Yıllarca yazdım futbolun “hak etmediği” itibarını... Kızdırmak, düşman edinmek ve anlaşılamamak pahasına yazdım.
Fenerbahçe başkanı, ekranda Cumhurbaşkanından çok dakika alıyorsa, Galatasaray ve Beşiktaş başkanlarının haberleri Başbakan’a fark atıyorsa, şehit haberleri “beş”, antrenmanda sakatlanan “gazi” futbolcu “on sütun” oluyorsa, “Adaletsizlik var bu işte” dedim; kendim söyledim kendim dinledim!
Öncelikle, yuvaya gelen mamayı kapıp, semirmek için kardeşinin açlıktan ölmesine sebep olan kartal yavrusu gibi bitiriyorlardı diğer tüm sporları.
Suç ortakları “medya”dı.
* * *
Peki bu kadar mıydı “medyanın suçu”?
Hayır...
Futbolun içinde de “zenciler” ve “mavi kanlılar” vardı medya mühendisliğinin gen raporlarına göre.
Terazi, “reyting” diyorlardı, ama reyting ölçümleri bile “şikeli” olan bu ülkede her türlü işe ve eyleme yön veren “dolduruş” ile “önyargılar”dı asıl.
Hain ve zalim önyargılar ile onların teslim aldığı ve birbirlerini dolduran önce futbolun sonra “Üç Büyüklerin” esiri adamlar.
* * *
2012’nin ilk gününde o kadar açıkça ortaya çıktı ki, yazmasam kendimi o medya çetesinden hissederdim.
Futbolda hak etmediği itibarı görenlerin bir tek “Üç Büyükler” olduğu, gerisinin sadece “Üç Büyükler” ile bağlantılı konularda var olduğu, “Üç Büyükler” dışında hiçbir futbol haberinin zerre kadar değer görmediği belgelenmişken fırsatı kaçıramazdım:
* * *
Bakınız, Fenerbahçe taraftarı “Haksızlığa uğradık” diye miting yaptı, ekrandan canlı izledim.
“Helal olsun” dedim.
Hatta, Trabzonspor’a “Bırakın ceza karşılığı yapılan ve hiçbir işe yaramayan Başkan/Yönetici demeçlerini, sesinizi duyurmayı taraftar denilen zinde ve temiz kuvvetlere devredin” tavsiyesi verdim.
Tesadüf bu ya...
Yaptılar.
En az Fenerbahçe taraftarı kadar kalabalıktılar.
Ve en az onlar kadar haklı...
Hatta daha çok.
* * *
Trabzonsporlular “Biz temiziz” gibi subjektif iddialar bir yana, “Temiz lig istiyoruz” özetinde kimsenin itiraz edemeyeceği bir şövalyeliği haykırdılar.
Kaç TV yayın aracı yolladı biliyor musunuz?
Bir...
Meltem TV.
Futbolun “medya kantarındaki” adaletsizliği “iki tarafı keskin bir bıçak” yani.
Futbol hak etmediği itibar görüyor ekranda/sayfalarda ya... Racon buysa, Üç Büyüklerin dışındakiler ne oluyor?
Kenar süsü mü?
* * *
Bunu reytingle falan izah edemezsiniz. Mutlaka anlamlandırmak isterseniz; ilk sırada medyadaki meslektaşların kifayetsiz muhterisliği var.
Kolaycılık. Kestirmecilik.
“Adaletsizlik” içindeki “adaletsizliğin” sorgulanma ihtimali olmaması rahatlığı.
Neyse Trabzonspor taraftarlarını kutlarım.
Onlara iki kere “helal olsun”.
Mana ve ehemmiyet açısından çok önemli bir nokta koydular yılın ilk gününe.
Ve bize kendimizi sorgulama fırsatı yarattılar.