Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aykut Kocaman istifa etmeli miydi, ettikten sonra geri dönmeli miydi?.. Bunlar ayrı ayrı tartışma konusu.
Benim anlamadığım şu:
İstifa eylemi kadar “sebebi” de önemli... Sonrasını o sebep ayarlar.
Mesela, “Eleman alınmadı” diye istifa edersiniz. İş sahibi gelir der ki “Aman alalım, işine devam et”!
“Peki” deyip dönebilirsiniz.
“Maaşım az”.
“Arttıracağız”!
“Peki”!
Lakin Aykut Kocaman’ınki gibi “Bittim, tükendim, yapacak gücüm kalmadı” şeklindeki gerekçe, Aziz Yıldırım tarafından nasıl ortadan kaldırılabilir ki?
“Sana bir iğne yapacağız, turp gibi olacaksın” mı?
“Fıkra anlatayım neşen yerine gelsin” mi?
“Sen gitme, otur köşeye işini ben yaparım” şeklinde mi?
Tuhaf bir durum vesselam.
“Yanlış biliyorsun. Kocaman tribünler eleştiriyor diye gitti”.
Daha iyi ya o zaman!
Aykut Kocaman’ın istifasında “tribün tepkisi” rol oynamışsa; Aziz Yıldırım bir başka “güç” adına (üstelik kontrolü dışında) nasıl söz verecek yani? Susturma garantisi var mı?
Sahi Aziz Başkan, Aykut Kocaman’dan mı ayrılamıyor yoksa bıkkın/sıkkın Fenerbahçeliler ile arasındaki son “kalkan”ı mı korumaya çalışıyor?
Evet ve çünkü:
Aykut Hoca Aziz Bey’in “bademciği” gibi... O enfekte oluyor “solunum yollarını” koruyor.

Haberin Devamı

Değer mi hiç...
Koskoca bir toplumda yaşıyoruz. İçinde cahil de var, fanatik de, kıro da... Hemen her yerde mevcutlar.
Kiminde az kiminde çok... Ama aklınıza gelen her toplum kesitinde hazır ve nazırlar.
Tabi, her kulüpte de!
Asıl mesele birlikte yaşamak, onlara teslim olmamak.
Cahil, fanatik kıroların tarzını/tavrını/bakışını hakim kılmamak.
Oy, menfaat, şan, şöhret, para... Hepsi palavra.
Tüm bunlara sahip olduğunuzda yeryüzünden silinmesi için mücadele edeceğiniz şey cehalet, fanatizm ve kıroluk değil mi zaten?
Ne yazık ki, Trabzonspor gibi güzide bir kulübümüz bu tuzağa düştü.
Bilerek ve isteyerek (belki içten içe üzülerek) cahil, fanatik kıroların tarzı/tavrı/bakışı, kulübün en önemli ağızlarından döküldü, kutsandı, baş tacı yapıldı, “resmi görüş” oldu.
Futbol katalizör olarak kullanıldı.
En başta, Başkan Sadri Şener.
“Normal böyle vakalar” dedi Galatasaray maçında konuk takıma ve o takımdaki eski Trabzonsporlular’a yapılanlara!
Yetmedi. Meireles üzerinden insan haklarını dibine kadar çiğnedi:
“O dövmelerle Trabzon’a sokmam Meireles’i”!..
Ve Burak adında milli futbolcuya mahalle düzeyinde amiyane bir lakap iliştirdi:
“Eşantiyon”!
Sonra teknik direktör Şenol Güneş...
O Şenol Güneş ki, tüm futbol yeteneklerinin üzerine Uzak Doğu felsefesi ekleyip gelmiş sanıyorduk, sonsuz saygı duyuyorduk.
Küfür, ses bombası ve su şişelerini makul karşılarken kim bilir ne kadar zorlandı:
“Muhteşem taraftarımızı kutlarım”.
Biz de sizleri kutlarız!
Trabzonspor’da bir avuç cahil, fanatik kıronun tarzını/tavrını bakışını hakim kıldınız.
Onları yola getirmeye çalışacağınıza onlara teslim oldunuz. Trabzonspor’u “büyük” sınıfından alıp “tuhaf” kategorisine soktunuz. “Marjinal”e kadar yolu var!..
Ne için?
Rahat bir devre arası!.. Gündem karmaşası... Ve koltukta biraz daha zaman!
Değer miydi?