Tuncay Şanlı, soyunma odasına kadar gelip Estonya galibiyeti için yanaklarını okşayan Başbakan Tayyip Erdoğan’dan bir talepte bulunmuş: “Yeşil Pasaport”.
Aslında en büyük “armağan”, Başbakan’ın oraya gelmesi... Kendisine “Noel Baba” muamelesi yapıp ayak üstü “dilek” tutmak pek uygun düşmedi, ama özde Tuncay haklı.
Ne yapıyor bu çocuklar? Ay-Yıldız’ı yurt dışında temsil ediyor. Bu milletin adına giyiyor formayı.
Peki kimlere “yeşil pasaport” veriliyor? Bu vatana hizmet için görevli olanlara. İşlerini yaparken bir de vize ile uğraşmasınlar, sınır kapılarında bizim gibi sürünmesinler diye.
Doğru ve anlaşılabilir bir “ayrıcalık”.
Lakin, oturdum “Yeşil Pasaport Taşıma Hakkı” olanları inceledim. En kritik, en zor işleri yapanların bir tanesi bile “harcırah” dışında bir kuruş alamıyorlar bu görevlerinde.
Büyük bir kısmı ise onu bile alamıyor. İşlerini başarırlarsa “prim” falan da yok.
Devletin, milletin onlara güvenmesi ve işlerini kolaylaştırması için yeşil pasaport vermesi tek ayrıcalıkları. Tuncay ve arkadaşları da yeşil pasaportlu olurlarsa, bu şerefle yetinip pirimlerden vazgeçerler herhalde.
Gökçek’in haklı olduğu yer
“Çok sert, hatta insafsız yazınızı okudum” dedi sayın Melih Gökçek... Dünkü Ters Köşe’yi kast ediyordu. Büyük ihtimalle şu bölümü:
“Nakış gibi işleyecekler konuyu. Vıcık vıcık edecekler. Bezdirecekler. Kukla başkanlar bulacaklar. Federasyonu tırmık tırmık yıpratıp, süngüsünü düşürecekler. Olmazsa, Futbol Federasyonu başkanı adayı sürecekler piyasaya. Aşk-meşk kasetleri bile çıkabilir ortaya. En sonunda... Bugün ne diyorlarsa o olacak. Melih Bey’in oğlu Ankaragücü başkanı ve Başkent futbolu Gökçek siyasetinin sonsuza kadar sürmesindeki enstrümanlardan biri”.
İşin ilginci, yazı henüz baskıya girdiğinde pazartesi gecesi Serhat Ulueren’in karşısındaydı sayın Gökçek ve ne yazmışsam o çıkıyordu. Benim anladığım kadarıyla “Yakarım futbolu” diyordu .
Kulüpler, başkanlar, federasyon hakkında ne dedikodu varsa “Saçma ama...” paranteziyle de olsa tek tek dile getiriyor, “Biz yaptık, siz yapmadınız mı” demek istiyordu.
Ya da bana öyle geliyordu. Çünkü telefonda anlattığına göre, Ankaragücü-Ankaraspor hadisesinde hiçbir siyasi amacı yoktu ve sadece futbolu seviyordu.
Belge mi?
“Ankaragücü şampiyonluğa oynayacak kadar güçlü bir takım olursa, Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı bana kızmaz mı. Bunun neresi siyasi rant”!..
Hakkını vermek gerekir. Haklı. Lakin şu tarzı yok mu tarzı...
Sayın Melih Gökçek’i siyasette çok başarılı kılan “topyekün saldırı” ve “kestirme yollar bulma” alışkanlığı, futbolda tersine teper; başta çok sevdiği futbol olmak üzere oğlu da dahil herkese zarar verir. Futbola eserler ve sevgi veren Melih Gökçek’in ana fikrine terstir.
Bunu kendisine de söylediğim için yazdım. Faydası olacağına inandığımdan değil.
Anlaşılan o ki, yakın gelecekte futbol ısınacak siz donacaksınız.
Futboldan ve içindeki insanlardan soğumaya ve kendinizi muz cumhuriyetinde gibi hissetmeye hazır olun.