Muhalefet, iktidarı istediği gibi eleştirir. Hele “seçim” sürecine girilmişse... Hiçbir yaptığını beğenmeyebilir. Varsa yapılmış bir şey “eksik” görebilir, yaptıklarının altında “çapanoğlu” arayabilir. İktidarı tepeden tırnağa yetersiz bulmak, yetersizliğini kanıtlamak, kendisinin daha iyi yapacağını iddia etmek muhalefetin hakkı ve görevidir.
Aksi halde mevcudiyeti ve mücadelesi anlamsızlaşır.
Eleştirilere matematik veriler bile dahildir.
Ama bu verilerin sadece “azlığı/çokluğu”... Yanlışlığı/doğruluğu değil.
Adı üzerinde, matematik bu... Dört işlem sonucu ortaya çıkmış değerler... Kainatın her köşesinde sabit olması gerekir.
Bir seçim sürecinde farklı matematik değerlerden bahsediliyorsa, seçim stratejileri bu farka dayandırılıyorsa, yandı gülüm keten helva.
Üstelik bu fark % 2-3 değil %100’ü aşıyorsa, ya o seçimin yapıldığı yerde bir bozukluk vardır, ya seçimde, ya seçmende, ya da adaylarda...
En azından bir tanesinde.
Ben kendimi Beşiktaş Genel Kurul üyelerinin yerine koyuyorum. Sayın Yıldırım Demirören, çok başarılıdır/hiç başaramamıştır; tartışılır. Sayın Murat Aksu kazanırsa Beşiktaş abat olur/her şey daha beter hale gelir; tartışılır.
Peki Beşiktaş’ın borcu 181 milyon mudur/400 milyon mu?
Bu nasıl tartışılır?
Matematiğin uzantısı muhasebe biliminin bile şüpheli hale getirildiği ortamda, kimin hangi dediğine güvenilir, nasıl oy kullanılır?
Beşiktaş yıllardır “hesap özürlü biri” tarafından mı yönetilmiştir, Beşiktaş’ın yönetimine “hesap özürlü biri” mi adaydır.
Ben değil... Maalesef bu soruyu matematik sormaktadır.
Demirören 181, Aksu 400 milyon borç var demektedir. Aslında 181 milyon da fecidir. 400 milyon borç varsa Beşiktaş zaten bitmiştir.
Bitmemişse... Biri diğerinin iki katı borç olduğunu iddia eden iki başkan adayı ile girdiği seçim süreci, aslında Beşiktaş’ın “bitiş” sürecidir.
181 milyon ve 400 milyon bilgilerinden hangisi doğru, hangi söylemin sahibi “doğrucu” belli olmadan seçim yapılsa ne olur yapılmasa ne olur?
Matematik somutluğuna saldırıyı bile görmezden gelen bir genel kurul olur mu?
Genel kurul 181 milyon borcu “pek beğendiği için” mi Demirören’e “devam” diyecektir, 400 milyon borcu “Murat Aksu’nun ödeyeceğine inandığı için” mi?
Açık söyleyeyim, sayın Aksu böyle bir seçim stratejisiyle Başkan’ın ekmeğine yağ sürmüştür! Sayın Demirören lehine sonuçlanacak seçim, aynı zamanda 181 milyon borcun ibra edilmesi ve 400 milyona kadar yükseltme müsadesi olacaktır! Aleyhine sonuçlanırsa, 400 milyon borcun altına seve seve girmiş bir yönetim her halde son kuruşuna kadar öder Demirören’in kulüpten alacaklarını.
Siyasetçi bir aileden gelme Murat Aksu, rekabeti getirip paraya dayandırmamalıydı. Borç yüzünden rakibini kötülerken, bir yandan da cebinden milyonlar verdiğini öne çıkararak Demirören’i güçlendirmektedir.
Zamanımızda para güçtür. Aksu, “Demirören’in çok parası var” demektedir.
İnsanlar, kurumlar hatta ülkeler borçla köleleştirilmektedir. Aksu, “Ona çok borcumuz var” demektedir.
Aynı şeyleri Demirören söyleseydi, seçimi kafadan kaybederdi. Ama rakibi söyleyince, göreceksiniz sonuçlarını.
Hem olay para ise, ortada cebinden para veren bir aday ile parayı nereden bulacağı belli olmayan bir aday vardır ve insan doğası daima kestirmededir.
Matematikte yanlış yapanların seçiminde, stratejilerin yanlışlığını tartışmak komik tabi. Söylemek istediğim; her seçimden beklenen rahatlama, önü açılma, güçlenerek çıkma ihtimallerini pek fazla ümit etmeyin Beşiktaş seçiminden. Matematik olmayan süreçten ekonomik dincelme uman, hayalperestlerin kartalıdır.