Üç büyüklerin üçü de köfteden Avrupa takımlarından beraberliği zor kopardı!.. Ezile büzüle maçlar, melekler tarafından korunmalar, astım krizi yaşar gibi kesik ve yetersiz performanslar.
Sebep belli:
Sistem, teknik, taktik, kalite falan hep sonra... Futbolcu koşmuyorsa, Pele’li, Maradona’lı takıma beş atar bizim mahalle takımı.
Anlaşılacağı gibi, Avrupa’da yaz bizden önce bitmiş.
* * *
Peki, bu kahırlı durum futbol kamuoyunda, sokakta nasıl karşılandı?
Fenerbahçe kum torbasına çevrildi.
Galatasaray’ın iç organlarına inildi.
Hayret... Beşiktaş’a laf yok!
Halbuki, tribünden ve sayfalardan eleştiriyi en çok hak eden o değil mi?
Ama her şey frenli.
Neden?
“O iyi transferler yaptı”.
İyi ya... İyi transfer yapamayanlardan farksızsa, esas tenkidi hak eden o değil mi?
Yürek ister!.. Bugün konuşan yarın utanır sonra.
Demek, iyi transfer yapmanın en büyük yararı, eleştiri tarihini ötelemekmiş; yapamayanlara duyurulur.
* * *
Fenerbahçe ve Galatasaray’da ise “transfer koruması” yok, İyot gibi açıktalar. İkisi de henüz tamamlayamamışlar denklemi.
Allah ne verdiyse o zaman... Nasıl olsa yeni futbolcular alacaklar. “Eleştirdik, yeni transfer yapıldı” demek ihtimali var.
İşler rayına girerse “yeni alınan adamlar” sayesinde; girmezse “geç kalındı başkan ve yönetim yüzünden”.
Ayıptır yahu. Daha sezon başı olmadı.
Şimdiden kuyusunu kazıyorlar Aykut Kocaman’ın... Uyar/uymaz, başarır/başaramaz; ama zaman tanıyın. Malzeme tamamlansın, ondan sonra karar verin aşçılığına.
* * *
Ya Galatasaray...
Onu halletmek daha kolay!..
“Çalışılacak” kanayan kaş var.
Kaşın altındaki göz; Haldun Üstünel.
Adam tek kelime etmemiş, vermiş istifasını ayrılmış. Ne yönetimden bir sitem gelmiş, ne Üstünel’den. “Galatasaray asaleti” çerçevesinde bir ayrılış işte.
Irgalayınca kime ne faydası var?
Kaşımıyorlar, tırnak atıyorlar kanatmacasına!
* * *
Bakınız, yüzlerce bilinmeyenli bir deklem olan dev kulüpleri parasından futbolcusuna, çimeninden tesisine kadar yönetmeye çalışanlar, başkanlar...
Bu yetkiyi almışlar.
Sorumlulukları ise haftadan haftaya resetleniyor. Siyasetçi değil ki, geldiği zaman senelerce kimseyi karıştırmasın, dilediğini yapsın.
Sürekli inceleniyor.
Bırakın da kendi akıllarına göre bazı tasarrufları olsun.
* * *
Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman gibi bir fenomene emanet etmiş takımı... Çok da iyi etmiş. En azından iyi mi/ kötü mü etmiş diye karar vermek için bile Aykut Kocaman’ın “takım tamam” demesi lazım değil mi?
Yok... Eşikte başlıyor didikleme.
Adnan Polat, baş profesyonel olarak Adnan Sezgin ile çalışmayı sürdürmeye karar vermiş. İyidir/kötüdür.
Sonuç ortaya çıksın, beğenmediyseniz Polat’ın koluna Sezgin’i de takın gönderin. Haldun Üstünel’i manivela yaparak Adnan Sezgin’in işe yaramazlığını vurgulayıp, Adnan Polat’ı kanırtmaya çalışmayın.
Sabırlı olun.
İki ay sonra doya doya çevirirsiniz mikserin düğmesini.
Ama korkarım ki, Beşiktaş’tan başlarsınız o günler geldiğinde.