Bazı çocuklar “ipek donla” doğarlar ya; bazı federasyonlar da “kuruluştan” şanslıdır!
Tıpkı Hasan Doğan markalı Futbol Federasyonu gibi.
Futbol tarihimizde “doğru kararlar” verebilmesi ve çekinmeden uygulayabilmesi için ne gerekiyorsa hepsine sahip olan nadir yönetimlerden biridir kendileri.
Öyle bir donanım ki, eksiksiz...
Hatta fazlası var!
Kötü veya iyi... Bir kere arkasında “müthiş” bir güç ile var oldular.
Taksim’de işçileri sıra dayağından geçiren güçten kim korkmaz?
Bir kararı, insanı sayılı “Türk Zenginleri” listesine sokan güçten kim bir şeyler ummaz?
O yüzden “şıp” diye kesilmiştir futbolda kaos yaratan demeçler, hakemlere sataşmalar, dedikodular, şaibeler.
* * *
Ödül ve cezanın kralı, Hasan Doğan Federasyonu’nun doğuştan sahip olduğu ayrıcalıklar.
Elbette “Federasyonu sıkıştıran, karşısında Hükümet’i bulur” demiyorum.
Ama Federasyon’dan Ankara’ya telefon ihtimali orada öylece durduğu sürece, kolay mı sadece “spor olsun” diye Federasyon’la itişmek?..
İki kere düşünmeden TFF rozetli birini lanetlemek?
Taraftarın elinden kurtulmak için hakemi yem etmek?
Zor... Federasyon göz yummadığı sürece çok zor.
Türkiye’de, futbolda, karar koltuğunda oturan kişiler için bundan daha büyük şans yoktur.
* * *
Lakin ipek zıbın, kısmetli çocuğun sağlıklı ve faydalı bir erişkin olması için yeterli değildir. Kendi çabası da gerekir.
Başarılı olup olmamak sadece Hasan Doğan Federasyonu’nun inisiyatifine kalmıştır bu durumda.
Futbolu “kurallarla” oynanılan yüksek bütçeli bir oyun haline mi getirirler, yoksa kurallara vals yaptırarak bir daha düzelmeyecek hale mi getirirler; kendileri bilirler.
Şu kadarını söylemek lazım; yanlış yolu seçerlerse arkalarındaki “güç” nedeniyle yaptıkları “hata” olmaktan çıkar, boyunduruk olur, işkence haline gelir...
Yapanlar ise “müstebit”.
Bugün yol ayrımındalar.
* * *
Raporlar, Galatasaray’ın şampiyonluk maçını seyirciye kapatma gerektiriyor ki, futbola kıyısından köşesinden bulaşmış herkesin ortak görüşü “yazık olacak” şeklindedir.
Evet... Muhtemel zaferin sessiz sedasız noktalanması talihsizliktir.
Lakin, adalet kızılca kıyamet sevmez ...Soğuk kanlıdır.
Ceza, birilerinin yüreğine su serpsin diye değil, örnek olsun diye verilir.
İnfaz, intikam değil hukuk gereğidir.
Niye yazdım bunları?
Birden bire Adnan Polat - Hasan Doğan muhabbeti arttığı için.
Yüz yüzden çekinir... Ahbaplık kuralları eğip bükebilir. Hele geniş kitleler cezaya karşıysa, yazık olacağını düşünüyorsa, “suçlu” aynı zamanda takdir ediliyorsa, kurallara bir kılıf bulunabilir.
Veya tersi.
Kara kaplı kitap ne diyorsa o!
İşte Hasan Doğan Federasyonu’nun “yeni” şansı budur.
Kimseye faydası olmayacak, kimsenin istemediği bir cezayı kesmek.
Federasyon’u fena halde adil gösterecek.