Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üç Büyükler’i ikinci devrede bekleyen “muhtemel engellere” mezura tuttuğumuz seride, sıra Beşiktaş’ta.
“Getirileri” tahmine dayalı, “götürüleri” 100 milyon dolar fiyatlı Snejder ile Belhanda futbolumuzun son damla kanını vakumlarken - üstelik yalvar yakar, aman yenge bizi kurtar şartlarında - “kıt kanaat Beşiktaş’ın” lastiği nerede nasıl patlar diye sormak biraz insafsızlık gibi oluyor, ama biz de işimizi yapmak zorundayız sonunda.
Bakmayın sıkıntılarına... Beşiktaş da büyük, Beşiktaş da zirveye oynuyor ve bu netameli kaygan yolda elbette Beşiktaş’ı da tehlikeler bekliyor.
Hatta; Fenerbahçe ile Galatasaray “evden işe memursa”, Beşiktaş “ip cambazı kadar” riskli durumda.
***
Birinci tehlike tamamen Beşiktaş’ın kontrolü dışında!..
Sezona iflasın eşiğinde başlayan dev çınarın kurumaya ramak kalmışken yeşerip serpilmesinde elbette Samet Aybaba’nın “doğa bilgisi ve sevgisini” ön plana koymak lazım.
Fakat, Beşiktaş bugün şampiyonluk hesapları yapabiliyorsa, bunu biraz da Fenerbahçe’nin teknik direktörüne, Galatasaray’ın Avrupa serüvenine, Trabzonspor’u yönetenlere ve Anadolu takımlarının cesaretine borçlu.
Evet... Ezeli rakipleri başka işlerle meşgulken, yapabileceğinin maksimumunu ortaya koyup toparlanma fırsatı buldu Beşiktaş... Ezeli rakipleri özgüvenli Anadolu ekiplerine bol keseden puan kaybettiği için yarışın tam göbeğinde kaldı.
Peki... Süper Lig’in ikinci yarısında aynı şartlar sürecek mi acaba?
***
İkincisi... Beşiktaş’ı koşu, yardımlaşma, mücadele rekortmeni yapan kimlerdi?
Samet Aybaba’nın bir an bile kuşku duymadığı, korkusuzca yer açtığı gençler...
O gençler, bugün şöhret oldu.
Artık hem genç hem de şöhretliler.
Ve yaşadıkları yer İstanbul.
Bu köşede dedikodu yazılmadığını takip edenler bilir. Bire bin katılmadığı gibi, olay özel hayat çerçevesinde ise binde biri söylenir.
O da, gerekli durumlarda uyarı mahiyetinde!
Benden söylemesi. Beşiktaş’ın bazı gençleri İstanbul’un tadını çıkarmak için “alt yapılarını” tamamladı.
Elbette kime ne...
Ancak, ikinci yarıda Beşiktaş gençlerinden aynı performans alınmazsa, tüm gücünü sahaya sürmüş, elinde yedek kuvvet falan da kalmamış Aybaba ne yapsın?
***
Ve malum nakarat:
En çok Ocak takviyesi Beşiktaş’a şart...
Ve bir tek o transfer yapamıyor.
Çözüm kiralamada!
Beşiktaş gibi “dayanışma ve feda ile” profesyonelliği bile bir basamak yukarı taşımış bir takımda, yüzde doksan takımla özdeşleşemeyecek “kiralık” futbolcular, ülke savunması yapan vatanseverlerin paralı askerlerle takviye edilmesi gibi bir garabet yaratmaz mı?
Kimyayı bozmaz mı?
Futbolcuların aklını “matematik”e taktırmaz mı?
***
Tüm bunlar ihtimal dahilindeki handikaplar...
Korkulanın başa gelmemesi için bir tek çare var; taraftar.
İstadiği zaman “muhteşem” olan Beşiktaş taraftarı sezon başında Beşiktaş’a destek değil engel oldu; şimdi bunu tuhaf bir şekilde itiraf ediyorlar:
“Evet, en başta Samet Aybaba’yı istemiyorduk”!
Neden?
Çünkü Samet Aybaba’nın çalıştırdığı takımlar Beşiktaş’ı çok yenmişti vakti zamanında.
Taraftarlık falan bir yana, resmen çocukça davrandılar.
Şimdi önlerinde pişmiş bir yemek var. Ya hep birlikte iştahla sofraya oturup Beşiktaş’ı bekleyen olası tehlikelere dayanışma ile karşı koyacaklar. Ya da en riskli takıma yine mesafeli durup “Ben demiştim” demek için bekleyecekler.
***
Son söz:
Medya desteği sahtedir!
Açıkça yazayım.
Samet Aybaba’ya sadece Beşiktaş tribünleri soğuk bakmadı en başta. Medya ve medyanın önemli kalemleri de mesafeli durdu. Hatta bazıları yerden yere vurdu.
Şimdi “barışık” pozisyonunda “takdir ve tebriklerini” sunuyorlarsa Aybaba’nın bileğinin hakkı.
Lakin tahminleri tutmadı ve bunu unutmazlar!
Kincilik bağlamında feci bir “fikri takip” vardır spor medyasında.
Beşiktaş’ın ayağı takılırsa çullanacaklar bileseniz.
Siyah Beyazlılar “kimsesiz” başladılar, şimdi herkes Beşiktaşlı oldu, “kimsesiz” bitirebilirler sezonu!
Yazdığım olasılıklardan bir tanesinin yarısı bile yeter de artar.