Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Belgeselde görmüştüm... Genç antilop, başıboş bir erkek aslanın üzerine üzerine gidiyordu. Uçsuz bucaksız savanada sanki başka yer yokmuş gibi “taammüden” bulaşıyordu “ecel”e...
Aslan bile şaşırmıştı.
Ne olmuştu antilopa?.. Delirmiş miydi? Bıkmış mıydı yoksa hayattan?
Aslan’ın hiç bilmediği, bizim sonradan öğrendiğimiz büyük bir fedakarlık vardı bu çılgınlığın altında. Başıboş yırtıcının yürüdüğü doğrultuda, antilop’un henüz doğmuş ve koşup hayatını kurtarma becerisine sahip olamamış yavrusu vardı.
“Gel beni ye” demiyordu antilop; “yavrumu yeme” demek istiyordu.
Ve dikkati üzerinde toplayıp kurtarıyordu yavrusunu.
“Manyakça” bir eylemde bulunmuştu antilop ama haklı gerekçeleri vardı ve sonuç almıştı.
Bakalım Bülent Uygun o kadar şanslı mı?
* * *
Sivasspor yedek kulübesine “kaçak gecekondu peşindeki belediye buldozeri gibi” girişmek, maçın hakemine Eskimo öpücüğü verir gibi burun teması kadar yaklaşıp horozlanmak ve arkasından tükürmek, normal işler değil.
Ya “Yavrusunu kurtarmak isteyen antilop” psikolojisiyle yaptı Bülent Uygun...
Ki, bu durumda dikkati üzerine çekmekle kalmayacak, futbol tarihimizin en ağır eleştirilerini de sırtlanmak zorunda kalacak... Buna gönüllü olmuştur kendisi.
Ya da...
Bülent Uygun’un gerçek hali bu.
Ki, öyleyse ne Fenerbahçe’ye uygun, ne başka yere.
Hatta Sivasspor’a bile.
Yılların emeği ile inşa edilen ve “ustabaşılığını” bizzat kendisinin üstlendiği “Sivasspor imajını” bir anlık çılgınlıkla yıkabilen hoca, allame-i cihan olsa nafile.
İnşallah bilinçli, planlı bir eylemdir ve Fenerbahçe mağlubiyetleriyle aksı değişen “şampiyonluk acemisi” takımına nefes aldırmak niyetindedir.
Buna bile razıyız yani.
* * *
Duyar gibiyim:
Ama Fatih Terim”e öyle demediniz”!..
Evet... Çünkü o ilkti. Zaferleri de ilk, hataları da...
Biz motivasyonun fazlasının zehir olduğunu bile onunla öğrendik.
Onu örnek alanlar, işe “hatalarından” başlarsa, kimse aynı filmi seyretmez bir daha.
Akıllı insanlar, kullandıkları olumsuz şeyleri ve örnekleri geride bırakırlar... Akıllı olmayanlar orada kalır. Onlara önce bekçi, sonra esir olur...
Bakınız Emre... Hâlâ “kafa kesmelerde”...
Kendisini yeşil sahalarda görmek isteyen kaç kişi kaldı bilmiyorum ama onları da kaybediyor sonunda.
Bülent Hoca keza...
Tam “oluyor” derken... Kocaman bir ısırık; hem de en ham yerinden.
Neden?
Ya içinden öyle geldi, ya da ekibi için kendini yaktı!..
Doğru söyleyin; bıkmadık mı yıllardır bu sorunun cevabını aramaktan?
Her bireysel tuhaflıktan sonra mecbur muyuz toplumsal olarak buna odaklanmaya.
Biz birilerine “yeni Terim olacak” diyorsak Terim’in bile unutmak istediği saçmalıkları özlediğimizden değildir, çok iyi biline.
Terim’de bile çekilmez artık o davranışlar... “Müstakbel Terim’ler”, “Küçük Terim’ler” ne ki?