Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çalışkan ve akıllı çocuklar... Hem okuyorlar, hem de yaşadıkları toprağın sorunlarına kafa patlatıyorlar.
Gün geliyor, karşılarına bir “olimpiyat” çıkıyor.
İki yüzyıldan seneler yemiş “adaylığımız” ve hayal kırıklıklarımızdan sonra elimizde sadece kimselere beğendiremediğimiz “stadı” kalan o malum olimpiyat sanmayın...
“Sosyal Bilimler Olimpiyatı”.
Ne yapsınlar? Türk gençleri “umduğuyla” değil “bulduğuyla” yetiniyorlar.
Manisa Bilim Sanat Merkezi öğrencileri, ‘olimpiyat olimpiyattır’ deyip hazırlıyorlar projelerini, koyuyorlar jürinin önüne ve zafer...
Hem birinci hem ikinci oluyorlar.
Buraya kadar eğitim çağındaki nesillerimizin yürek kabartan “bilimsel başarı öyküsü”.
Kutluyoruz gençlerimizi. Helal olsun diyoruz.
Ama projelerine bakınca, hele ikinci olanı inceleyince, sarsılıyoruz.
Daha doğrusu sarsılmalıyız.
Gençlerimizin gelecek, iş, aş endişelerine bir de “futbol terörü” ekleyen bizler, sarsılmakla kalmayıp utanmalıyız.
Bakınız... “Olimpiyat” ikincisi “Akıllı Stat” projesi, futbol sahalarındaki şiddet ve küfrü önlemeye çalışan gençlerin eseri. Raylar üzerinde dönen tribünler mi istersiniz, sahayla seyirci arasına inen şeffaf perdeler mi... Hepsi, stadı/ futbolcuları/ masum seyircileri şiddetten korumak, küfürden uzak tutmak için.
O gençler ki, tek kaygıları insani gelişime ivme katmak olmalı; güzelken berbat edilmiş ileri yeniden düzeltmek değil. Yaratıcılıkları “korku” yerine “coşku”dan kaynaklanmalı.
Lakin, taze zihinlerde yaratılan travmanın boyutları çoktan ellerinden almış bu lüksü.
Projenin sahipleri Berk Akçay ve Ahmet Atacan’a kocaman bir aferin tabi.
Lakin Berk ve Ahmet gibi zeki çocuklarımızın bile aklına bir numaralı memleket sorunu olarak “futboldaki şiddet ile küfür” felaketini kazıyan koskoca adamlara yazıklar olsun.
Yazarlarımız, düşünürlerimiz, yazar ve düşünür olup da futbola zaman zaman takılan kanaat önderlerimiz, futbolu foseptik çukuru gibi kullanıp/futbol üzerine komplo teorileri ürete ürete bu hale gelmiş gençlik işte.
“Cahil”i futbolu terörünün parçası, “okumuş”un beyninde futbol terörü travması.
Bir kere yaşanıp geçince, Marmara Depremi’nin o dehşetli tele- vizyon görüntüleri bile unutuldu. O kadar unutuldu ki,  önlem almak için arada bir insanları korkutmak gerekiyor. Ama bu futbol şiddetini beyinden çıkarıp atmak olanaksız. Her sezon tekrarlanıyor.
Civalı balık yemiş gibi iç organlarda birikiyor atıkları.
Peki, ne yapıyor “yetkili/önemli” mercilerimiz?
Belki pek çok şey... Lakin hepsi yetersiz.
Bilimsel araştırma projesi hazırlayan çocukların bile korteksinde “futbol ile şiddet” el ele, yan yana, iç içe parselasyonunu yapmış bitirmiş.
Bize gelince.
Her şeyi daha da rezilleştirmek için elimizden geleni esirgemedik, belli ki esirgemeyeceğiz.
Biz kim miyiz?..
Gazetecisinden futbol adamına, kulüpçüsünden televizyoncusuna hepsini içine alana koca bir tarih dilimi...
Aynı bilimsel olimpiyatta birinciliği kazanan Kübra İnce ve Ege Doğuş Çetin’in projelerine verdiği isim gibi; “Kayıp Tarih”iz biz futbol adına.