Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beşiktaş’ta sadece “defans göbeği” mi iyi?
Tarihi kulüpte gözümüzü kamaştıran “ışık”, Zapotocny ile Sivok’un uyumları, konsantrasyonları ile mi sınırlı?
Çek futbolcular doğru kademe yapamasaydı, yok muydu başka Beşiktaş kahramanlıkları?
Vardı.
Çünkü kulüp dediğiniz dev organizma, sahadaki on bir ile kulübedeki hocadan ibaret değil.
Bu bir kültür, gelenek ve duruş işidir.
Ve Beşiktaş bu konuda en çok eleştirilendir.
Sahip olmadığından sanmayın. Tam tersi.
Çünkü söz konusu kültürü, geleneği ve duruşu, zamanında en yükseğe taşımış kulüptür kendisi.
Çıta yüksekse, en ufak zafiyette yerden yere vurulmasından doğal bir şey var mı?
*              *               *
Futbol tarihimizin tartışmasız en büyük başkanlarından biri Süleyman Seba ve onun devri, Beşiktaş’ın kırk kıratlık kıymetlerini pekiştirmiş olsa da “ufak bir arıza” bırakmıştır geriye!
“Başkanlık makamı” bir kuşak atlamıştır.
Genç başkanlar, çıraklık/kalfalık/ustalık dönemlerini gelip o koltukta yaşamak zorunda kalmıştır.
Yıldırım Demirören de dahil.
Ama bu sezon...
Bu sezon Demirören “ustalık” brövesini aldı.
Zapotocny ile Sivok’u transfer ederek değil... Teknik direktörün arkasında durmak falan, hep koltuğun gereğidir. “Ustalık”, tıpkı mükemmellik gibi ayrıntıda gizlidir.
Demirören, tribünü, camiayı aşıp Türk Futbolu’nu düşünerek, Beşiktaş’ın genlerindeki insani boyutun üzerindeki tozları silerek yükseldi kariyer basamağındaÖ
Göz ardı edilmesine üzülüyorum.
Ligdeki futbolun ve sıralamanın belli olmadığı “amorf” koşullarda, bir hafta arayla “Beşiktaş’ın defansı sıkıntı yaratır/ Beşiktaş’ın defansı dört dörtlük” yorumlarının aynı sayfalarda aynı puntoyla yer alabildiği bir süreçte, her türlü yorumu kaldırabilecek şu günlerde, Beşiktaş’taki ışığın “acil gündem” ile gölgelenmesini içime sindiremediğimden yazıyorum.
*                  *                  *
Birincisi, Demirören’den yazılı bir açıklama:
“... daha yolun başında Antalya’da tribünde olanları ‘birkaç kendini bilmezin işidir’ diyerek, Türk Sporu ve de Türk Futbolu adına yaşanmamış sayıyor ve görmezden geliyorum. Türk Futbolu’nda her kesime sağduyu çağrısı yapan bir kulüp başkanı olarak ben bu yürüyüşte bayrağı taşımaya hazırım, yeter ki mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum Beşiktaş Camiası arkamda olsun”.
Ben Beşiktaşlı değilim, ama arkasındayım sayın Başkan’ın!
İkincisi, minik bir “Buse”, insanlık adına:
Terör kurbanı küçük Beşiktaşlı kızın tüm eğitim masraflarını karşıladığı gibi Kenan Öner başkanlığında bir de heyet yolladı ona...
Sevdiği futbolcularla, aşık olduğu formayla...
Bunlar özel ve güzel işler.
Gündemi “kavga”ya zimmetlenmiş, futbolu küfüre bulanmış, ayarı kaçmış günlere “tek santrafor/çift santrafor” itişmelerine gireceğime Beşiktaş Başkanı’nın “usta”lık madalyasına saygı duruşunda bulunmayı tercih ettim; beni affedin.