Derbi dağlarına “fare doğurtan”, medyanın/yöneticilerin ve cümle saha dışı faktörlerin “fazla mesaisi” galiba... Baksanıza, son yılların en gerilimsiz Fenerbahçe-Galatasaray maçı henüz İstiklal Marşı biterken golle başladı. İlk devre çeyrek saate bir golle tamamlandı. Gol yüzdesi düşse de mücadele, heyecan sürdü gitti sonuna kadar.
İşte, büyük takımlarımızın Avrupa serüveninde bulunmasının faydaları... Daha büyük hedefler varken “ezeli rakip sendromundan” kurtulabiliyor ve işine bakabiliyor futbolcular.
Evet... Hakkını vermek lazım; her iki takımın futbolcuları da işini yapmaya çalıştı doksan dakika boyunca.
Galatasaray, maça Benfica karşılaşmasının uzatmaları gibi girişti. Aynı kadro aynı niyet; koş, bas, ısır... Lakin aynı suda ikinci defa yıkanmak ne mümkün.
Galatasaray kaybettiyse Benfica galibiyeti sorumludur bundan.
Birincisi “yaptık; yine yaparız” fikri...
İkincisi zorlu bir maçın tükettiği enerji.
Makinanın bir iki dişlisi de aksayınca -ki, Emre, Baros, Arda gibi kilit isimlerdi bunlar- ve rakip seni yüz yıldır tanıyan biri olunca dikiş tutamadı.
Bunda Fenerbahçe oyun anlayışının katkısı var elbet. Gökhan, Deivid ve Selçuklu Fenerbahçe...
Bir kere son derece kontrollü ve soğukkanlıydı Fenerbahçe. “Dakika bir/gol bir”e bile aldırmayan bir itidal. Sonra Uğur’u, Deivid’i iyice içeri çeken ve orta sahayı kalabalıklaştırmaya çalışan fikir... Belli ki Galatasaray’ın son maçlarını çok iyi izleyen birileri var Fenerbahçe’de.
4-1 tarihi sayılabilecek bir skor.
Lakin ne Galatasaray hezimete uğradı, ne Fenerbahçe tüm sorunlarından kurtulacak bir devrim yaşadı.
Şimdi sevinmek Fenerbahçe’nun hakkı.
Ama düşünmeyi de bırakmamalı Fenerbahçeliler.
Mesela maçın ortasında Lincoln’ün serbest vuruşu “tek-çift” meselesine kurban gitmeseydi, başka bir sonuçla bitebilir miydi maç?
Alex oynasaydı fark daha açılabilir miydi?
Roberto Carlos’un oynama süresi 65 dakikaya mı iniyor bundan sonra?
Semih’i verimsizleştiren sistem mi?
Güiza deli mi? Büyü mü yapmışlar bu adama? Hadi kaleci varken göbeğine nişanlıyor. Peki kaleci başka köşesindeyken ve kaleye üç metre varken nasıl dışarı vurabiliyor?
Fenerbahçe’nin zafer kutlamalarının hemen ardından düşünmesi gereken en önemli konu ise; sorunlar bitti mi? Aragones’e iade-i itibar edilecek mi?