Yine “malum olmuş” bana!..
“Estağfurullah” demeyin...
Öyle.
Estonya beraberliği “1”e “70.000.000” verdiği gün, “İster misiniz Estonya maçında bir kaza olsun” diye yazmışım.
Neden?..
Anlatmayayım; alıntı yapayım:
* * *
“....Kısaca, maraza yoksa, rakip zayıfsa ve işler yolunda gidiyorsa, bırakın ilgilenmeyi konuşacak konu bile bulamıyoruz Milli Takım hakkında.
Haaa bir tane var; “Sözleşme”!..
Ne zaman imzalanacak Fatih Terim’in sözleşmesi?
Sana ne; “Maliyeci” misin?.. Federasyon da Terim de “devam” diyor.
Allah’tan sürüncemede kalıyor imza!
Ya atarlarsa?..
Bugün Estonya’yı yenersek, yarın sözleşme imzalanırsa İşte o zaman Fransa Milli Takımı’ndan farkı kalmayacak bizimkilerin. Ama Türk Halkına göre Fransız takımı.
Bitecek mevzu. Badmington Milli Takımı’ndan beter olacaklar.
Başta Fatih Terim hepsi biliyor.
Beni ne korkutuyor biliyor musunuz?..
Sonuçta insan onlar da.... Hem de “ilgi bağımlısı” insanlar. İster misiniz bilinçaltları kontrolü ele alsın ve Estonya maçında bir kaza yaşayalım?
İyi ya da kötü; üç ay boyunca gündeme asılı kalırlar!.. “
* * *
Buyrun bakalım!
Milli Takım ve hocası gündemin göbeğinde şimdi.
Bayılıyorum bu memlekete... Şakalar gerçek oluyor, gerçekler şaka gibi.
Fantezi bir yazı yazayım diyorsun, büyük problemi çözecek anahtarı buluyorsun.
Başlangıçta saçma bir gerekçe “gündemden inmemek için puan kaybetmek” hadisesi... Lakin, Milli Takımın Estonya beraberliğini izah etmek için daha mantıklı bir neden bulan çıkmadı ki.
Gel de inanma!
Rakibin kalibresi belli.
Takım eksik ama sınıfı geçmiş takım.
İlk kurgu değilse bile oyun içinde Terim’in hamleleri doğru.
Pozisyon bol.
Tempo iyi.
Ne oldu peki?
Maçtan sonra cümle topçu erbabı, yorumcu tayfası, filozofu, hocası, hakemi “Gak Guk” ettiler işin içinden çıkamadılar.
“Şans, talih, kader kısmet”...
Ben de çıkamadım.
Çünkü başarıları kadar başarısızlıkları da “anlaşılmaz” bir yolgeçen hanı oldu bizim takım.
Ne yapacağı belli, ne yapamayacağı.
Mecburen saçmalıyoruz anlayıp anlatmaya çalışırken.
Ben yine “bilinçaltı” falan diye “bilimsel” takılmışım.
Çok yakında Milli Takım’ın performansı, “büyü”, “hurafe”, “in-cin” düzeyinde ele alınırsa şaşırmayın.