Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Öğle saatleri... Medya’nın “Büyük buluşma” adını verdiği, Beşiktaşlılar’ın can kulağı ile takip ettiği “Rahmi Koç/Süleyman Seba/Murat Aksu ve Hikmet Çetin toplantısı”nın yeri bile belli olmadan bilgisayarın başına oturdum. Fikrimi yazacağım ve akşam ne haber gelirse gelsin, kelimesine bile dokunmayacağım.
Sondan başlayayım...
Umarım kabul etmez Hikmet Çetin!..
Beşiktaş’a başkan adaylığına “razı olur” ve sandıkta kaybederse, çok değerli bir devlet adamımızın karizması çizileceği için söylemiyorum.
Arkasındaki Süleyman Seba gibi bir abidenin reddi-miras ile Beşiktaş dışına itilmesi ve Seba’nın temsil ettiği tüm değerlerin Beşiktaş ezberinden ebediyen silinmesi de değil endişem...
Gücü ve Beşiktaşlılığı ile hem futbolumuzun hem Beşiktaş’ın son güvencesi Rahmi Koç küser korkum da yok.
Hikmet Bey, tarihteki yerini çoktan almıştır. Süleyman Bey’in adı ve yaptıkları Beşiktaş var oldukça unutulmayacaktır. Rahmi Bey’i ise Beşiktaş’tan soğutacak bir senaryonun yazılamayacağını benim gibi otuz senedir bu meslekte olanlar değil, eski açıktaki delikanlı bile bilir.
Asıl problem sayın Çetin “ikna olunur” ve başkan “seçilirse”!..
Evet... Ya seçilirse.
Çünkü bu “model” yirmi sene öncenin icadıdır... Belki kırk sene... İşler para yerine itibarla halledilirken. Saygınlık, “güç” anlamına gelirken.
O zamanlar, önce sağlam bir devlet adamı bulunur, bakanlık yapmışları tercih edilirdi. O koltuğa oturunca, ağırlığı ile kulüp yoluna girerdi. Bir arazide falan aklı varsa kulübün, işler hızlanırdı. Devlete olan borçlarına daha kolay formül bulunurdu. Ankara ile her sorunda önceliği vardı siyasetçi başkanın.
Yani, bürokrasi için biçilmiş kaftandı.
Tribün yamyamlarına ise ihtardı.
Başka da büyük problemi yoktu ki kulüplerimizin... Gerisi sahada halledilir, herkes kol kola evine giderdi.
Peki, bugün öyle mi?
Bölücüsü, tarikatçısı harıl harıl çalışıyor. Hırlısı, hırsızı, hapçısı tribünü ele geçirmeye uğraşıyor. Siyasetin daniskası, mafyanın kramponlusu işin içinde.
Futbol = iddia... Ve tek korunma kalkanı “para”.
Siyasetçinin, “siyasetine göre” zararı olabileceği gibi kulübüne, kulüp başkanlığı da zarar verebilir siyasetçinin kariyerine.
Sonra, al takke ver külah hesap işlerine adapte olabilir mi böyle biri. Federasyona baskı yapabilir mi? Hakemleri bazen hoş tutup bazen korkutabilir mi? Muhtemel rakip kavgalarında taşı gediğine koyup tribünlerini coşturabilir mi? Futbolcu kaçırabilir mi transferde, futbolcu?.. Menajerlerle uğraşabilir mi? Ve daha bir sürü gıllıgışlı iş.
Şimdiki başkanlar bunları yapıyor demiyorum...
Taraftarın talebi bu.
Çok yapan “makbul”, az yapan “maktul”.
Hikmet Çetin Bey’i bu tablonun uygun bir yerine yerleştirebilir misiniz?
Ben yapamıyorum.
O yüzden “umarım başkanlık teklifini kabul etmez” diyorum. Her durumda bu fikrimde israr edeceğimi şimdiden beyan ediyorum.
Her mükemmel insan, her işi mükemmel yapar diye bir kural yok.