Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beşiktaş’ın Tayfur Hoca’ya yaptığını “baba” evladına yapmaz!.. Bağırıp çağırmadan, sokaklara taşmadan, savcıyı yargıcı suçlamadan “haybeden tutukluluk sürecine” hukukun üstünlüğüne saygı içinde bir direnç varsa; budur işte...
Koskoca Beşiktaş kulübü, yüzmilyonlarca dolarlık kadrosunu, şampiyonluk umudunu ve bir anlamda istikbalini “kefalet” olarak ortaya seriyor ve sessizce bağırıyor:
“Tayfur Hoca’nın suçsuz olduğundan eminiz”!
Bu duruşun sahiplerine de bravo, bu duruşa hiçbir “çıkıntılık” yapmayarak sahip çıkan Beşiktaşlılara da.
* * *
Lakin, biz yorumcuyuz.
Acı da olsa gerçeği ve yapılması gerekenleri söylemekle mükellefiz. O yüzden “sevimsiziz”!.. Bu arada, size “çok sevimli” gelen bir yorumcunuz varsa hemen değiştiriniz.
Neyse...
“Büyük krizde” Kupa’yı “aklanınca alırız” diye iade eden...
Suçlanan en kilit yöneticisinin istifa dilekçesini kabul ederek “temizliğe” direnmeyeceğini belgeleyen...
Ve elle tutulur bir suçu olmayan teknik direktörünün “vadesi belirsiz hapis hayatına” yüzmilyonlarca dolarlık kadrosunu, şampiyonluk umudunu hatta istikbalini riske ederek asilce direnen Beşiktaş’ta sıra Tayfur Hoca’da.
Fedakar “baba”ya fedakar evlat gerek.
* * *
“Karşılık” olarak değil, anlatması sayfalar sürecek, soylu ve insani bir “bağ” gereği.
İstifa edecek ve açacak Beşiktaş’ın önünü Tayfur Havutçu.
“Beklemeyin beni, yakmayın kendinizi” diyecek.
Bu istifanın “suçu kabullenmek” veya “pes etmek” anlamına gelmediğini cümle alem bilecek zaten.
Cümle alem bilecek ki, “Beşiktaşlılık” bir Beşiktaşlı için sınırsız paraları hiçe saymak çelebiliği kadar bir Beşiktaşlı’nın Beşiktaş için “Sen mutlu ol yeter” diyerek kendi sandalyesini tekmelemesi fedakarlığıdır ve soylu “bağ”dır.
Krizden alnı ak çıkmanın yolu, camianın kenetlenmesi kadar kişisel özverilere de bağlıdır.
* * *
Sonra...
“Yeni” hoca!
“Yabancı” olabilir mi acaba?
Asla... Asla olmamalı.
* * *
İçinde yaşadığımız için şu süreçte krizin ağırlığını tam olarak kavrayamasak da mahkeme konusunda “ucu açık”/ sportif konuda “kapkaranlık” dönemin belirsizliklerini göğüslemek için, her kulübümüz gibi “özüne” dönmelidir Beşiktaş.
Egosundan önce ülkesini ve kulübünü düşünebilecek insanlarla çalışmalıdır.
Bundan sonra kulüpler sadece şampiyonluk için kenetlenmeyecekler. Yaşamak için mecburlar buna.
Çare yok. Her profesyonelin aynı zamanda en bakir amatör ruhu, en samimi renk aşkı, en ciddi ülke sevgisi olmak zorunda.
Şanslıdır Beşiktaş... Bu bağlamda en çok seçeneği olan takım kendisi.