Şike operasyonu başladığı anda “Nihayet” diye yazmıştık ya... “Nihayetinde” Türkiye burası...
Çöktü/çöküyor asrın futbol davası!
Başkan Aziz Yıldırım’ın “Şike yapmadım” ifadeleri de ortaya çıktı “nihayet”!..
Beşiktaşlılar’ın “sıra dayağı”na kurban olduğu kuşkularımız da güç kazandı “nihayet”.
Ve Fenerbahçe seyircisi patladı “en nihayet”...
* * *
Şike operasyonuna evet...
Artık “şüyuu vukuundan beter” hele gelmiş söylentilerle “şaibe ligi” izlemekten tiksinen her futbolsever gibi operasyonu desteklemiştik biz de.
“Cehennem donana kadar” da destekleriz; temizlik gelecekse.
Suçlu varsa cezasını çeksin, suçsuz olanların üzerindeki şüpheler silinsin ve bir daha kimse kolay kolay dalavereli işlere girmesin/dalavereden bahsetmesin desteği...
Var mı itirazı olan?
* * *
Dedik ya; Türkiye burası... Ardından, “gizli” sebeplerle tutuklamalar başladı.
Sebep gizli, ama el altından sızdırılan haberlerle “malum” bir toplum mühendisliği gibi...
Dondurucu bir “mağduriyet” soğuğu kapladı ortalığı... Suçunu bilmeyenler kendilerini nasıl savunsunlar ki?
Hüküm giymemiş insanlar hapisten imam eşliğinde mi çıksınlar?
Peşindeki insanlar neye inansınlar? Kime hesap sorsunlar?
Futbol Federasyonu’na kızıyorlar, ama Federasyon, “UEFA’nın desteği ile” bir kısım belgeleri ele geçirince “suç ve ceza” kavramına biraz da eziyet eklendiği ortaya çıktı nihayet.
Var mı içi yanmayan?
* * *
Nihayet, Aziz Yıldırım avukatı marifetiyle yargıçları, savcıları, sistemi suçlamayı bir yana bırakıp, “Suçsuzum” dedi.
Tayfur Havutçu’nun da suçu gözükmüyor, Serdal Adalı hakkındaki iddialar, iddia sahibi tarafından geri alınıyor.
Eee... Niye herkes içerde? Tutuklama son çare değil mi?
İşte futbolun gücü; böylesine temel bir hukuksal gerçeği, yıllar sonra futbol sayesinde tartışıyor geniş halk kitleleri.
Var mı futbola dua etmeyen?
* * *
Herkes “Suçsuzum der”!.. İnanma!..
Yok ya...
Suçlama medya üzerinden yapılıyorsa, savunma da medya üzerinden olacak tabi.
Milyonlarca yargıç, milyonlarca savcımız var artık.
Sizce ikna olmuşlar mı?
* * *
Dünyanın en doğru işini kurallara en uygun şekilde de yapsanız, şayet kamu vicdanı sızlıyorsa kamuoyundan destek alamazsınız.
Hatta tutukladığınız adamların düşmanlarından bile...
Kaldı ki, bir tuhaflık var bu işlerde!
Ben değil Muhalefet Partisi MHP’nin Başkanı Devlet Bahçeli söylüyor.
Doğal olarak düdüklü tenceredeki kuru fasulyeye dönüyor insanların sinirleri. Altında yanan “yaşlar”, “kurular” ve “sönen hayatlar”.
* * *
Ve “en nihayet” bireysel kuşkular toplum psikolojisiyle genleşip Kadıköy’de patlıyor.
Aziz Yıldırım maskeli, Aziz Yıldırım tişörtlü insanlar medyaya saldırıyor. Sonra kendi güvenlikçilerine.
Bunlar hep simge!
O tribünde Çocuk Esirgeme Kurumu Mütevelli Heyeti olsa, onlara da saldıracaklar besbelli. Çünkü kamu vicdanı huzur bulmuyor, haksızlık seziyor.
Yazanı susturmaya çalışmak faydasız.
Halkı da değiştiremeyeceğinize göre...
Şu futbolu temizlemek istiyorsanız, bir hata var mı diye uygulanan yöntemlere bakacaksınız nihayetinde.