Lucescu, Başkan Ahmedov ile oturup anlaşırsa ve Shaktar Donetsk’den bavulunu toplarsa, Galatasaray’ın başına geleceği kesin midir?
Hiç sanmıyorum!
Fenerbahçe’nin “vize” vermesi lazımdır!
Galatasaray eski hocasını isteyebilir. Lakin Lucescu’nun gönlü Fenerbahçe’dedir! Tabi bu kendi ifadesi değildir ama, mantık onu gerektirir.
Büyük olasılıkla devre arasına kadar topu saha dışında tutacak ve sorulara kaçamak yanıtlar verecektir. Ta ki, Aragones’in kalacağı veya gideceği belli olana kadar.
Peki Aragones gider mi?
Fenerbahçe’deki son gelişmeler ve Başkan Aziz Yıldırım’ın “bırakma” ihtimaline sert yanıtları, aslında Aziz Yıldırım’ın değil, ama Aragones’in suyunu iyice kaynattı. Aragones ve Emre “gelerek”, Aurelio “giderek” resmen başını yediler başkanın.
Yıldırım’ın buna bir devre daha tahammül etmeyeceği belli. Milat Kiev... Sayın Yıldırım, kendi kaleme aldığı yazıda bile Kiev’i “son şans” olarak niteledi.
Fenerbahçe ile özdeşleşmiş bir başkanın bu değerlendirmesinden ne anlam çıkabilir? Efsane olmaya niyetlenmiş biri ardında kötü anılar bırakmak ister mi?
Artık Başkan gitse de kalsa da “radikal” bir ataktan sonra olacağı kesin gibi.
Elinin altındaki en radikal hamle Lucescu... Hem ezeli rakibin elini boş bırakıp teknik direktör derbisini kazanmak var sonunda, hem de Aragones’ten bıkmış taraftara selam çakmak. “Daha ne yapsın bu adam” günlerine geri dönmek...
Başkan Aziz Yıldırım, canı gönülden istemese bile Lucescu’yu yedirmez Galatasaray’a.
Üstelik eli Galatasaray’dan kuvvetli.
Paraysa para... Ayrıca “Türkiye’de üç büyükle şampiyonluk” gibi büyük bir motivasyon da sunacak Rumen Hoca’ya.
Haaa bir de Lucescu’nun Galatasaray’dan veda serüveni var muhtemel kapışmayı etkileyecek.
Özhan Canaydın’ın seçim vaadini hayata geçirmesiyle Galatasaray’dan ayrılmak zorunda kalırken gözyaşlarına boğulmuştu Lucescu.
Dedikodu değil, sayın Canaydın”ın “kayıt dışı” itirafıdır bu. Artık “mürur-u zamana uğradığı için” bilinmesinde sakınca yok. “Yollarımız burada ayrılıyor” denildiğinde hayatının en hüzünlü saatlerini yaşamış ve kendisine yol veren Başkan tarafından teselli edilmişti Hoca.
Eski Başkan’dan dinleyen ben unutmadım, Lucescu unutmuş mudur acaba?..
Her türlü koşul aynı olduğu anda bile Galatasaray ile Fenerbahçe arasından “Kadıköy”ü seçer Lucescu. Kaldı ki, gidip gitmeme spekülasyonlarında kıvranan Aziz Yıldırım, aklına Lucescu’yu koyduğu anda Galatasaray’ın hiç şansı kalmaz.
En zalim derbi, teknik direktör sahasında.
Denizli’nin galibiyeti
Anlamayanlar, anlamamazlığa gelenler için zorunlu açıklama:
Her gördüğün rakamı zeka yaşın sanma...
Derbiden önce yazdığım “2-0” Mustafa Denizli’nin “motivasyon” galibiyetidir.
Rakibine Avrupa’da başarı dilemiş ve bir gol atmıştır. Beraberlikten hoşlanmadığı mesajı ile skoru 2-0 yapmıştır. Maçın galibini ise sahadaki goller belirleyecekti ve orada yenildi Denizli.
Peki bu yenilgi, takımını derbiye daha ustaca motive ettiği gerçeğini değiştirdi mi?
Asla...
Ayrıca ince eleyip sık dokumadan bir kelime farklı kullansa, bugün Holosko’yu Bobo’yu değil yoğun bakımdaki taraftarları konuşuyor olabilirdik.
Ne yapalım, alkışlamayalım mı futbolun huzuruna ve takımının motivasyonuna pozitif katkıda bulunan teknik direktörleri?