Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Futbolun marka değeri” diyoruz ya... İşte o değer, ne Erman Toroğlu’nun susturulmasıyla “sıçrar”, ne Aziz Yıldırım’ın serinkanlı olmasıyla, ne emeklilik turnesindeki yabancılarla, ne de Beşiktaş’ın Galatasaray’a, Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye galebe çalmasıyla.
Digitürk ayda 1 milyar dolar verse, artmış mı olacak Süper Lig’imizin rayici?
Hayır... “Maliyet” ile “kıymet” farklı şeylerdir. Şirketi; dolayısıyla halkı kazıklamış oluruz sadece.
Federasyon, Microsoft’u sponsorları arasına katsa, katlanacak mı değer?
Hayır... Federasyon’daki bilgisayarlar yenilenir, Microsoft’un üzerine para aldığından şüphelenilir o kadar.
Biz öve öve bitiremeyelim futbolumuzu, futbolcumuzu, yabancımızı... Yöneticilerimize “yaşayan evliya” gibi davranalım! Neye yarar?
“Otodolduruş” ile yükselmiş görünen grafiklerin ciddiyetine inanılabilir mi?
Diyelim ki, hakemlerimizin hepsi birer Collina... Ne olur?.. Biraz tartışma azalır belki. Ama futbol hak ettiğinden bir gram fazla değerlenemez.
Taraftar mı eğitilmeli?
Geçiniz. Herkes hemfikir ki, sahadaki olay “farfara” değil “gargara”... Hızlı, heyecanlı, zevkli futbol vardı da seyretmiyor muydu taraftar?
İnkar etmeyelim. Bütün bunlar önemlidir.
Lakin “marka değerinden” bahsediyorsak olmazsa olmaz şart, perşembe gününü Avrupa Ligi’nde doğru dürüst geçirmektir.
Deplasmanda Atletico Madrid ve Lille’i perişan etmek değil; iyi oynamak. Futbolun hakkını vermek.
Ne olur o zaman?
Mesela Arda, mesela Özer, Avrupa’nın gözlüğüne takılabilir. Fenerbahçe ve Galatasaray’a saygı yüzdesi artabilir. Transferi kolay yapmaktan, maçları pazarlamaya kadar uzar gider iş.
İşte bunun adı “futbolun marka değerinin artması”dır.
Dört dörtlük olmasa bile yeterli koşullar vardır bugün. Yeter ki, Galatasaray Avrupa havasını hatırlasın, Fenerbahçe gündelik yıpranmaları kafasından uzaklaştırsın.
O zaman Digitürk’ten “ilave para” bile istemek herkesin hakkıdır.
Aynı tas aynı hamam sürecekse futbolumuz, mehter takımı gibi gidecekse yine, “fahiş” fiyatla yapılmış anlaşmalar “yanlış hesap” gibi Bağdat’tan değil, ama Avrupa’dan dönebilir.
Gerisi palavra.

Haberin Devamı

Bursaspor’un ‘dayısı’ kim?
Bursaspor’un Fenerbahçe’ye elendiği Ziraat Kupası rövanşından sonra çıkan olaylar için bir yazı yazdım ve “Taraftara fair play ödülü verilmeli” dedim!..
Neden? “En üst makamdan” taraftarın önüne konan model buydu. Başkanı gazeteci dövüp eski başkanın gırtlağına sarılan, kulüp müdürü hakemin arabasına saldıran bir kulübe gönül verenler, hepi topu sıradan bir İstanbul derbisindeki kadar olay çıkarmıştı. İki yaralı falan!
Hafta bitmeden Trabzonspor maçında da benzer vakalar yaşandı ve beş polis hastaneye kaldırıldı.
Nedir bu; “tarz” mı?
Bursa’ya yakışıyor mu? Önlenemiyor mu?.. Caydırılamıyor mu?.. Yoksa Futbol Federasyonu’nda “dayı”sı mı var Bursaspor’un? Varsa, iyilik mi etmiş oluyor Bursa’ya? Futbolda rezalet çıtasını yükselten bir “dayı” Federasyon’daysa; vay halimize.
NOT: Bursasporlu olduğunu iddia eden ve protesto ile terbiyesizliği karıştıran vatandaşlardan ricam; email atarken isimlerini de açık açık yazsınlar ve savcılarımıza zaman harcatmasınlar.