Ne zaman ve nasıl “ayarı kaçtı” Beşiktaş’ın biliyor musunuz?.. Tribünler “Ahmet Dursun, Seba gitsin” diye bağırdığı ve kabul ettirdiği gün.
Sonraki başkanlar “ara öğün”!
Ogün, saati “alaturka” takvimi “maya” oldu sanki Beşiktaş’ın. Emir-komuta yıkıldı. Kimin kime ve ne için “çalıştığı” karıştı.
“Demokratik” desen değil, “sınıf iktidarı” hiç değil... “Liberal” mi “halkçı” mı belli olmayan, kimin karar verip kimin uyguladığı hiç anlaşılmayan kaotik bir kulüp oldu.
Ve o gün bugün iki yakası bir araya gelmedi. Çünkü Beşiktaş’ı “kim yönetiyor” adı konmadı.
Başkan mı, Yönetim mi, Genel Kurul mu, tribünler mi, klikler mi?..
Bir kulüpte “tribün organizasyonlarının” takımdan ünlü olması ve adeta takım yapması, hoca seçmesi, futbolcunun kalıp-gideceğine karar vermesi normal mi sizce?
Başkan değiştirmesi normal mi?
Kaos kendini besleyerek sürdü geldi. Hatta teknolojiden bile yararlandı.
Elektronik ortamda iletişim genişledikçe, milyonlarca zihnin fikir alışverişini “dayanışmaya” çeviren kulüplerin aksine, adeta bir “sanal hizip” haline geldi Beşiktaşlı interneti.
Süleyman Seba’yı “yiyerek” gücün şehvetini tadan tribünler, gittikçe iştahlanırken “her şeye karşı olmak” Beşiktaş modası haline geldi.
İhtiyaca göre; para lazımsa bir başkan, fedakarlık lazımsa bir başka başkan ittiler öne, ama hepsi ensesinde cellatla dolaşan padişah veziri gibiydi.
Başkanları bırakın teknik direktörler, futbolcular bile üçüncü haftaya kredileri dolmadan giremediler.
Ve aynı bozuk düzen olanca hızıyla sürüyor şimdi. Üstelik “parasızlık” gibi ölümcül düzlemde.
Yönetim taraftar tarafından parasızlığa mahkum ediliyor, Samet Aybaba, Quresma üzerinden didikleniyor.
Destek?
“Hele bir becerin de”!..
Yahu becerince size ne ihtiyaç var?
Kimse oturup düşünmüyor. Ekonomik ve öze dönük olması düşünülen bir takımda dört milyon euroluk bir adamın ne işi olabilir diye.
Querisma’nın menajeri bu kadar güzel organize edemezdi...
“Madem ki, para veriliyor oynasın o zaman” fikri “Madem ki, oynatılmıyor transfer olmaya çalışsın” zorlamasını silip atıyor, Beşiktaş’ın eline teslim bayrağı tutuşturuluyor.
Süper yeteneğini “ne kadar süre” kullanacağı tamamen keyfine kalmış bir futbolcuya dayalı takım yap, “Quaresma ne zaman trak, o zaman bırak” deniyor Aybaba’ya.
Ama Aybaba, sert kaya. Benim bildiğim Samet Hoca, direnecek elbet. Bu kriz de atlatılacak. Fakat arkası kesilmeyecek. Başka krizler bulunacak.
Geçici ilaç; Galatasaray derbisinde tüm tahminlerin aksine sahadan galip ayrılan Beşiktaş olabilir.
Üstelik kuvvetle muhtemeldir. Çünkü malzemeci bile bilmektedir “mecburiyeti”!
Lakin o da geçici olacaktır.
Beşiktaş’a tüm dizginleri elinde tutan “Aziz Yıldırım” tarzı bir başkan ve hocanın arkasında kaya gibi duran Yönetim gerekmektedir.
Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Fikret Orman da yapamazsa, Beşiktaş Beşiktaşlıların marifetiyle eriyecek ve ancak o zaman kurtulacaktır tribünde, internette sallanan kılıçtan.