Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ters Köşe haftalıktan “gündelik” hale geleli iki yılı geçmedi, 500. yazıyı yazdım geçen gün.
Hayır, “ibişin boncuğu” gibi saymadım. Numara veriyorum da ondan anladım.
Aslında “nicelik” değil “nitelik” önemli ama, 500 de güzel hani...
Sadece son iki senede, beş yüz kere beynimin kamaştığını, beş yüz kere elimi taşın altına attığımı, beş yüz kere beş yüz defa eleştirildiğimi falan unuttum, davaları da boş verdim, hoşuma gitti.
Belki bu yüzden 500. Ters Köşe’den alıntıyla başlıyorum. Bilemem!..
* * *
Aykut Kocaman’ın “televizyon misafirliğinden” önce yazdığım şöyleydi:
“Televizyon misafirliği” diyorum, çünkü “yeter ki çıksın” bağlamında ve “istediğini anlat” kıvamında bir randevuydu NTV’deki...
Başarılı mı?..
Televizyonculuk adına müthiş.
Ama bildiğimiz röportaj değil. Çatır çutur soru yok. Açık yakalama derdi yok. “icraatın içinden” ile “seçim konuşmaları” arası.
Olsun. Dedim ya; “büyük iş”... En şaşaalı devrinde Fatih Terim’in bile “kimse kırılmasın” diye tüm gazeteleri/televizyonları aynı güne sığdırdığı düşünülürse, Aykut Kocaman’ı kollayan medyayı iğneli fıçıya çevirecek bu program Rıdvan Dilmen ile Güntekin Onay’ın başarısı.
* * *
Evet, 500. Ters Köşe’den alıntı:
“Dönelim Aykut Kocaman’ın ince ve hassas düşüncelerine...
Ne yeri, ne zamanı... Açık söylemek gerekirse; “Hiçbir yere gidemez Aykut Hoca”.
Son ana kadar mücadele etmek zorunda.
Birincisi, gerçek Fenerbahçeli olduğu için.
İkincisi, kendisine kendisinden fazla güvenenler için!
Üçüncüsü ve en önemlisi, kendisi gibi “yerli” hocaların geleceği için. “Türkiye’de Türk hocaların işini bitiren adam” olamaz Aykut Kocaman.
Kalmak, başarmak zorunda.
Gerekirse “vakur duruşunu, centilmen tavrını, haktanırlığını, saygıyı, sevgiyi” bir yana bırakıp “hedefi” ne gerektiriyorsa onu yapmak zorunda.”
Aykut Kocaman, Dilmen ile Onay’a ne dedi?
Aynısını.
Onunla konuşmadan fikrini bilecek kadar kavramışım kendisini...
Demek ki, köşede laf salatası satmıyoruz; sevindim.
* * *
Aykut Kocaman “halka açık” konuştu. Konuştuğu kadarının yorumunu yapalım o zaman.
Açık ve net söylüyorum. Teknik direktör olamayacak kadar, Fenerbahçe teknik direktörü ise “hiç” olamayacak kadar açık yürekli bir insan Kocaman!
Bazı görevler vardır ki, bilgi ve birikimin ne kadar kavi olursa olsun “politik” bir eldiven giymezsen önce kendine zarar verirsin.
Durup dururken “Semih’i geç alarak hata yaptım” itirafına ne gerek var mesela? “Tescilli acz” haline getirdi meseleyi. Yirmi yıl sonra da karşısına koyacaklar, bilmiyor ki.
Sonra, bu ülkedeki en büyük medya desteğine sahipken “medyadaki sığlardan” bahsetmek Kocaman’a mı düştü? Üstelik tüm medyayı atlatıp, NTV’de konuşurken.
Trabzonspor’un penaltılarından “Fenerbahçe teknik direktörüne ne ?” mesela... Şikayet ise, işe yaramaz. Rakip üzerinde baskı kurmaya çalışmaksa, çoktan ters tepti, Trabzonspor şampiyonluk yolunda bir misli kenetlendi. “Penaltısız kazanırız” diye dalga geçiyor Sadri Şener.
Açıkçası bizi de şaşkın etti Hoca... “500. Ters Köşe”de konuş, “501”de sus... Konuşmuyorken kızıyorduk Aykut Kocaman’a... Varmış sebebi!