Bu ligde hakem olmak zor iş... Çünkü bir tarafta mahalle baskısı, diğer tarafta sorumsuz futbolcuların zorlaması.
Selçuk Dereli, Galatasaray kornerlerinde rakibin ceza alanındaki “kündelere” düdük çalıp penaltı noktasını gösterse, top havada ve toptan uzakta penaltı kimsenin içine sinmeyecek, “Büyük takımı kayırıyor” diye suçlanacaktı.
Vermedi; “Kuralı uygulamıyor” diye asılacak.
Ama maçtan sonra bir Allah’ın kulu da sınırı sonuna kadar zorlayan futbolculara hesap sormayacak.
Evet. “penaltı penaltı gibi olmalı”!.. Futbolcu da, futbol oynamalı. Önce “sinsi”yi, sonra “mağdur”u değil...
Bir de Baros’un “muhtemel” penaltısı vardı maçta... Ya bu Baros “Oscarlık” bir aktör, ya da daha büyük “aktör”lerin kurbanı. Yani Roberto Carlos’un... Bir gün önce futbolun fenomeni Carlos utanmadan hakemi kandırınca, Selçuk Dereli’nin etkilenmemesi mümkün mü?
Zor iş hakemlik.
* * *
Gelelim maça... Galatasaray hâlâ Fenerbahçe şokunda! İşin tuhaf tarafı, bu şokun atlatılmasını istemeyenler Galatasaraylılar! Ali Sami Yen’in tribünlerinde yazılı olmayan koca bir pankart duruyor: “Sizi affetmedik”!..
Sarı-kırmızılılar kendi bacaklarına kurşun sıkmaktan bıkmadı, bıkmıyor.
Galatasaray, cezayı verenin de cezalandırıldığı dünyanın en saçma cezalarının takımı... Yönetim, oyunu beğenmiyor Skibbe’nin yardımcılarını kovuyor, elinde aşağılanmış bir hoca kalıyor. Tribünler, Fenerbahçe mağlubiyetini cezalandırıyor, elinde tribün yüzünden morali düşük bir takım kalıyor.
Bu koşullarda “malum Galatasaray temposunu” tutturmak kolay olmuyor tabi.
Bir de soruyorlar, “Topal düzeldi, Meira neden liberoda”?
Skibbe’nin takımdaki taşlarla oynayacak hali mi kalmış. Maçın ortasında Kewell ve Lincoln aralarında anlaşıp, hocayla taktik tartışmasına giriyor. Topal da güçlü olsun, ilk on bire kendi girsin!
* * *
Bakın, Belediye maçının koskoca ilk devresinde sadece ama sadece 2,5 dakika tempo yapıp rakip kaleye dalgalar halinde inebildi Galatasaray. Golden çok önce, 20’li dakikalarda.
Oysa Abdullah Avcı takımı her zamanki atak futbolunu oynuyor ve rakibi Galatasaray’ın bundan yararlanmasından korkmuyordu. İkinci devre 2,5 dakikalık sürekliliği bile arar oldu Galatasaray. Sıkıldı, zorlandı. Ümit Karan, Aydın, Mehmet Topal da fark etmedi.
“Takım savunması özürlü” Galatasaray, ikinci yarıda gol yemediyse hatta yenilmediyse İstanbul Belediye’nin “son vuruş özürlü” olmasından.
Bir tek Lincoln’ün kişisel gayretleri. Hem farkı ikiye çıkardı, hem de günü kurtardı.
Bitti mi?Hayır.
Çünkü Fenerbahçe şoku geçmedi.
Hem sahada, hem tribünde.