Sokaktan birini çevirin, “Türkiye Belçika’yı nasıl yendi” diye sorun... Pişman olursunuz!
Bir saat anlatır:
“İlk yarı yanlış bir kurgu vardı. Tuncay santrfor değildi ki... Gerçi Tuncay rakibi on kişi bıraktırdı ama, Hamit’ten de yararlanamıyorduk. Orta saha yapısı gol atmaya değil savunmaya dönüktü. Semih girip, Hamit yerine geçince... Koridor, blok, Vs...”
Pekiii.
Seçimini hiç beğenmediğimiz Milli Takım ile iki maçta altı puan kazanan Hiddink, Belçika galibiyetini getiren ikinci yarıdaki “toparlanmamızı” nasıl izah etti?..
“Devre arasında futbolcularımla konuştum”!..
Bu kadar;
“Futbolcularımla konuştum”!..
Röportajı yapan kulaklarına inanamadı;
“Semih’in girmesi, orta saha, on kişi kalan rakip...”
Hiddink’ten yanıt:
“Onlar da galibiyeti getiren unsurlardan bazıları”!
Yahu bu nasıl iş?
Yorumcu teknik direktör, sokaktaki adam teknik direktör, Milli Takım teknik direktörü evkaftan emekli Ahmet Efendi sanki.
Ne yapsın Hiddink?.. Milyonlarca euro aldığı işin ayrıntılarıyla insanların başını ağrıtmamak için sıradan bir vatandaşı ilgilendirecek kadar açıklıyor.
Ama bilmiyor ki, biz sıradan değiliz.
Ne zamandan beri?
Gazeteci denilen meslek erbabı “farklılık” yaratmak için futbolu teknik direktör jargonuyla yazıp anlatmaya başladığında kırıldı bu fay...
Farklılığı yaratanlar da farklılığın altında kalıyorlar bugün.
Yorumcu, teknik direktörlüğe soyununca, “hakiki” teknik direktörler yorumcu oldu. Santrforun nasıl oynaması gerektiğini anlatan gazeteci yerine santrfor kondu.
Sahadan gelen profesyoneller, futbolu sahaya, dizilişe, taktik ve tekniğe hapsettiler. Gazeteci bakışının getireceği zenginlik, derinlik, espri, haberi anlayıp değerlendirme becerisi “demode” oldu.
Ve sokaktaki insan “futbol” denince teknik bilgi bombardımanı anlıyor artık... Her maçtan bir futbol semineri çıkarıyor.
Hatta, iki maçta altı puan toplayan, son maçta Belçika’yı yenen Milli Takım’ı seyrederken ve hatta seyrettikten sonra “zevk” almıyor, derin futbol analizleriyle uğraşıyor.
Hiddink’in yerine fazla mesai yapıyor.
Hani diyorlar ya “Hiddink, Türk Futbolcusu’nu tanımaya çalışıyor”...
O kolay.
Asıl Türk Futbolseveri’ni tanıması lazım Hiddink’in.
Bizde futbolun zevki falan yok. Galibiyete bile sevinmeyiz. Önemli olan “Niye takımı öyle kurdun. Sonra niye değiştirdin. Ya değiştirmeseydin. Orta saha, ileri üçlü, geri dörtlü”!..
Birkaç yıl sonra “Futboldan nasıl zevk alınır” kursları açılırsa şaşırmayın.