yarışında havlu atma noktasına varan Fenerbahçe için Antalya deplasmanı ya son durak olacaktı, ya da ayakta kalmayı şimdilik başaracaktı...
Bu ruh halindeki sarı-lacivertliler maça iyi başladılar. Jailson’dan kurtulan stoper hattı hocanın pek de ısınamadığı Falette ile bir tık daha yukarı çıkmıştı. En azından Gineli fiziğiyle rakibi bozuyor, risk almadan temiz bir futbol oynamaya çalışıyordu. Sağ kanatta görev alan Mehmet Ekici hücum hattına biraz hareketlilik kazandırmıştı. Hatta maçın ilk net gol fırsatını da kendisi yakaladı ancak bir karıştan topu direğe nişanlandı. Takımın en kötü ismi Dirar’ın savunmanın arkasına atılan topta göz göre göre yaptığı hata olmasa rakibe tek bir pozisyon bile vermiş olmayacaklardı. Vedat Muriç’in hazırlanışı alkışlanacak golüyle de devreyi önde kapadılar.
Ancak ikinci yarıda roller bir anda değişti. Antalyaspor, yılların tecrübesi Podolski’nin iki nefis asistiyle beş dakikada öne geçti. İlk golde Dirar’ın gereksiz zorlaması, Hasan Ali’nin kademeye girememesi, ikinci golde ise başta Jailson olmak üzere tüm savunmanın uyuması büyük bir takımın yapacağı hatalar değildi, olmaması gerekirdi. Ardından yapılan tüm hamleler sadece beraberliği kurtarmaya yetti, hepsi o.
Şu bir gerçek ki Fenerbahçe en rahat maçlarda, skor üstünlüğünü yakaladığı karşılaşmalarda bile rakibini hiçbir şekilde esaret altına alamıyor. Oyun inançsızlığı, şematik yanlışlar o kadar çok ki rakamlarda çok iyi görünse de sonuç kısmında hep hüsran yaşıyor.
Umutsuz vaka yani!.. Durumu mu idrak edemiyorlar, güçleri mi yetmiyor, kafaları mı çalışmıyor, valla anlaşılamıyor. Tepeden tırnağa sevenlerini üzmek için örgütlenmiş bir ekip gibi sanki... Üstelik bu işi kendini mahvederek yapıyor.
Asırlık mazisi, milyonlarca seveni ve Fenerbahçe gibi büyük bir adı da olsa, başarısızlığın, hayal kırıklığının dayanılmaz ağırlığı çökmüş bir kere üzerlerine... Ne sportif, ne de ruhsal bir varlık gösterebiliyor futbolcular... Teknik Direktör Ersun Yanal ise geldiğin günden bu yana sürekli hayal pompalıyor. Hâlâ sezona malolan Jailson’dan vazgeçemeyen, takım kurgusunda korkak ve cesaretsiz davranan, alay eder gibi Mevlüt’ü 89. dakikada oyuna alan Yanal’ın bu kulüpte bir dakika bile durması Fenerbahçe taraftarına saygısızlıktır, en büyük kahırdır...
Antalya’da lig defterini kapatan Fenerbahçe için artık Ziraat Türkiye Kupası kurtarma yazılısı... Trabzonspor’u eleyerek ya gönül alacaklar ya da Başkan Ali Koç ve yönetimi de içine alacak büyük bir tufan kopacak. Ancak bu takımın şu anki görüntüsü ile bunu başarması da imkansız sanki...