Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beşiktaş’ın hocası Mustafa Denizli, “Hakemlik yürek işidir” demiş; “Yüreği olmayanlar hakemlik yapamaz, yaptırmamalılar”!..
Virgülüne kadar doğrudur.
Lakin, sorarlar adama; “teknik direktörlük yürek işi değil mi”...
“Kazanman gereken maça, niye savunmacı bolluğu ile çıkarsın ki”?
Neden?..
Tamamen bilmediğimiz, bilsek de anlayamayacağımız motivasyonlar vardır bu noktada:
Mesela, Denizli, “imza” kurbanıdır!..
Evet imza...
Bu imza, sözleşmedeki değildir. “Maça imza atmak” şehvetidir. Kenarda dururken bile maçın önüne geçmek arzusu “desinler” meselesi.
Mahkum bir takımla sahaya çıkarsın. İkinci yarıda öyle bir değişiklik yaparsın ki, rakibi mahkum edersin. Muhtemel galibiyette herkes senin zekanı, maç okuma yeteneğini, bilgini öve öve bitiremez. İçinden gelmeyenleri, durduk yerde sana saldıranları bile mecbur bırakırsın.
Tuhaflık mıdır bu?
Hayır... Teknik direktörlük gibi liderlik, karizma, öz denetim gerektiren bol paralı bir işe talip olanlar, zaten doğuştan bazı farklılıklara sahip olmalılar. Bu farklılıklar dizginlenemez hale gelince zararlı olur; normal koşullarda işin gereğidir.
Aynı şey hakemler için de geçerlidir.
En “yüreksiz” dediklerimiz, bazen hepimizden daha geniş bir yürekle bile bile hata yaparlar ve maça “imza” atarlar. Gündemde olmak için farklı beyinlerinin oyunudur bu onlara.
Al Hüseyin Göçek’i, vur Mustafa Hoca’ya.

Şeref tribününde azar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Başkanlık Sistemi”ni gündeme getirdi ya...
Aman ha...
Biz daha futbol kulüplerimizdeki “başkanlık sistemini” hazmedemeyip “padişahlıkla” karıştırıyoruz.
Baksanıza, Fenerbahçe Başkanı, hakemden şikayet eden Beşiktaş yöneticilerini kendi şeref tribününde azarlayacak kadar tanrısal bir güce sahip olduğunu sanıyor.
Alın “Yıldırım modelini” Türkiye’ye uygulayın; yanarız valla.

Bilica’nın kabahati yok!
Hava yapmak istiyorsan en kolayı, Bilica’yı kalaylamak. Tut bacağından vur duvara.
“Sen nasıl kazarsın penaltı noktasını?..
Boğa mısın, buldozer mi? Utanmaz mısın? Vs..”
Yakalamışsın; Fenerbahçe’ye bile akıl satarsın:
“Kovun bu terbiyesizi”!
Peki, şu kırılgan futbolumuza, onun dengesiz yabancı politikasına bir faydan olsun istiyorsan ne yapmalısın?
Bir yabancı futbolcu, Türkiye’de nasıl bu hale geliyor ve yeryüzünün hiçbir sahasında yapamayacağı davranışlar içine girebiliyor; onu tartışmalısın!
Bizde olmalı hata...
Yabancılara alışık olmadıkları para, sevgi, itibar ve önem verip sanki “dokunulmazlar” statüsündeki “üst sınıf” mensubuymuş gibi davranarak onları biz mi dejenere ediyoruz acaba?
Alabilmek için yaptığımız “teslim sözleşmeleriyle” üçüncü dünya ülkesi konumuna geçip bastırılmış şımarıklıklarının ortaya çıkmasını mı tetikliyoruz?
Formalarını giydikleri kulüplerin “ayrıcalık” kontenjanına sokarak çanak mı tutuyoruz laubaliliklere?
Bunları tartışın.