Beşiktaş’ı her takım yenebilir!.. Oyun disiplininden kopmayan, forveti iki kişilik koşan, orta sahada amansız pres yapan, dönen topların çoğuna sahip olan ve Beşiktaş’a zayıf sol kanadından saldıran her takım...
Ama bunu Ankaragücü gibi ilk 25 dakika ve son beş dakika değil, maçın her saniyesinde yapması lazım.
Yoksa Denizli’nin planları giriyor devreye...
Yani kalabalık orta sahadan çok hızlı çıkan topların kanatlara uzanması, oradan rakip ceza alanına taşınarak “gel at” kıvamında gollük pozisyonlar yaratılması. Delgado’nun, Cisse’nin Holosko ve Nobre’ye katılması.
Bir de golleri atan olsa!..
Tercih rakipte... Bunu bozacak olan da rakip, katlanacak olan da.
İşte Beşiktaş’ın maçlarında kritik nokta burada. Doksan dakikalık sert ve nefesli bir takıma karşı “B” planı gözükmüyor Beşiktaş’ın. Hatta kazanma arzusu ve direnci gidip gelen bir takıma karşı bile...
O takım Ankaragücü de olabilirdi.
Lakin futbolda “moral” diye bir şey varsa ve bu nedenle maçtan önce Delgado’nun ne yapacağından şüphe ediliyorsa, Ankaragücü’nün gole kadarki ciddiyeti bile övgüyü hak ediyor. Bir hafta önce başkanı, hocası gitmiş tribünleri kendi yavrusunu yiyen canavarlara benzemiş bir Ankaragücü ne yapabilirdi ki daha fazla?
İlk yarının yarısında bir maçlık oynadı, tükendi ve ilk yarı bitene kadar “pozisyon yüklemesi” yaptı Beşiktaş konuğuna. Tabelada “bir” yazıyorsa Nobre’nin bağlanan kısmetine bağlamak lazım. Yüzüncü maçında yüz maçlık garanti pozisyon kaçırdı Nobre.
Bu arada artık klasikleşen bir “ceza alanı kündesi” de vardı golden beş dakika sonra... Gökhan Zan rakibini boğazını sıkarak yere indirdi ama bu penaltı da görmezden gelindi. Bir gün bir hakem benzer pozisyonda penaltı düdüğü çalarsa ya verdiği takımdan ya da diğer hakem arkadaşlarından dayak yiyecek bu gidişle.
İkinci yarıya Murat’ı çıkarıp ikinci santrfor olarak Metin’i koyan Ankaragücü hocası Reha Erginer, futbolcularına “kazanın” mesajı vermek istemiş olabilir. Ama orta sahadan eksilttiği adam Beşiktaş’ın işine yaradı. Lakin aynı pozisyon müsrifliği sürdü gitti ikinci yarıda da...
Eski formundan uzak Serdar Özkan’ın yerine Bobo’yu, ilerde kaptırdığı her topla tehlike yaratan Ali Tandoğan’ın yerine Seric’i alan Denizli, belli ki sadece basın mensuplarının değil tribünde oturan Skibbe’nin de aklını karıştırmak istedi.
Evet... Lider’in yenildiği hafta kazanılan üç puanla Beşiktaş seyircisiyle barışmış olabilir. Ancak bu mutlu günlerin ne kadar süreceğine karar verecek olan Galatasaray’dır.
Çünkü Beşiktaş’ın iyi veya kötü oynaması rakibin elinde.