Beşiktaş teknik direktör arayışına Avrupa’dan başladı. Olur ya; vardır bir bildikleri dedik.
Sonra Türkiye’ye döndü. Hatayı telafi ettiklerini ve aklın yolunu bulduklarını düşündük.
Şimdi yine Avrupa’ya bakıyormuş!..
Beşiktaşlıları bilmem, ama biz bile şaşkına döndük.
Bu nedir öyle.
Kayıp tişörtünü arayan savruk delikanlı gibi. Bir şifonyere bakıyor, bir buzdolabına, bir yatağın altına!
* * *
Teknik direktörün “nerede” olduğu önemli değil... “Nasıl” birini aradıklarını bir bilseler, en azından tişörtün rengini hatırlayan delikanlı kadar kolaylaşırdı işleri.
Valla keyifleri bilir.
Aramak iyidir.
Arayan bulur...
Zaten benim derdim o değil...
Ben Beşiktaş aday listesine girip çıkan “bahtsız” hocaları düşünüyorum şimdi.
* * *
Avrupalı adayların muhtemelen umurunda bile değildir.
Lakin bizim hocalar, kendi ülkelerinde Beşiktaş gibi büyük bir takım marifetiyle kan kaybediyorlar.
Evet... Beşiktaş’ın yaptığı tam anlamıyla “itibar cinayeti”!
Bir isim geliyor ortaya... Doğal olarak “adaya” gidip soruyor gazeteciler.
Yanıt; “Şeref duyarım” yaklaşımı.
Aaa... Bu arada Beşiktaş’tan başka teknik direktör ismi yankılanıyor!
Ne anlıyor kamuoyu?
Beşiktaş Yönetim Kurulu’nun “O bize yaramaz”, “Yetersiz”, “Beşiktaş’ı kaldıramaz” veya “Aç gözlü mübarek, paraya doymaz” değerlendirmesi değil mi?
* * *
Bitmedi...
Samet Aybaba dışında “önce aday sonra skandal” duruma muhatap olan Mustafa Denizli, Mehmet Özdilek, Rıza Çalımbay hepsi birer takımın başındalar.
Düşünsenize çalıştırdıkları takımlardaki rahatsızlığı.
Gitti mi, gidecek mi?..
“Beşiktaş vazgeçmiş... Sandığımız kadar iyi değil demek ki”!..
İran’a bile reklam olduk Beşiktaş sayesinde.
* * *
Anladık; Beşiktaş’ın taze yönetimi en doğru kararı vermek istiyor. Lakin doğru kararı verirken tırnaklarıyla kazıyarak kariyer yapan hocalarımızı bozuk para gibi harcamak ne oluyor?
Bu andan itibaren Beşiktaş yerkürenin en büyük ve en pahalı hocalarından biri ile anlaşmazsa, gündeme getirip tercih etmediği hocaların dava açma hakkı doğar:
“Beni kamu önünde tartışacak ve beğenmeyeceksin. Sen ne hakla benim kariyerimi zedelersin”!
* * *
İşin bir başka boyutu daha var aslında.
O biraz kurtarıyor teknik direktörlerimizi, ama bir o kadar da Beşiktaş’ı yıpratıyor.
Ne mi?
Beşiktaş ekonomik koşulları bir yana, yönetim ve vizyon açısında da “makbul” olmaktan çıkıyor yavaş yavaş.
Bir teknik direktöre “Seni seçtik” deseler, bakalım o teknik direktör bu kadar kararsız ve şaşkın Beşiktaş’ı tercih edecek mi artık.