Bana sorarsanız Mahmut Özgener “sevapları, hatalarını katlayan” bir Federasyon Başkanı’ydı ve mutlaka bir dönem daha başkanlık yapmalı!..
Bir sürü olayı sıralamaya gerek yok; bir tane kafi:
Seçim dönemi arefesindeki bir başkanın federasyonu, Bursa’daki “futbol terörüne” tarihte eşi görülmedik ağır ceza vererek “oy kaybedip futbolun geleceğini kurtarmaya çalışıyor” ve cesaret gerektiren bir “içtihat” yaratıyorsa, onun samimiyetinden şüphe edilmez.
Hatalar doğruları götürmez.
“Doğruları” götüren didişme ve çıkar çatışması ise hiç bitmez futbolda!
Bıkmış olmalı ki “Bırakacağım” diyor Özgener.
Belki devam etmesi için ikna ederler.
* * *
Zaten konumuz o değil... Benim söylemek istediğim, Özgener bırakırsa kim başkan olacak?
İki aday var görünürde:
Mehmet Atalay ve Göksel Gümüşdağ.
Futbolun “ahbap-çavuş çeteleri” en samimi olduklarını öve öve bitiremiyorlar ve çoktan başkan ilan ettiler, eksik olmasınlar.
“Muhtemel başkanların” yeteneklerini, bilgilerini, yeterliliklerini tartışmak haddimiz değil, ama ikisinin ortak paydası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “yakini” olması.
“İyi” mi?
“İşler kolay yürür, otorite daha güçlenir” diyenler memnun olabilir. Lakin ben sayın Başbakanımız’ın yerinde olsam asla onaylamam bu adaylıkları!
Evet... Onaylamam!
“Sakın ha” derim.
* * *
Neden mi?..
Bakınız, “Hükümet’in güdümünde olmadığı varsayılan” bir Federasyon’un kararları ve uygulamaları için bizzat sayın Başbakan’ın suçlandığı bir futbol coğrafyasında yaşıyoruz hepimiz.
Genel seçime doğru tepki o kadar büyük ki, Başbakan “Bursa’ya ağır ceza verildi”, “Fenerbahçe’yi ben şampiyon yapmadım” diye açıklamalara gerek duyuyor.
Oy gidecek oy!..
Peki, yarın “has” adamlarının -ki, Mehmet Atalay sayın Başbakan’ı “antrenörüm” diye tanımlar, Gümüşdağ ise “aileden” sayılır- federasyonunda bir hata olursa, fatura kime kesilecek?
Başbakan’ın “Ben karışmadım” açıklaması mı kesecek milleti?
* * *
En iyi sayın Recep Tayyip Erdoğan bilir ki, bizde eğlence falan değildir futbol... Bazıları için her şeyin önündedir. Kimi kardeşini, kimi partisini tanımaz futbol olunca.
Başka bir dünyadır.
Bir tane kazananın olduğu, geri kalanın kahrolup hıncını alacağı adam aradığı bir dünya!
Ben siyasetçi olsam uzak dururum o dünyadan.
AKP ve sayın Başbakan hep yakın oldu futbola ve hep zararını gördü. (Bakınız; Haluk Ulusoy:1 AKP: 0 manşetleri, Trabzon yerel seçimleri)
AKP’den ve Başbakan’ın “yakini” bir başkanla, boğazına kadar batmak da var futbola!
NOT: Bu arada; AKP’nin sandıktaki rakipleri “her şeyin” kullanıldığı seçimde futbolu niye kullanmazlar onu da anlamış değilim. Tüm kulüplerimizin borcunu silip, UEFA kriterlerine hazır hale getireceğiz vaadi, vaat edene kaç oy kazandırır sizce. Harcanacak para da İstanbul’a ikinci boğaz, her kadına aylık, hilal kart yanında komiktir yani. Üstelik, federasyona başkan tayin etmekten de daha etiktir.