Ben de “holigan” oldum galiba!.. “Futbol” deyince, yemyeşil çimenler değil de parke taşları, asfalt, barikat, gaz, şişe, bıçak falan geliyor aklıma.
Ve kan... Yarılmış kafalar, kanayan kalçalar...
Korku filmi gibi.
Fizik ve psikolojik koşullardan olsa gerek.
Hani “şeytan tırnağı çıksa insanın canı orada” derler ya... Bu tümör... Artık hepimizin ruhunda.
Ölümcül bir tümör ve devamlı büyüyor.
Bakın. Adamlar, bıçaklamadan, yaralamadan, saldırıdan, futbol teröründen içeri alınmış. Kollarında ikişer polis... Beyleri, kalabalık bir gurup şarkılarla kutsuyor:
“Aldırma Kartal aldırma”!..
Kartal’a mı yanarsın, ezgiye mi, ezilip çiğnenen değerlere mi?
Sabahattin Ali o şiiri, “bir kişinin burnunu kanatmamış ve siyaseten içeri tıkılmış” kendisi gibi adamlar için yazmış.
Bir kişinin bile burnunu kanatmamış, yaşam boyu soylu çizgisinden bir adım çıkmamış, halkını ve vatanını çocuğu kadar sevmiş Edip Akbayram, bestelemiş seslendirmiş.
Ne alakası var sizinle, sizin “kahramanlarınız”la.
Futbolun, masum insanların kanına giriyorsunuz, bari şiirleri/şarkıları rahat bırakın birader.
Sorun bu noktada.
Ölümcül yozlaşma.
Son kurban futbol.
Peki, “futbolun doktorları” olması gereken insanlar ne yapıyor?.. Saçma sapan/hiçbir işe yaramayan teşhisler/öneriler getiriyor.
Saçma sapan, çünkü aynı laflar yıllardır söyleniyor ve tümör büyüyor.
Buram buram çaresizlik kokuyor mesele.
Sizi bilmiyorum ama “durum tespiti” olarak benim anladığım; “Toplumsal yapımız değişmeden biz bu işten kurtulamayız” şeklinde.
“Eğitim şart” başka ne anlama gelir?
Elbette eğitim şart. Ama bıçaklı adamların bazıları eğitimli. Demek ki, eğitimde de var bir yanlışlık.
Bugün düzeltseniz, 20 yıl sonra alırsınız meyvesini.
O zaman?
“Terör şimdiki kadar kalsa, yine çok iyi” değil mi?
Nasıl kafamızı çevirip sahaya bakacağız bilemiyorum.
Açıkçası yapamıyorum.
Bugün yazının başına oturduğumda Beşiktaş’ın küresel futbol okullarını, Türkiye’de ve Dünya’da basamak atlama çabalarını alkışlayayım dedim. Beşiktaş imgesiyle son maç, son maç ile gaz, kavga, bıçak geldi oturdu zihnime.
Hele futbol teröristini kutsayanlar.
Rüşvetçi, “aferin işini biliyor” değerlendirmesiyle tavan yapmadı mı bu ülkede? Satılmış, “zamane adamı” hoşgörüsüyle çoğalmadı mı? Ahlaksızı “dünya nimetlerinden tat alıyor adam” teşvik etmedi mi?
Futbol terörü de artar, eksilmez teröriste saygı duyanlar varken.
Gel de yeşil çimenleri yaz şimdi.