Galatasaray, Arena’yı Beşiktaş’la paylaşma işini, hem kriz haline getirdi hem de krizi çok kötü yönetti...
Bu beceriksizlik “yol-su elektrik” olarak değil ama “zorlama” olarak geri dönüyor şimdi.
Bakınız; Arena’ya gece baskını.
Neden geldik bu noktaya?
Birkaç Galatasaray yöneticisinin taraftara “sert” ve “şirin” gözükme arzuları yüzünden.
Daha ortada fol yok yumurta yokken, “Beşiktaş Arena’ya giremez” gibi jiletli demeçler, oturup konuşup bilgileri ve gerekçeleri ortaya koyup “neden olamayacağını” anlatma şansını kaçırttı Galatasaray’a.
Mesele “inatlaşma” haline geldi.
Üstelik iki kulübün inatlaşması değil...
Arena’nın paylaşılmasını isteyen tüm güçlerle ki, aralarında siyasi irade de var- Galatasaray arasında bir inatlaşma.
Yöntemler belden aşağı inerse, Galatasaray’ın zerre kadar kazanma şansı yoktur bu durumda.
Dik kafalı duruşunda Galatasaray’ın kozu nedir?
Taraftar...
Fenerbahçe taraftarının son bir senede ortaya koyduğu ve büyük oranda başardığı “direniş” örnek oluyor Galatasaray’a ama aktörlerinden risklerine kadar o başka bu başka.
Arena konusundaki bu düşüncemi her fırsatta okurlarla paylaşan biri olarak, Arena’yı basan ve sözde özürlüler için ek inşaatları denetleyen GSGM denetleme ekiplerinin eylemini alkışlamalı mıyım şimdi?
“Demedim mi” mi demeliyim?
Asla...
Tam tersi.
Yapılan denetimlerin Genel Müdürlük tasarrufu olmaması, İstanbul İl Müdürlüğü’nün bir girişimi olması “niyeti” ve “etkiyi” azaltmaz.
Amacı belli:
Aba altından sopa.
Diyorlar ki Galatasaray’a; otoriteye boyun eğeceksin!
Sayın Başbakan, Sayın Bakan stadı paylaşmanı istiyorsa, kabul etmekten başka çaren var mı?
Aksi halde “bugün denetim yarın daha fazlası”. Zorluk çıkarırsan belki Arena’yı da kaybedersin.
Hiç yakışmıyor kuvveti tehdit haline çevirmek.
Bazı Galatasaray yöneticileri, taraftara şirin görünmek için “cart curt” yapmışlardı ya... Bazı kamu yöneticileri de siyasi iradeye şirin görünmek için aynısını yapıyorlar şimdi.
Kimse raslantıdır, rutindir demesin...
Galatasaray’ın asırlık yoldaşı Beşiktaş’ı “istenmeyen misafir” olarak görmesi ne kadar ayıp olmuşsa, futbolu germişse, geri dönüşü yıllar alacak kin tohumları ekmişse, Devlet otoritesinin Galatasaray’a gözdağı vermesi onun on katı ayıptır.
Galatasaray’ın bu “yarı haklı” davasında sahaya taraftarını sürme ihtimali ise hem çok büyük bir hata olacaktır hem de futbolun dibine dinamit koyacaktır.
Demokratik bir ülkede yaşadığımıza göre, Galatasaray hukuka sığınmalıdır.
Durumdan vazife çıkarıp boyun eğdirmeye çalışanlara direnmek Galatasaray’ın hakkı ve görevidir şimdi.
Beşiktaş’a kapısını dostlukla açmasını isteyen beni bile Galatasaray’ın “direnişini” destekler hale getirdiği için kraldan çok kralcı kamu görevlilerine bravo.