Kan ter içinde “Elim kalbimde” dedi Terim... “Selamlıyorum ülkemi, vatandaşlarımı”.
Sağ olsun; hasret kalmışız böyle mesajlara.
Bizim de “kalbimiz elimizde”... Sunuyoruz kendisine, talebelerine, Galatasaray’a.
Alın, her tıklaması bir alkış sayın.
“Helal olsun size”!
* * *
Sadece ve şimdilik- Şampiyonlar Ligi’de “en iyi” sekiz takımdan biri oldukları için değil...
Bunu “en delikanlı” , “en doğru” yöntemle başardıkları için.
Kestirmeye sapmadan!
“Çılgın” ara transferden sonra bizi ve Galatasaray’ı bekleyen hangi tehlike vardı biliyor musunuz?
“Kolaycılık”!
Sneijder paslar, Drogba atar!
Oh ne ala...
Bas parayı çık yukarı.
* * *
Ama Galatasaray ve Terim bu kolaycılığın arkasına sığınmadı.
İki büyük yıldızı, takımın tek şansı yapacağına onları sistemin güçlenmesinde kullandı.
Çıtanın yükselmesinde...
Özgüvenin artmasında.
Son sözü söyleyenler değil, söylenecek sözlerin hazırlanmasında kafa patlatıp efor sarf edenler yaptı Drogba ve Sneijder’i.
Gerisi çorap söküğü.
* * *
Samimi olalım!.. Galatasaray takımının bu sıra dışı başarısı olmasaydı, bugün ne konuşuyordu Türkiye?
“Drogba ve Sneijder, Elazığ’ı yenmek için mi alındı”!
Bitmedi.
“Fatih Terim bırakacak mı”?
Bilimsel:
“Kulüp batacak mı”?
Ve damardan:
“Küstürdüler; taraftar da kalmadı”.
Açık söylüyorum; ben yazardım.
Fermuar “cırt” diye kapandı.
* * *
Hem de Sneijder-Drogba’ya zimmetlenemeyecek bir zaferle. Sadece parasal denilemeyecek bir şekilde.
Gösterişi tevazu potasında eritmek bu olsa gerek!
Adı, Fatih Terim tarzı...
Hiçbir kolaya sapmayan.
Gerekirse kolayı zora çevirip zoru alt eden bir tarz.
Sonuç muhteşemse tebrik etmek farz.
* * *
İlla ki “dert” arıyorsak, bundan sonra Galatasaray’ın derdi “futbolcularına kanca atacak Avrupa takımları”.
Akılları karışır mı?
Ligde konsantrasyonları bozulur mu?
Disiplini kaybederler mi?
Fatih Terim elini kalbinden şakağına alacak mı bir süre sonra?
Derdimiz bu olsun.
Hatta hasretiz böyle dertlere!
Darısı Fenerbahçe’nin başına.
Ters köşe + 1
Ters Köşe doğduğunda pek çok meslektaşımızın meslek yaşamı başlamamıştı daha...
Haftada bir yayınlanırdı.
İlkti. Spor basınında örneği yoktu.
“Taklit takdirin en samimi şeklidir” derler, eksik olmasınlar haddinden fazla takdir gördü. Belki bu enflasyondan belki tembellikten günlük yazılara başladığımda dinlenmeye çekildi.
Kavuşma zamanı geldi.
Biraz fazla çalışacağız ama “eski usul” Ters Köşe’ye haftada bir selam çakmaya niyetlendim.
Çünkü, “gündem” denilen sel taşkınında sürüklenirken Ters Köşe’yi futbola, dört büyüklere ipoteklemekten bıktım.
Bilgilerinize sunarım.