“En iyi stadını söyle” deyince, hep birlikte “Şükrü Saracoğlu” diye bağırdığımız bu ülkede Avrupa Şampiyonası adaylığı için başvuru yapılması ve Şükrü Saracoğlu’nun maç oynanacak statlar listesinde yer almaması tuhaf tabi.
“Euro 2016”ya aday olmamız da tuhaf, stat tercihleri de, Fenerbahçe’nin tepkisi de!
Al birini vur ötekine.
Kurumları kavga eden, sokakları molotof ve havai fişekle yangın yerine dönen Türkiye’ye, Avrupa Şampiyonası isterseniz, ortaya Mehmet Demirkol’un köşesine koyduğu gibi bir Türkiye haritası çıkar; kimseye izah edemezsiniz.
Sayın Başbakan’ın, MHP lideri sayın Bahçeli’ye “Sivas’tan öteye gidemiyorsunuz” dediği Türkiye’de, Sivas’tan öteye maç koyamayarak fiili durumu futbol üzerinden ikrar edip belgelendirirsiniz.
Yeni stat yapılacaksa, Ağrı’ya da yapılır, Tatvan’a da,Yüksekova’ya da, Nusaybin’e de...
Demek ki, “oralar UEFA’nın güvenlik kriterlerine uymuyor”.
Bırakın UEFA kriterlerini, bazı vatandaşlarımızın güvenlik kriterleri bile müsaade etmiyor oralara.
Bunu mu demek istediniz?
O zaman...
Daha ülkesinin tüm sokaklarında güvenliği sağlayamamış olanların Avrupa Şampiyonası neyine?
* * *
Fenerbahçe’nin Şükrü Saracoğlu Stadı’nı “evladı” gibi görüp “kriteri eksik” dendiği için sinirlenmesine gelince...
Sayın Fenerbahçe Yönetimi, o konuyu “hiç beğenmediğiniz medya” gündeme taşıyor zaten.
Türkiye’nin en iyi stadının Euro 2016 için esamesi okunmayınca, ortadaki tuhaf durum gözden kaçmıyor.
Gerçi medyayı “bizden” ve “düşman” diye böldüğünüz için “Saracoğlu neden yok ?” diyenler otomatikman “Fenerbahçe yalakası”, UEFA kriterlerinden bahsedenler “müzmin Fenerbahçe düşmanı” varsayılıp, fikirlerinden çok kişilikleri üzerinde duruluyor, ama her şeye rağmen medya görevini yapıyor.
Peki Fenerbahçe Yönetimi’nin zehir zemberek açıklamaları ne oluyor?
Federasyon’da görevli bazı şahısların “üç kağıtçı ve görevi kötüye kullanan” insanlar olduğu iması nedir?
Futbol yatırımlarında resmen ihale yolsuzluğu yapıldığını ne kadar zamandır “biliyor” Fenerbahçe?
Niye şimdi açıklıyor?
Niyeti, Saracoğlu’na dikkat çekmek mi, Federasyon’a ayar çekmek mi? Üzüm mü. Bağcı mı?
İkinci yarı için Federasyon’un kulağını mı büküyor?
Ve en önemli soru:
“Doğru mu Fenerbahçe’nin iddiaları ve imaları ”?
Doğru ise de bitmiş bu iş, değilse de... Felaket... Ya “en büyük kulüp” iftiracı, ya futbolu yönetenler üçkağıtçı.
Son soru ise Fenerbahçeliler’e değil, bize... Hepimize:
Siz UEFA yetkilisi olsanız, sokakları güvensiz, kurumları kavga eden, futbolu üç kağıtçılar tarafından yönetilen bir “komplolar ülkesi”ne Avrupa Şampiyonası verir misiniz?