Ne yaparsan yap; bir yöneticiyi hele bir başkanı taraftarının önünde “beceriksiz” duruma düşürme!..
Söylemle olsa neyse...
Bunu bir de “ispatlı” yapmışsan, eylem ortadaysa, mesele somutsa... Üstelik “dostluğu” uyanıklığına perde tutmuşsan, “yuttun işte, uzatma” tavırlarına giriyorsan, öz kardeşi olsan ömrübillah silinirsin.
Ne dostluk kalır ne ölçü. En ağır sözleri işitirsin. Defterin “düşman” manşetine kaydedilirsin.
Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’in düştüğü durum ve Galatasaray Lisesi’ne “ek ders” talebi- beden eğitimi değil her halde- bu durumun özeti.
Herkes biliyor Burak’ın, Galatasaray’a transfer hikayesini.
Trabzonspor epeyi kandırıldı.
Hatta “gelenek” halini aldı bu iş!
Daha kötüsü “Galatasaray dostumuz, bize kazık atmaz” yanılgısı. Birlikte “saf tuttuğunu” sanırken, düşülen “saf” pozisyonu bardağı taşırdı.
İlk defa birbirinden futbolcu almıyor büyük kulüpler... Bu meselenin nüansı “sinsilik” payı.
Sinsilik de mubah futbolun transfer eyleminde... Lakin “biz dost ve yoldaşız” söylemine paralel olunca tuhaf.
Artık Süper Lig’de “yeni bir cephe” açıldığına mı yanarsın, milli futbolcuyu bekleyen zor yıllara mı, durduk yerde tansiyonun yükseldiğine mi, Kulüpler Birliği’nde bilmem kaçıncı çatlağa mı, “kimseye güvenmeyen” Trabzonspor’un haklı çıktığına mı, daha çok kabuğuna çekilip yalnız kalacağına mı, Galatasaray’ın yeni tarzındaki “dostluk” anlayışına mı?..
Olan oldu.
Sonuçlarına katlanacaksın.
Yalnız benim anlamadığım; Galatasaray gibi kulübün, bir rakibi tarafından tarihine/geleneklerine/şu andaki ve gelecekteki üyelerine, iş ahlakına, yönetenlerine çok ağır eleştirilere karşı “çelebi” duruşu.
Mesela bir yöneticinin, çocuk kandırmacasına “Biz Burak’ı başka kulüpten aldık” diye devam etmeye çalışması.
Eski bir asbaşkanın “Sadri Bey kızgınlıkla söylemiş, o bizim dostumuzdur” geçiştirmesi.
Başkan’ın, işi pişkinliğe vurması:
“Madem bizi dostu olarak görüyordu, o zaman Burak’ı, Lokomotiv’in kampından almak zorunda kalmamalıydık. İki kulüp arasındaki dostluk ebedidir. Yönetimlerin ömrüyle ölçülmez” !
Nedir bu?
Suçluluk duygusu mu?
Sağduyu mu?
Aynı sözleri Sadri Şener değil soyadı “Yıldırım” olan biri söyleseydi, davalar açılmaz, Galatasaray yönetimi “misilleme” yapmaz, Galatasaraylılar Taksim’de protesto etmez, Galatasaray Lisesi İstiklal Caddesi’ni işgal etmez miydi?
Şayet Sağduyu ise tebrik etmek lazım Galatasaray’ı. Önce kazıklayıp sonra pansuman yapıyor hiç yoksa...
Lakin, biraz da suçluluk duygusu var galiba.
Ayıp mı oldu ne?