Kim demiş “Aykut Kocaman’dan, Fenerbahçe’ye fayda yoktur” diye?..
“Saman”ın bile “zamanı” geleceğini söylemiş atalarımız.
İşte günü geldi.
Başkan Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman’ı bu günler için tuttu, çevirdi, yedekledi.
Çıkacak aslanlar gibi “paratoner” olacak. Fenerbahçe’de çakan şimşekleri toplayacak. En faydalı olacağı süreç budur.
Kızmak mı istiyorsun; Aykut Kocaman orada.
İstifa mı istiyorsun; yazılısı cebinde.
Ekstrandan bir de “hediye”:
Şampiyonluğu (neredeyse) ilan eden rakibe, bel altından bir iki darbe.
***
Gençlerbirliği karşısında aciz kalıp şampiyonluğa veda ediyorsun, çıkıp Galatasaray’ın suyunu da bulandırıyor “7 puan farkın saha içinde ve dışında kapatılmasına izin vermeyeceğini” söylüyorsun!
Ne demek bu?
Birincisi Galatasaray çok iyi takım ve son dört maçta sahada 7 puan kaybetmesi imkansız...
Bir maçı da Fenerbahçe ile...
Yani “O maçı almamız bile şüpheli” diyorsun.
***
Tut ki, sahada iyi gitmedi Galatasaray’ın işleri... Kavga gürültü sakatlık falan derken tepetaklak. Takım, cümbür cemaat tribünde...
Olsun...
Aykut Kocaman’a göre “Derin Galatasaray” allem eder kalem eder 7 puanlık farkın kapanmasına izin vermezmiş!
Nasıl yani?
Kim, hangi enstrümanları kullanarak ve hangi yetkisinden güç alarak başaracak?
Burası muz cumhuriyeti mi?
Onu da sonra anlatacakmış! Hele Avrupa ümidi de bitsin, Ziraat Kupası finalinden önce herhalde.
Futbolu yüceltmekten bahseden Hoca’nın çaresizlikten düştüğü durum bu işte.
***
İyi de... Şu futbolla, şu mantıkla, Aykut Kocaman ligin son dört maçında 7 puan almanın garantisini verebiliyor mu bakalım?
Galatasaray her maçını kaybetse, Fenerbahçe 7 puan alır mı, onu söylesin.
Yedek kulübesinden yeni bir yıldız mı yaratacak bu saatten sonra?
Taktik ve oyun yapısını değiştirmeye mi karar verdi son nefeste?
Futbolcuların ağaç olmadığını, motive edilmesi gerektiğini mi anladı?
Bu zamana kadar yapamadığını niye son dört maça sakladı?
Neyse...
Fazla üstüne gitmeyelim, Hoca işini yapsın!
Fenerbahçe ona bugünler için sabretti. Yaklaşan Fenerbahçe fırtınasında paratoner olmak da önemli.
G.Saray sütten mi çıktı?
Fenerbahçe şampiyonluk şansını yitirince Aykut Kocaman “suyu bulandırmaya” kalkıyor da Galatasaray sütten çıkmış ak kaşık mı?
Düne kadar “Yolumuzu kesmeye çalışıyorlar” demiyorlar mıydı?
Hem de en tepeden sağ beke kadar...
Dilin kemiği yok ama inanlar var!
Fenerbahçe’nin 2-0 gibi net bir skorla yenildiği maçtan az önce Gençlerbirliği kadrosu açıklandığında, ilk lig maçını oynayan 19 yaşındaki Ahmet için Gençlerbirliği’ni “şike girişimi” ile suçlayanlar kim?
Galatasaraylılar...
Maç bitiyor.
Suçlama sırası Fenerbahçe’de!..
Yazık bu memlekete.
***
Bir kent düşünün; iki üç tane güzel lokanta var!..
Lakin lezzet üretmesi beklenen mekanlar birbirlerini yiyorlar.
“En iyi yemek bizde” diyen yok. Ana strateji, “Rakiplerinki berbat”!..
“Aşçısı pislik”.
“Garsonu mafya”.
Devamlı sızlanıyorlar gelen “müşteri”ye:
“Belediyeyi kafakola almışlar, maliyede tanıdıkları var, sürekli üstümüze oynuyorlar”.
Sonu yok. Rekabet sanıp rakip oldukları işi ortadan kaldıracak kadar ipin ucunu kaçırıyorlar:
“Yemeklerimize zehir attılar”!..
Ve hayret ediyorlar:
“Yahu niye herkes evde yiyor”?
Futbolumuzun hali budur. Bizzat futbol aktörleri tarafından dedikodu ile zehirlenmiş, şaibelerle kirletilmiş, müşterisi kaçıp evine sığınmış bir eğlence sektörü.
Herkese iyi eğlenceler.
Hakemler dikkat!
Tamam... Şike sürecinden tertemiz çıktı hakem camiası!..
Yıllar yılı katlandıkları hakaretlerin haksızlığı, şüphelerin mantıksızlığı anlaşıldı.
Varsa bir yanlışları, insan algısının zaaflarından. Odaklanma eksikliğinden... Kimsenin “adamı”, komploların “uygulayıcısı” olmadıkları belli oldu.
Hatta futbolumuzun bile önünde yer aldıkları apaçık ortada.
Özgüvenlerini kazandılar çok şükür.
Lakin, biraz “havalandılar” galiba.
Duymadan kart, görmeden karar, teknik direktörlere cart curt... Federasyonu, kurulları zora sokacak tasarruflar... Fena halde maçın önüne çıkmaya başladılar.
Özgüven iyidir. Ama yıllarca ezilmiş olanları özgüven kazandıklarında bekleyen tehlikeler de vardır.
Rol çalmak gibi.
Öne çıkmak gibi...
Eski zalimlerin dersini vermek gibi.
Dikkat... Hepimizin emek verdiği “hakem itibarlarının iadesi” gerçekleşmiş, hakemlere “kötü niyetli” diyenin bile komik duruma düşeceği günlere gelmişken, kişisel “ego” uğruna harcamayın bu fırsatı.